“Hebû tunebû, rehma xwedê li dê’w bavê min û te bû…”, (Bir varmış bir yokmuş) Çocukken duymaktan en çok hoşlandığım cümlelerden biriydi bu. Özellikle soğuk ve elektriksiz kış gecelerinde odun sobasının yandığı odada, aile büyüklerinden birinin etrafında toplanır, bize bir “çîrok” “çîvanok” (masal) anlatmasını isterdik.
Çoğunlukla yengem anlatırdı. Bazen babamın ya da annemin de anlattığı olurdu. “Hebû tunebû” diye başlayınca hepimiz pür dikkat kesilir bize hangi masalı anlatacağını beklerdik. Bazen “dêwê heft serî” (yedi başlı dev/ejderha), “berxika ‘ecem” (Acem kuzusu) bazen “hebnarkê” (nar tanesi), bazen de cin ve perilerin olduğu masallar anlatılırdı.
“Kêzê kêz xatûnê, bi şimika req reqûnê, tu bi ku da diçî?” (Bayan böcek bayan böcek, tangır tungur terliklerinle, nereye gidiyorsun böyle?)…
Masalın bitiş cümlesi de genelde “çîroka min xweş, ka qetek cebeş” (Masalım güzeldi, bir dilim karpuz ver) olurdu.
Yıllar içerisinde bu sefer kitaplardan okuduklarım eklendi bu masallara:
“Zal û Rustem”, “Dewrêşê Evdî”, “Mem û Zîn”, “Mişk û Kêzik”, “Dîk û Rovî”… ve daha niceleri.
Savaş, ölüm, yaşam, doğa ve aşk gibi çok çeşitli konularda olurdu masallar. Bazen masalın kahramanı “hakikatı” arardı, bunun için çok çeşitli zorluklardan geçmesi gerekir, sınavlara tabi tutulurdu. Yıllar sonra Gılgameş Destanı’nda rastlamıştım böyle bir olay örgüsüne. Ölümsüzlük arayışıdır ya da, belki de “aşk” arayışı.
Ya da varlık/yokluk arayışı. Masalların önemli öğelerindendir bunlar. Aydınlık ve karanlık, iyilik ve kötülük gibi…
Buna benzer bir arayışın anlatıldığı başka bir masal duruyor bu aralar önümde.
“Bir vardık bir yoktur…
Hem vardık hem yoktuk…
Hem bir idik hem çoktuk…
Hem yolcuyduk hem yolduk…
Bir devenin sırtına bindik,
Kâh tümsektik kâh çukurduk…” diyerek bu arayışta kendisine yer bulmaya çalışan bu masalın adı Asl-ı Aşk. Ya da Sun ve Kun’un masalı. Ancak bu masal "büyükler için yazılmış ve bestelenmiş". Özelliğinden kaynaklı hem okuyorum hem de dinliyorum. Çünkü bir müzik albümü olarak tasarlanmış. Nilüfer Perihan Kurtoğlu masalları Mübin Dünen de müzikleri hazırlamış. Sun ve Kun'un masalı bazen Kürtçe, Ermenice, Arapça ama çoğunlukla Türkçe anlatıyorlar.
Albüm Ada Müzik etiketiyle yayınlanmış. 4 tanesi enstümantal olmak üzere 21 eser var içinde. Ancak her bir eser masalın bütününü oluşturacak şekilde oluşturulmuş. Türkçeleri Nilüfer Perihan Kurtoğlu, Kürtçe eseri Farqîn Azad, Ermenice eseri Zaven Çiğdemoğlu, Arapça eseri ise Zeynep Bilgin seslendirmiş. Bir de çocuk anlatıcı var; Genco Dünen. Bir de masal yaratıcılarının “yeni dil” dedikleri dildeki eseri de Ahmet Fuat Onan okumuş. Albüm için hazırlanan kitapçıktaki resimleri de Behiye Çalışkan çizmiş.
Kurtoğlu tiyatro sanatçısı olmanın getirdiği avantajı kullanmış bu çalışmayı ortaya çıkarırken.
Mübin Dünen de müzikal birikimini bu sefer bu masalı anlatmak için kullanmış. Hem doğu müziğinin, hem de batı müziğinin ana enstrümanları kullanılmış. Sözel anlatı ile müzikal anlatımın harmanlandığı albümle ilgili olarak Nilüfer Perihan Kurtoğlu sorularımıza cevap verdi:
- “Hepimiz bu dünyaya kendi masallarımızla geldik” cümlesini çalışmanızın ana temasını yansıtan cümle olarak görüyorum. Kendi masalınızda bu albümü nereye oturtuyorsunuz?
Hayatlarımızı çoğu zaman uykuda geçiriyoruz. Atalarımızdan, toplumdan bize miras kalan düşünceleri, sözleri, davranışları bizim zannederek. Bize ait olmayan, bize uymayan elbiselerle geziyoruz. Bir gün bir hocamla konuşuyordum: Kendimle ilgili "annem öyle olduğu için, babam böyle dediği için" diye analizler yapıyordum. Beni susturdu ve "artık kendi hikayeni yaz" dedi. Hayat bizi Mübin ile buluşturunca da kendi masalımızı yazma, yaratma, yaşama yolculuğuna çıktık. Böylece Asl-ı Aşk doğdu. Bu masalda, kişisel ve evrensel boyutta, yaşanmışlıklar, rüyalar ve hayaller bir arada. İkimiz de kendi yaratım dilimizde anlatıyoruz. Ben kelimelerle, Mübin müzikle. Bana göre kelimeler bu dünyaya, müzik yaradana, ruha daha yakın bir dil.
- Masalınızın iki ana karakteri var; Sun ve Kun. Kimdir Sun ve Kun? Sun ve Kun’un arayışını anlatıyorsunuz albümde. Neyi arıyor Sun ve Kun?
"Senin masalın nedir?" sorusunun cevabını arıyorlar. Neden burada olduğumuzun cevabını. Bildiğimiz ve hatırlamaya ihtiyaç duyduğumuz cevabı. Ne olduğumuzu ve ne olmadığımızı belki. Sun ve Kun, iki ruh. Sonra iki çocuk. Sonra bir kadın ve bir erkek. Kendini, birbirini arayan, birbirine ayna tutan ve bulduğunda hatırlayan iki varlık. Kendi gölgeleriyle yüzleşmeye cesaret edip, özlerindeki ışığı gören. Aynı zamanda söz ve müzik, aşk ve meşk, gece ve gündüz, ışık ve gölge, beden ve ruh. Bu evrende birbirinin karşıtı gibi görünüp birbirini tamamlayan her şey ve herkes.
Biri aşkı, biri meşki arıyor. Aşk her şeyi yaratan kaynak, ışık, can. Meşk, aşkı görünür kılan harika bir elbise gibi. Bu dünyada aşkı unutarak yaşarsak şiddet, savaşlar, ayrımcılık vs ortaya çıkıyor. O yüzden aşk olmazsa meşk olmaz. O yüzden her kalbin kendi kilidini açacak canlara, buluşmalara ihtiyacı var.
- Albümde bir masal örgüsü var. Şarkılar bir araya geldiğinde bir bütünü yani bir masalı oluşturuyorlar ve buna siz Asl-ı Aşk demişsiniz. Ancak Asl-ı Aşk'ı sadece Türkçe dile getirmek yerine başka dillerle birlikte anlatmayı tercih etmişsiniz.
Hepimizin kendi biricik masalı ve bir de hep birlikte ortak bir masalı var. Bu masaldan birini bile eksilttiğinizde, dışladığımızda, sistem çöker. Hepimizin varlığı bir diğerine bağlı. Kendi masalımızı anlama, yaratma gücümüzü bulursak, ortak masaldaki sorumluluğumuzu da almış oluruz. Bu topraklarda konuşulan ve bazıları bizim de atalarımızın konuştuğu dilleri seçtim. Masaldaki çok şey gibi sezgisel olarak seçildi ve yerlerini buldu. Kendi masalımızın da, ortak masalımızın da cevabı aynı aslında: aşk. Hepimizi var eden, hepimizi yaratan kaynak, özümüz.
- Dilleri ve o dillerdeki masalları olay örgüsü içerisinde nasıl yerleştirdiniz?
Masaldaki çok şey gibi sezgisel olarak seçildi ve yerlerini buldu. Bence yaratım her zaman sezgi işidir, kalbin işidir. Matematik en son devreye giriyor. Kendi içimizdeki çatışmalarla dünyadaki arasında bir fark görmüyorum. Kendimizi iyileştirerek dünyayı, dünyaya hizmet ederek kendimizi iyileştirebiliriz. Sanat bunun en güzel yollarından biri. Ve masal, herkesin çocukluğuna seslendiği için çok güçlü bir şifacı.
- Bir de yeni dil diye adlandırdığınız bir dil var. Nedir yeni dil?
Yeni dil veya bilinmeyen dil. Öyle bir dil yok. Biz ciddi ciddi yarattık. Fuat tercüme etti daha doğrusu o bölümü. Yeni dil, ikiliğin, ayrımların, maskelerin olmadığı, herkesin bir olduğu dünyanın dili. Hakikatin dili. Varolan her dili kucaklayan. Kimsenin kimsenin üstünde ya da altında olmadığı, kalp hizasında olduğu dünyanın dili. Ama bana göre aşka en yakın dil "sessizlik". Müziğin de özü olan sessizlik. Masalda "o an herşey sustu" denilen yer. Hiçbir söze, sese ihtiyaç duyulmayan.
- Bir internet sitesinde bu albümün bir sahne performansı olarak sahneleneceğini gördüm. Buna dair biraz bilgi verir misiniz?
Asl-ı Aşkı Mübin'in müziklerini kayıtlı olarak kullanarak tek kişilik bir performans olarak sahneledim. Üç yılda 16 gösteri oldu. Şimdi, en başta hayalini kurduğumuz gibi, altı müzisyen ve altı anlatıcıyla konser-masal olarak hazırlanıyoruz. Canlı canlı:) Eylül ayında Çanakkale, Bozcaada, İstanbul ve Diyarbakır'da hayalimizi geçekleştirmek istiyoruz.
- Mübin Dünen ve Nilüfer Perihan Kurtoğlu nasıl bir araya geldi?
Mübin Dünen ve Nilüfer Perihan Kurtoğlu'nu aşk bir araya getirdi.
Kendi Anlatımıyla Nilüfer Perihan Kurtoğlu | |
İstanbul'da, abhaza, kürt, ermeni, arnavut kökenli bir dünyalı olarak doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdikten sonra Ali Poyrazoğlu'nun tiyatro kursunda oyunculuk eğitimine başladı. Beş yıllık gazetecilik hayatından sonra hayallerine geri döndü. Şehri Tiyatroları TAL(Tiyatro Araştırma Labaratuvarı) nda Ayla Algan, Beklan Algan, Mustafa Kaplan ile eğitimine devam etti. Oyuncular Tiyatro Grubu, Doğu Oyuncuları, Galata Perform, Ayla Algan'ın oyunlarında, yurt içinde ve yurt dışında sahneye çıktı. 2008'de Araf ya da Gözler, 2009'da Eksik, 2010'da Kabul adlı kendi sahne performanslarını yönetti, rol aldı. Asl-ı Aşk'ı 2015 haziran ayından itibaren Mübin Dünen'in müzikleriyle Galata Mevlevihane bahçesi, Burgazada Cemevi bahçesi, Burgazada Cennet Bahçesi, Bozcaada Salhane, Mardin Müzesi, Gümüşlük Eklisia, 22. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali, Kadıköy KarmaDrama gibi birçok yerde tek kişilik performans olarak sahneledi. Çocukluk sevdası müzik, Mübin Dünen ile birlikte yeniden hayatına girdi. İlk kitabı "Kediniz Sizi Nasıl Eğitir?" 2017 yılında yayınlandı. |
(FD/AS)
* Fotoğraflar: Nilüfer Perihan Kurtoğlu'nun arşivi