Burgazada Bayrak Tepesi'nin, namıdiğer Hristos'un asırlık çam ağaçlarının arasında birkaç gün önce düzleştirilimiş ve sınırları belirlenmiş olan toprak alana 7 Mayıs günü hafriyat artıkları döküldü.
Orman Bakanlığı'nın 2003 yılındaki büyük yangından sonra tepeye konuşlandırdığı konteynırı misafir eden düzlükte, yıllardan beri Hristos Manastırı dışında herhangi bir bina bulunmuyor. İnşaatın hangi amaçla, hangi kurum tarafından yapıldığını belirten herhangi bir iş tanımı tabelası bulunmadığından adalılar mevzuyu tedirginlikle takip ediyor. Doğal haliyle tabiat harikası sıfatını kesinlikle hak eden tepede yapılacak herhangi bir inşaat sonucunda, günümüz inşaat sektörünün özensizliği ve agresifliği düşünülürse, çevreyle uyumsuz, hatta rahatsız edici bir mimariyle karşı karşıya kalınması an meselesi.
Mevzubahis binanın şimdilik belirli bir amaca hizmet ediyor olmasının zamanla değişip, genişleyip başka amaçlara hizmet etme ihtimali, özellikle Büyükada'da görülen örneklerinden yola çıkıldığında, şimdiden önlem alınmasını gerekiyor.
SİT alanı olarak tescillenmiş Adalar'ın Belediyesi’nin şimdiye kadarki tavrı, Bakanlıklar, Büyük Şehir Belediyesi ve ona bağlı muhtelif hizmet şirketlerinin büyük çaplı müdahaleleri karşısında ne yazık ki genelde pasif kaldı.
Ada'dan havadisler
Mesela geçtiğimiz aylarda İSKİ tarafından tekrar kullanıma sokulmak üzere restore edilen Burgazada büyük sarnıcı inşaatında çevredeki birçok ağaç zarara uğratılıp kurutulmuştu. İnşaatın bitmesinden aylar geçmiş olmasına rağmen çevrede bırakılmış iskele demirleri, çuvallarında kurumuş ve taşlaşmış çimentomsu maddeler doğaya terkedilmiş durumda.
Yeni Müslüman Mezarlığının alt girişinde istiflinenler ise mıntıkaya ulvi bir havadan çok inşaat artıklarının döküldüğü bir çöplük havası vermekte.
Geçtiğimiz günlerde adanın arka sahillerinden Madam Marta'da sessiz sedasız yürütülen bir diğer çalışmada ise sahile kepçe inmiş ve Yassı Ada'ya götürülecek şebeke suyu için kazı yapmıştı. Daha önce Yassı Ada'ya elektrik götürmek üzere Burgazada Ay Nikola mahallesinin ortasına yapılmış elektrik trafosu misali, yangından mal kaçırır gibi sürdürülen hummalı çalışma kısa zamanda tamamlanmış gibi görünüyor.
Barış sokak tabelasına saldırı
Bu arada vandalizme olan yatkınlık devlet malı olan sokak tabelalarına yönelik olarak devam ediyor. Çok da uzun olmayan bir süre önce Barış Sokak adını alan sokağın tabelalarından biri son zamanlarda mütemadiyen saldırıya uğradı, üzeri boyandı, sert cisimlerle şekli bozulmaya ve yerinden sökülmeye çalışıldı. Şu anda yerle hemzemin seviyede Devlet malına zarar verme suçunu işleyenlerin icraatına örnek oluşturuyor.
İBB bankları
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin Burgaz Ada'ya bağışladığı iki bank da aylar içinde fazlasıyla hırpalandı. Başta adanın Hristos Tepesinin ortasına, asırlık çamların arasından açık denize doğru bakar pozisyonda bırakılmış banklar, oturanlar tarafından sık sık muhtelif yerlere taşındı. Bir tanesi uzun süre boyunca, New York'u andırır fallik sembollerle kuşatılmış İstanbul'un Anadolu Yakasına bakar konumdaydı. Bir süre sonra aynı bank Orman Bakanlığı'nın bekçilerini misafir eden konteynırın yanıbaşına taşındı ve düzlüğe mevzubahis yaşam alanının yanından baktı. Fakat en uzun süre sabit durmayı başardığı pozisyon birkaç metre mesafeden konteynıra direkt baktığı pozisyondu.
Aylar boyunca düzenli olarak yapılan sözkonusu gözlemden anlaşıldığı kadarıyla herhangi bir binanın olmadığı, tabiatın hâkim olduğu bir manzaraya bakmak oturanları ilgilendirmiyordu. Hatta zaman içinde çevresiyle birlikte bir gecekondu görünümüne bürünen konteynıra bakmak alışılmış manzaralarla eşleşiyor, asırlık ağaçların her birinin arkasında saklanma ihtimali olan tehlikeleri yok saymaya adeta yardımcı oluyordu. Vahşi ve yırtıcı hayvanların asla dolaşmadığı, azınlıkların bile belirli bir huzur içinde asırlardır yaşadığı Prens Adaları'nda bilmediğimiz korku unsurları mı peydahlanmıştı?
Ada'da korkuya yer yok
Adalılığın başlıca duygusu güven olmasına rağmen İstanbul'dan gelenlere ne yazık ki korkunun hâkim olduğu birebir tespit edilebiliyor. Oysa dört bir tarafı suyla çevrili bir kara parçasından, bilhassa denizcilikle haşır neşir olunmadığı zaman kaçmak zordur. Günümüzün ilerlemiş güvenlik teknolojileri dikkate alındığında zaten adada işlenme ihtimali olan suçların failleri mutlaka yakalanır; ki adaya uzun yıllardan beri yerleşmiş olanlar yaşam alanlarının bekçiliğini layıkıyla yaparlar.
Burgazada sahipsiz mi kaldı yoksa? (MT/HK)
* Fotoğraflar: Murat Türker