1990'ların başında kişisel bilgisayar ve internetin kullanılmaya başlanması ile Yeni Medya olarak adlandırılan ortam hem hayatın tüm alanlarını hızla değiştirdi hem de kullanıcılarına kendine has yeni imkanlar sundu. 2000'li yılların sonuna doğru ise Yeni Medya'nın başka bir aşamasına geçildi. "Bulut bilişim" (cloud computing) ve "bulut iletişim" (cloud communication) bunların arasında yeralıyor.
Bu yeni aşamada 'bulut bilişim, 'bulut iletişim' gibi kavramların ima ettiği ortamlar ve onların özellikleri, bilgisayar devriminin etkilerine benzer değişimlere neden olma potansiyeli taşıyor.
İletişim çalışmaları açısında kanımca önemli olan mevzu, iletişimin ses, video, sms, chat, vb. ile zenginleşmiş olmasının ötesinde bunların bir araya geldiği çeşitli platformların, web uygulamalarının ve sosyal paylaşım ortamlarının kendisinin yeni türde ve özelliklerde bir iletişim mecrasına dönüşmüş olmasıdır.
Bir zamanlar bilgisayar ortamını tanımlarken bu ortamın hem üretim hem dağıtım hem de arşiv işlevlerinin tümünü kendi bünyesinde barındırması onun geleneksel medyadan farklılığını vurgularken dile getirilen en önemli argüman idi.
Bağımsız ve demokratik iletişim
Sosyal paylaşım ortamları da dayandığı web uygulamaları sayesinde üretimi, dağıtımı-paylaşımı ve arşivlemeyi kendi bünyesinde barındırmasıyla geleneksel iletişim ortamlarından ayrışıyor.
Üzerinde durulması gereken bir diğer mevzu, yine bu "bulut iletişimin" bir parçası olan sosyal paylaşım ortamlarının kitle iletişimin tekelci yapılarının yerine kitleye yayılan, merkezi kontrolden kısmen "bağımsız", daha "demokratik" iletişim kanalları yaratma potansiyelidir. Örneğin Twitter yalnızca anlık kişisel iletişim olanağı sağlamakla kalmaz, pek çok fonksiyonun yanı sıra bir haber medyası olarak da işlev görebiliyor. Hatta artık en hızlı haber kaynağına dönüştü.
Henüz başlangıç aşamasında olduğunu söyleyebileceğimiz "bulut bilişim" kullanımının iletişimi değiştirdiğini, yeni olanaklar sunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Elbette bu olanakların yanında bazı "sınırlılıklar"dan da bahsetmek mümkün. Bu makale hem yeni medyada gelinen bu aşamayı örnekler yardımıyla anlamaya ve tanımlamaya çalışacak hem de sunduğu olanakları gündeme getirecektir.
Geleneksel medyadan yeni medyaya geçiş
Teknolojik dönüşümler açısından kişisel bilgisayar kullanımının mümkün olmaya, hızla yaygınlaşmaya ve ilk web browser'ların hizmet vermeye başlaması 90'lı yılların başına denk gelir. Bu anlamda 1994 yılı medya teknolojisi ve sayısal kültür tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilir.
The Netscape Corporation'ın ilk ticari web browser olan Netscape'i kişisel kullanıcıların hizmetine sunması, interneti daha çok bilgisayar uzmanları ve akademik araştırmacıların kullandığı bir ağ olmaktan çıkarıp, onu popüler ve kişisel bir haberleşme, araştırma ve ticaret aracına dönüştürdü.
Öte yandan 80'li yılların sonu ve 90'lı yılların başı, çok büyük toplumsal değişimlerin yaşandığı bir döneme de denk geldi. Bir yanda Doğu Bloğu'nun yıkılması ve SSCB'nin dağılmasıyla Soğuk Savaş döneminin sona erdiği, çift kutuplu bir dünya düzeninden ABD'nin egemenliğini artırdığı tek kutuplu bir dünya düzenine geçildiği, "Küreselleşme" sürecinin başladığı bir dönemdir.
"The Net", "The web", "dot com" gibi kavramlar bu dönemde uluslararası düzeyde yaygınlık kazanmış ve yaşanmakta olan büyük değişim ve dönüşümün bir parçası oldu: Endüstri üretiminden bilgi ekonomisine, hiyerarşik örgütlenmelerden dağınık ağlara, yerel pazardan küresel pazara, vs.
Baskı teknolojileri, fotoğraf, sinema, TV, video gibi eski medyadan, internet, web, CD, DVD gibi bilgisayar tabanlı yeni medya ortamına geçiş sürecinin endüstri toplumlarından endüstri sonrası toplumlarına geçiş süreciyle örtüştüğü çok açık bir biçimde görülür.
"Sayma makinesi" olmaktan çıkmak
Manovich, önceleri birbirine paralel gelişimlerini sürdüren, modern kitle toplumlarının işleyişi için gerekli sayma teknolojileri (computing technology) ile medya teknolojilerinin 1940'lı yıllardan itibaren birleşerek yeni medyanın ortaya çıkışını sağladığını söyler. Varolan tüm medya bilgisayar ile ulaşılabilen sayısal dataya dönüştürüldü.
Sonuç: Grafikler, hareketli görüntüler, sesler, şekiller, mekanlar ve metinler sayılabilir oldu, yani, basit bilgisayar data setlerine dönüştü. Kısaca, medya yeni medya oldu.
Bu buluşma hem medyanın hem de bilgisayarın kimliğini değiştirdi. Bilgisayar artık sadece bir hesap makinesi, kontrol mekanizması ya da iletişim aracı olmaktan çıktı, bir medya işlemcisi oldu. (Manovich, 2001: 25-27)
Bu geçiş sürecine yönelik, Manovich Lev üç önemli tespitte bulunur.
Birincisi, yukarıdaki alıntıda da söylediği gibi, varolan medyanın bilgisayar ortamında ulaşılabilen sayısal verilere dönüştürülmesi yani sayısallaşma.
İkincisi, geleneksel medya nesneleri birbirinin aynısı iken, yani bir tür standart üretim sözkonusu iken, yeni medya nesnelerinin değişkenlik özelliğine sahip olması ve kullanıcısı tarafından kişiselleştirilebilmesi. Manovich'in bahsettiği dönüşüm tam da üretim biçimlerindeki dönüşüme denk gelir. Sanayi üretiminden sanayi sonrası üretime geçiş ile standart, toplu ve seri fabrika üretiminden, kişiye özel, değişken, modüler ve etkileşim olanakları oldukça fazla ürünleri mümkün kılan bir üretime (talebe göre üretim) geçiş gerçekleşmiştir. (Manovich, 2001: 29-30)
Eğer eski medyanın mantığı sanayi toplumunun mantığına denk geliyorsa, yeni medyanın mantığı da, bireyselliğin uyumun önüne geçtiği sanayi sonrası toplumun mantığına denk gelmektedir.
Pazarlama şimdi, aynı obje ya da bilgiyi bir kitle seyirciye zorla kabul ettirmek yerine, her bir bireyi ayrı ayrı hedeflemeye çalışmaktadır. Yeni medyanın mantığı bu yeni toplumsal mantığı yansıtmaktadır: Bir web sitesine giren her bir ziyaretçi otomatik olarak, tek bir veritabanından yaratılmış bu sitenin kendine özel versiyonuna ulaşır. Metnin dili, içerikler, reklamlar, tümü özelleştirilebilir. (Manovich, 2001: 42)
Son olarak geleneksel medyanın temel sorunu yeni bir medya ürünün nasıl üretileceğine ilişkin iken, yeni medyanın temel sorunu, halihazırda bir yerlerde varolan ürünlere nasıl ulaşılacağıdır. (Manovich, 2001:18-39)
Ancak hemen belirtmek gerekir ki artık yeni medya Manovich'in bahsettiği, halihazırda varolan ürünlere ulaşmanın temel mesele olduğu aşamayı çoktan geçmiştir. Özellikle web teknolojilerindeki hızlı değişimler bu ortamı kullanmayı ve bu ortamda yayın yapmayı oldukça kolaylaştırmış, uzman olmayan insanların da çok fazla teknik bilgi sahibi olmadan internette yeralmalarını olanaklı kılmıştır. Blog yazarlığı, video paylaşımının mümkün olması, sosyal ağlar, video ve fotoğraf paylaşım ortamları (facebook, flickr, twitter, vb.) örnek olarak gösterilebilir. İşte bu yeni aşamaya "bulut bilişim" ve "bulut iletişim" kavramları eşlik eder.
Bulut bilişim
"Bulut" kavram bir metafordur ve internetin değişen yapısını ile yeni işlevini tanımlamak için kullanılmaktadır. "Bulut bilişim" internetin bilgisayar ihtiyaçları için kullanımıdır. Ancak bu kavramın tanımını çok farklı şekillerde yapılıyor. Konuyla ilgili önemli ve referans niteliği taşıyan bazı bloglarda şöye tanımlanmaktadır:
"Bulut bir IT servisidir, bu servis mekandan bağımsız IT kaynaklarınca sağlanır" (The 451 Group)
"Bulut bilişim, bir bütün olarak ölçeklendirilebilir IT benzeri kabiliyetlerin bir servis olarak İnternet üzerinden çoklu müşteriye sağlandığı bilişim teknolojisidir" (Gartner)
"Dinamik olarak ölçeklendirilebilen ve çoğunlukla sanal kaynakların İnternet üzerinden bir servis olarak sunulduğu bir bilişim modelidir. Kullanıcıların bilgi sahibi ya da uzman olmaları gerekmez, ya da "bulut içindeki" üstyapı teknolojisi üzerinde kontrole ihtiyaç duyulmaz." (Wikipedia)
Öte yandan "A Break in the Cluods: Towards a Cloud Definition" adlı makalenin yazarları, bulut bilişimin birbirinden farklı yirminin üzerinde tanımının olduğunu hatırlatırlar. Bu tanımlardan yola çıkarak, önemli görüşleri bir araya getirirler: "Kolayca kullanılabilecek ve ulaşılabilecek sanal bir kaynak havuzu (donanım, geliştirilmiş platformlar ve / ya da kaynaklar). Bu kaynaklar, optimum kullanımı sağlamak üzere dinamik bir biçimde yeniden şekillendirilebilir. Bu kaynak havuzundan kullan-öde modeli ile faydalanalınır ki bu model de garantiyi üstyapı sağlayıcı sunar" (Vaquero, Rodero-Merino, Caceres & Lindner, 2009)
Başka bir blog'ta şöyle tanımlanıyor:
1. Bilgisayar verilerinin ve uygulamalarının depolanması ve bunlara ulaşımın, içinde çeşitli yazılım ve donanım barındıran kişisel bilgisayarlardan değil bir web sunucusundan sağlanması
2. "internet tabanlı bilgisayar" ki sayesinde bilgi, IT kaynakları ve yazılımlar bilgisayarlara ve mobil cihazlara talebe göre sağlanır
3. web tabanlı uygulamalara, web servislerine ve IT altyapısına ulaşmak için İnternet'in kullanılması
George Reese de benzer bir yaklaşımla, bulut bilişim için üç kriterden bahseder (2009:2) :
1. Sunulan hizmetin web browser ya da web hizmeti vasıtasıyla ulaşılır olup olmadığı
2. Başlamak için sıfır kapitale ihtiyaç duyulması
3. Ödemeyi hizmeti kullandığın kadarıyla yapmak
Roy Bragg'a göre bulutun arkasındaki temel kavram "web uygulaması"dır. Pek çok kişi web bulutuna göç etmeyi, kendi sunucu (server) çiftliklerini kurmaktan daha ucuz buluyor. Bulut bilişim insanlar için bir tür bilgisayarsız masaüstüdür (Bragg, 2008).
PC merkezli yapıdan uzaklaşmak
Geleneksel masaüstü bilişimde (desktop computing), her kullanıcı yazılım kopyalarını kendi kişisel bilgisayarına kurarak kullanır. Bu yazılımlarla oluşturulan dokümanlar yine o kişisel bilgisayarda depolanır.
Bu dokümanlara network üzerinden başka bilgisayarlardan ulaşılabilse de, network dışındaki bilgisayarlardan ulaşılamaz. Miller bu yapıyı bilgisayar-merkezli diye tanımlar.
Bulut bilişimle, ihtiyaç duyulan yazılım programları kullanıcının kişisel bilgisayarında kurulu değildir, İnternet üzerinden ulaşılabilen sunucularda depolanır ve kullanıma hazırdır. Kendi bilgisayarınız bozulsa bile sunuculardaki yazılımlar başkaları için kullanılılabilir durumdadır.
Belgeler de benzer şekilde İnternet üzerinden erişilebilen sunucularda depolanır. Yetkilendirilen kullanıcılar bu dokümanlara ulaşmakla kalmaz, bunları değiştirebilir. Daha da önemlisi birden fazla kullanıcının aynı anda aynı doküman üzerinde beraber çalışma imkanı da vardır. Miller bu yapıyı ise belge-merkezli diye tanımlar . Artık bir belgeye ulaşmak için hangi bilgisayarın kullanıldığının bir önemi yoktur.
Miller ayrıca bulut bilişimi daha iyi anlamak için bu bilişimin öncüllerinden Google'ın konuya ilişkin yaklaşımını incelemeyi önerir. Google'a göre bulut bilişimin altı önemli özelliği mevcut. Miller'den aktaralım (2009: 9-10):
1. Bulut bilişim kullanıcı-merkezlidir. Bir kere kullanıcı olarak buluta bağlandığınızda, orada ne depolanmışsa (belgeler, mesajlar, imajlar, uygulamalar) sizin olur. Ayrıca, datalar sizin olmakla kalmaz, onları diğerleriyle de paylaşabilirsiniz. Aslında bulut içindeki kendi datanıza ulaşan tüm araçlar sizin olur.
2. Bulut bilişim hizmet-merkezlidir. Uygulamalara ve onlarla yapabildiklerine yoğunlaşmak yerine, yapman gereken işlere ve uygulamanın bunu nasıl yapabildiğine yoğunlaşmak. "Word Processing", "spreadsheets", "email" vb. gibi geleneksel uygulamalar, ürettikleri belgelerden daha az önemli hale gelmiştir.
3. Bulut bilişim güçlüdür. Bulut içinde birbirlerine bağlı olan yüz binlerce bilgisayar, bir masaüstü bilgisayarın sahip olamayacağı bir bilişim gücü yaratır.
4. Bulut bilişim ulaşılabilirdir. Veri bulut içinde depolandığından, kullanıcı anında daha fazla enformasyona bir çok depodan erişebilir. Masaüstü bilgisayarda olduğu gibi, tek bir veri kaynağı ile sınırlı olmazsınız.
5. Bulut bilişim akıllıdır. Bulut içindeki bilgisayarlarda depolanan farklı verilerin tümüne erişebilmek için veri madenciliği ve analizi gereklidir.
6. Bulut bilişim programlanabilir. Bulut bilişim için ihtiyaç duyulan pek çok görev otomatikleşmiş olmalıdır. Örneğin, verinin bütünlüğünü korumak üzere bulut içinde tek bir bilgisayarda depolanmış veri, yine bulut içindeki diğer bilgisayarlarda çoğaltılmalıdır. Eğer bilgisayarlardan bir tanesi çevirimdışı olursa bulut bilişim otomatik olarak o bilgisayarın verilerini bulut içindeki yeni bir bilgisayara yeniden dağıtır.
Öte yandan John Rhoton, bulut bilişimin üç ana teknolojik bileşeninden bahseder (2010: 10-12). Bunlardan ilki "servise yönelik mimari"dir (service-oriented architecture). İkincisi "grid bilişim" teknolojisi. Bu teknolojik yapı içinde, hizmet vermek üzere paralel olarak birbirine bağlanmış pek çok sayıda bilgisayar kullanımı söz konusudur. Sonuncusu ise "web 2.0" teknolojisi. Bu kavramı ilk Darcy DiNucci, web tasarımı ve estetiğindeki radikal değişimleri anlatmak üzere 1999 yılında kullanmıştır. Genel kullanıcı katılımını ve işbirliğini kolaylaştıran web tabanlı topluluklara yönelik bir platformu tarif eder.
Önemle üzerinde durmak gerekir ki "bulut bilişim", 1980'lerin sonundaki "anabilgisayar (Mainframe server)"dan "istemci sunucu (client-server)"a yönelik gerçekleşen değişikliği takip eden yeni bir paradigma değişikliğine neden olmuştur.
Kullanıcının artık, "bulut" içinde olan teknolojik altyapıyı kontrol etmesine, o teknoloji konusunda uzman olmasına gerek yoktur. "Bulut bilişim" internete dayalı IT servisi için yeni bir tamamlayıcı, tüketim ve dağıtım modeli tanımlamaktadır. Bu bir yan üründür ve internet üzerinden uzaktan bilgisayar sitelerine ulaşım kolaylığı sağlamaktadır. Web tabanlı araçlar ve uygulamalar, sanki kullanıcıların kendi bilgisayarına lokal olarak yüklenmiş gibi, bir web sunucusu üzerinden kullanabilmektedir.
Google uygulama ailesi "bulut bilişim"e iyi bir örnektir: Google Docs&Spreadsheets, Google Calendar, Gmal, Picasa , vb. Artık gmail hesabınızdan email arayüzüne ulaştığımızda artık Google'un yakın zamana kadar kendi kişisel bilgisayarımızda ancak yazılımları yükleyerek faydalandığımız kimi uygulmaları bir arada bulabilirsiniz: email, takvim, dokumanlar, fotoğraf albümü, chat, iş organizasyonu, hatta twitter benzeri bir uygulama olan "buzzy" ve son olarak yeni sosyal paylaşım ortamı google+.
Örneğin "dokümanlar" alanında hem yazılı dokümanlarımızı arşivleyebilirsiniz hem de word ve exel benzeri web tabanlı uygulamalar sayesinde kendi bilgisayarınızdaki yazılım ve donanımdan bağımsız bir şekilde ve onlara ihtiyaç duymadan yeni dokumanlar oluşturabilirsiniz.
Tüm bunlar internet ortamında bir web uygulamasıyla erişilebilir olduğundan hem kendi bilgisayarınızdan bağımsız olarak tüm arşiviniz ulaşılabilir hale gelmekte hem de bu arşiv onay verdiğiniz kullanıcılarla da paylaşılabilmektedir. Böylece bu bulutsu yapı örneğin dokuman(lar) üzerinde birden fazla sayıda kullanıcının aynı anda online olarak çalışabilmesine de imkan sağlamaktadır.
Sun Microsystem şöyle bir slogan kullanır: "Ağ bilgisayardır (The Network is the computer)". Bu slogan aslında bulut bilişimin nasıl çalıştığını iyi tarif ediyor. Temelde, bilgisayarların oluşturduğu bir ağ İnternet üzerinden kullanıcılara veri ve uygulama hizmeti vermek üzere tek bir bilgisayar gibi işlev görür.
Bulut bilişimin ilk evresi
Bulut bilişimin geleneksel bilişimden farklı bir "mimari" yapısı vardır. Bulut internet üzerinde erişime açık olan bilgisayarların ve sunucuların toplamıdır. Bu bilgisayarlar birbirlerine paralel çalışırlar. Her türlü işlem türlerini çalıştırabilen bu donanıma bir üçüncü taraf sahiptir ve onun tarafından işletilir.
Kullanıcı buluta kişisel bilgisayarından ya da taşınabilir bir aygıttan İnternet üzerinden ulaşır. Kişisel kullanıcılar için bu bulut tek bir uygulama, aygıt ya da belge gibi görünür. Bulut içindeki donanım ve işletim sistemi görünür değildir. Miller'a göre bulut bilişim ile ilgili kritik olan nokta sanal yapı içindeki pek çok işlevlerin ya da görevlerin otomatik olarak yerine getirildiğidir (2009:17). Sistem süreç yönetiminde insan müdahalesine ihtiyaç duymaz. Sistemin bulut statüsü kazanabilmesi için manuel işletmenin otomatik işletme ile yer değiştirmesi gerekir.
Aslında bulut bilişim "devrimi"nin ilk günlerinde olduğumuzu söylemek gerek. Günümüzde pek çok bulut servis mevcut olsa bile, çok daha ilginç uygulamalar geliştirilmektedir. Bu gün belki de bulut bilişim modelini kapsayan en etkili ve önemli şirket Google'dır.
Daha önce bahsettiğimiz gibi, Google çok güçlü ve kullanışlı web tabanlı pek çok uygulama sunar, hepsi de bulut bilişim mimarisine sahiptir. Bunlar bulut tabanlı kelime işlem yazılımı (Google Doc), sunum yazılımı (Google Presentation), email (Gmail), ya da takvim ve iştakip uygulamaları (Google Calendar). Microsft da bulut bilişim dünyasında önemli bir kurumdur. Sunduğu bulut bilişim ortamlarının başında Windows Live gelir.
PC ortamımda kullanılmak üzere pek çok web tabanlı uygulama sunar kullanılıcılarına: email (Hotmail), chat (Messenger), fotoğraf arşivleme, düzenleme ve paylaşımı (Photo Gallery), film kurgu (Movie Maker), kişisel bilgisayarınız kapalı olsa bile tüm verinize ulaşma imkanı sağlayan senkronize sanal arşiv uygulaması (Windows Live Mesh), blog (Bin Bar) ve web sitesi (Microsoft Silverlight) uygulamaları.
Diğer yandan Amazon, uygulama geliştiricilere yeniden boyutlandırılabilir bilişim ortamı sağlayan bir web servisi olarak Elastic Compute Cloud (EC2)'ye sahiptir. IBM'de müşterilerine bulut servisi ve kaynakları sağlayan Cloud Computing Center'ı kurmuştur.
Bulut iletişim
"Bulut iletişim", telekominikasyon uygulamalarının, aktarma ve depolama işlemlerinin bu servisleri kullanan organizasyonun dışında üçüncü biri tarafın karşılandığı ve "kamu interneti" aracılığıyla ulaşılabilen internet tabanlı ses ve data iletişimidir (Jon, 2010). Arnold Jon'a göre bulut iletişim, bulutun ses, veri ve video için bir platform olması nedeniyle oldukça çekicidir (Jon, 2010).
Tim Panton bulut iletişimi şöyle tanımlar:
"Bulut iletişim, web tabanlı bulut bilişim teknolojilerinin, önceden telefonun hakim olduğu iletişim sektörüne yönelik uygulamalarıdır. (...) Bulut bilişimin telekomünikasyondan ödünç almadığı bazı yönleri vardır; en ilginç olanları
1. Hizmet tedarikinde hareket kabiliyeti ve değişkenlik
2. Küçük organizasyonların, daha büyük tedarikçilerin hizmetlerini, kullanıcı odaklı platformlarda bir araya getirme kabiliyetine sahip olması
3. güvenli veri depolama
4. Özelleştirilmiş kullanıcı deneyimi sağlamaya yönelik kullanıcı "terminalleri"ne yazılım hizmeti sağlama
5. Bağlantı, yer ve aygıtın bilinmezliği" (Panton, 2010:38)
Ashish Soni ise bulut iletişimi farklı perspektiften açıklamaya çalışır. İlki tüketici/işletme perspektifi: Denemesi kolaydır, bir ekipman satın almak, üst makamlardan onay almak gerekmez. Kullandıkça ödersiniz. Uzun dönemli bir taahhüt söz konusu değildir. Standart olan genellikle aylık taahhüttür. Kullanımı da kolaydır, yazılım ya da donanım uzmanlığı gerektirmez (Soni: 2010).
Örneğin skype üzerinden ulusal servis sağlayıcılarından tamamen bağısız, internet tabanlı bir uygulama sayesinde dünyanın herhangi bir yerindeki telefon numarasını arayarak, konuştuğunuz kadarının ücretini ödeyerek klasik anlamda sesli görüşme yapabildiğiniz gibi, eğer görüşme yapacağınız kullanıcının skype hesabı varsa, internet bağlantısı üzerinden hiç bir ücret ödemeden sesli ve görüntülü haberleşilebilir.
İkinci ise teknoloji perspektifidir: İletişim sadece sesten oluşmaz. Bulut iletişim SMS, chat, video, fax, işbirliği servisleri ve ses tanıma servislerini de kapsar. İletişim zenginleştirmek üzere CRM verilerine sahiptir. Son olarak bir hizmet sağlayıcı işlevleri gören platform, yazılım ve üstyapının benzersiz bir bileşimidir (Soni: 2010).
Soni bunu Ringio 'yu örnek vererek açıklamaya çalışır. Kullanılacak olan yazılım, donanım ve platformun tümünü içinde barındıran özel bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bulut iletişimin 21.yüzyılda iletişim servisleri için yeni bir paradigma yarattığını söylemek hiç abartılı olmaz (Geddes, 2010:21).
Bulut iletişim ortamlarına Skype, "PhoneFromHere.com", VoxOx, GizmoCall, Facebook, Google, Twitter, SIP URI, Lastf.fm, ZipDX, "RFID tag" örnek olarak verilebilir.
Çok boyutlu iletişim
Tüm bulut iletişim platformları, geleneksel iletişim ortamlarından farklı olarak pek çok iletişim seçeneğini aynı anda aynı ortamda sunar. Sesli ve görüntü iletişim, yazılı haberleşme, her türlü dosya paylaşımı, vb.
Skype örneğinden devam edecek olursak, klasik sesli ve görüntülü haberleşme imkanının yanısıra örneğin bilgisayarınızın masaüstünü diğer kullanıcı(lar) ile paylaşmanız ve canlı olarak, yürüttüğünüz bir işlemi diğer kullanıcının tanıklık etmesine izin vermeniz mümkündür. Yine anlık mesajlaşma, telefon ve cep telefonlarına çağrı bırakma ve işletmeler için özel bazı haberleşme paketleri ve bunları takip etmek ve raporlama hizmetleri de sunulan olanaklardan bazıları. Ayrıca skype web tabanlı bir uygulama olduğundan dolayı kişisel skype hesabınıza, pek çok bulut hizmetleri gibi internet üzerinden dünyanın her yerinden bir aygıt yardımı ile (bilgisayar, mobil telefon, tablet pc, vb) ulaşmanız mümkün.
Bir sosyal paylaşım ortamı olan Facebook bir yandan kullanıcılarına kişisel bilgilerinin yanısıra haber, fotoğraf, video, web sayfası paylaşımı, grup kurma veya gruplar üye olma, etkinlik düzenleme, etkinliklere katılma gibi olanaklar sunarken aynı zamanda online chat yapma ve mesajlaşma imkanı da sunar.
Bir tür "yeni nesil" internet radyosu ve online müzik kataloğu olan Last.fm, kullanıcılarının bilgisayar ya da mobile cihazlar üzerinden dinlediği müzikleri kaydedip, listeler oluşturmasına, beğendiği parçaları işaretlemesine ve bu bilgileri "last.fm" arkadaşlarıyla paylaşmasına izin verirken, aynı zamanda kendi oluşturduğu müzik listelerini, arkadaşlarının listelerini online dinleme imkanı tanır. Bir yandan da last.fm'in kendisi kullanıcılarına dinledikleri müziklere uygun önerilerde bulunur. Kullanıcılar arama motoru yardımıyla istedikleri sanatçıların radyolarını dinleyebilmekte, sevdikleri sanatçıların Last.fm sayfaları aracılığıyla onlar hakkında bilgi alabilmekte ve konserlerini takip edebilmektedirler.
Tüm bunların yanısıra, kullanıcılar kendi sayfalarında, arkadaşlarının o an ne dinlediğini, sayfasını ziyaret eden kullanıcıları görebilmekte ve shoutbox (seslenme kutusu) aracılığıyla arkadaşlarıyla haberleşebilmektedir. Ayrıca last.fm içinde mesajlaşma imkanı veren bir email uygulaması da mevcuttur.
Hem sekron hem de asekron iletişim olanağı tanır. Hem aynı anda iletişim kurma olanağı sağlar hem de zamandan bağımsız olarak zamanda geriye ya da ileriye doğru hareket kabiliyeti sunar. "PhoneFromHere.com" uygulaması ile bunu açıklamaya çalışalım. Kullanıcıların senkron bir şekilde sesli olarak iletişim kurabilmelerine, her bir ifadenin kullanıcı ve zaman bilgisi ile birlikte kaydedilmesine olanak tanıması bu uygulamanın önemli bir özellikleridir.
Birbirleriyle konuşan kullanıcılar daha sonra geriye dönüp, o konuşma parçalarını dinleyip sesli ya da yazılı yorumlar ekleyebilirler. Dolayısıyla kullanıcılar arasındaki görüşme/dialog, orijinalinde olmayan, sonradan eklenen yeni sesler ve yorumlarla asekron bir şekilde devam eder.
Bulut bilişim sayesinde iletişimin çeşitlendiği, yaygınlaştığı ve kolaylaştığı ve ucuzladığını söylemek mümkün. Bu noktada üzerinde önemle durulması gereken son bir özellik ise bulut bilişim sayesinde birbirinden bağımsız tüm bulut iletişim ortamlarının birbirlerine bağlanabilir, birleştirilebilir ve birinden diğerine erişilebilir olduğudur.
Bu bulutsu yapıyı daha da pekiştiren yeni bir yönelim ve imkandır. Kullanıcıların farklı uygulama ve ortamlarda sahip oldukları hesaplar artık birbirlerinden kopuk durmamaktadır. Örneğin bir twitter kullanıcısı yaptığı twitlerin kendi web sayfasında ya da bloğunda eşzamanlı olarak görülmesini sağlayabilir.
Bir facebook kullanıcısı aynı zamanda lastfm, StumbleUpon ve Windows Live Massenger kullanıcı olabilir. Tüm bu farklı hesapların birbirine bağlanabilme, otomatik ya da manuel olarak bilgi ve veri paylaşabilme olanağı vardır. Örneğin siz last.fm'de müzik dinlerken, ne dinlediğiniz facebook hesabınızda da otomatik olarak görülebilmektedir. Durum güncellemeleri paylaşmak ya da profiline doğrudan fotoğraf ve videolar göndermek için kişiselleştirilmiş bir yükleme e-postası hizmeti sunar Facebook.
Ayrıca paylaşım ve iletişim sınırlarının daha da genişlemesi ve zenginleşmesine bir örnekte web sayfaları ile ilgili geribildirim araçlarının gelişmesidir. Kullanıcı internette okuduğu bir metni, seyrettiği bir videoyu ya da gördüğü bir fotoğrafı arkadaşlarıyla kolayca paylaşma imkanına sahiptir. Ayrıca bu sayfalarla ilgili yaptığı yorumları da aynı anda facebook profilinde görülebilmektedir. Artık bir standart uygulama olarak çoğu internet sayfasında bu karşımıza çıkmaktadır. Yapmanız gereken paylaşmak istediğiniz mecrayı seçmek ve "tıklamak".
Yeni iletişim, yeni paradigma
Sonuç olarak masaüstü bilişim uygulamalarından bulut bilişime yönelik hızlı değişim kişisel ve kitlesel iletişim ortamını da değiştirdi.
Web tabanlı uygulamalar sayesinde iletişim çok yönlü olma ve tüm araçları aynı anda sunma (ses, SMS, vidor, chat, vb) özelliği kazandı, yine aynı teknik altyapıdan dolayı yazılım, donanım ve platformun tümünü içinde barındıran özel bir üstyapı ortaya çıktı.
Bulut iletişim 21.yüzyılda sadece iletişim servisleri için değil, iletişimin kendisi için de yeni bir paradigma yarattı.
Bu değişimin sosyal, politik ve ekonomik alanda pek çok yansıması ve sonuçları var.
Her türlü merkezi otorite ve kontrolün, tekelci yapıların varlıklarını sürdürmekte zorlanacağı bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bu nedenle bulut bilişim ve bulut iletişimin yarattığı değişimler ve etkiler üzerine çalışmak, günümü iletişim bilimi için kaçınılmaz. (AP/HK)
* Bu yazı İzinsiz Gösteri sitesinden alındı.
Kaynakça
Arnold, Jon (2010) "Why businesses need to think differently about cloud communications", Focus, April 16, 2010.
Boyer, M. C. (1996) CyberCities/ Visual Perception in The Age of Electronic Communication, Princet on Architectureal Press.
Bragg, R. (2008) Cloud computing: When computers really rule.
Tech News World, July. Electronic Magazine
Geddes (2010) "Cloud Communication: A new paradigms for communications services in the 21st Century", Cloud Communication, Thomas Hove (ed.). Link:
John, A. (2010) "Cloud Computing- Communication Breakdown", Cloud Communication, Thomas Hove (ed.). Link:
Manovich, L. (2001) The Language of New Media, MIT Press.
Miller, M. (2008) Cloud Computing: Web-Based Applications That Change the Way You Work and Collaborate Online, Que Publising.
Panton, T. (2010) "The Way to Communicate Via Clouds", Cloud Communication, Thomas Hove (ed.). Link:
Reese, G. (2009) Cloud Application Arhitectures, O'Really Media Press.
Rhoton, J. (2009) Cloud Computing Explained: Implementation Handbook for Enterprises, Recursive Press.
Srinivasaan, B. (2010) Cloud Computing Allows Better Communication.
Stratton, J. (2002) Siberalan ve Kültürün Küreselleştirilmesi. Cogito, sayı 30, ss 80-97.
Soni, A. (2010) "What is Cloud Communications?"
Tribe, M. ve Jana, R. (2006) New Media Art, New York, Taschen.
Vaquero, Rodero-Merino, Caceres & Lindner (2009) A Break in the Cluods: Towards a Cloud Definition.
Wood, L. (2009) Cloud Computing Poised to Transform Communication.