Bu kitapta derneği, TKP'nin Türkiye'de bir kadın örgütünün kurulmasını teşvik etmesiyle kurduklarını söylüyorlar: "Bu durum, TKP'nin, 'kadın sorunu'na gereken önemi vermeye başlamasından çok, içine girdiği yeniden örgütlenme "atılım"ının bir parçası olarak, 1975 yılına diğer komünist partileri gibi "yandaş" bir kadın örgütüyle girme çabasını yansıtıyordu."
Partiye bağımlı
Parti önerisiyle, dahası parti kararıyla kurulan İKD, süreç içinde kısmi bir özerklik kazanmış. Elbette partiyle çelişmemiş, onun programı dışına çıkmamış, üstelik parti İKD'yi sendikal alan, gençlik alanı kadar önemsememiş ve dolasıyla İKD'de çalışan kadınların önüne koskoca bir inisiyatif alanı çıkmış.
Bildiriler kadınların kaleminden çıkmış, mitingler kadınlar tarafından örgütlenmiş, gazeteler kadınlar tarafından yayınlanmış ve önemlisi kadınlar birbirini örgütlemiş, ele ele verip çoğalmış.
Özel alan yok
Kamuoyuna seslenirken, hep devleti, iktidarı, burjuvaziyi eleştirmişler. Kendi kocalarından, babalarından hiç söz etmemişler. Dahası, Analığa Saygı mitingi düzenlemişler, grevci eşlerinin grevlerde yemek pişirmesini önermişler. Ama kendi aralarında kocalarından, ev işlerinden, kadın olarak yaşadıkları sıkıntılardan söz etmişler.
Hiyerarşik
Bir yandan müthiş bir merkeziyetçilikle örgütlenmişler: En tepede genel yönetim kurulu, ona bağlı bölge sekreterlikleri, bölge sekreterliğine bağlı şubeler, şubelere bağlı temsilcilikler yer almış.
Ama bir yandan da, o gün üye olan bir kadını, bir etkinlikte konuşturmaktan kaçınmamışlar. Müthiş bir hiyerarşi, ama hemen her üyeye de müthiş bir inisiyatif...
Kadın talepleri ve ev işleri
Kadınların çalışması gerektiğinden söz etmişler, erkeğin eline bakmamanın önemine değinmişler, işe girmede ve terfide kolaylık istemişler, doğum izinlerinin arttırılması, her iş yerine bir kreş, sendikalarda kadınların yönetimlere girmesi gibi talepleri dile getirmişler ama bir yandan da evdeki işleri yapmaya devam etmişler:
İKD'de yöneticilik yapmış bir kadın şunları anlatıyor: "Ben parti üyesiyim, evin erkeği sempatizan. Kadın bizim derneğin üyesi, onunla iki saat sohbet edebilmek için, gece yemeği hazırlıyorduk, adamın çayını veriyorduk, çocuğu uyutuyorduk, gece on birden sonra kadınla iki çift laf edebiliyorduk."
Kadınlar yönetimlere!
Sendikalarda kadınların yönetimlerde yer almasını önerirken, kendi partilerindeki durumu sorgulamamışlar: "O zaman kimin nerede görev yaptığını bilmiyorduk doğal olarak. Ama 12 Eylül'den sonra dava dosyalarına bakınca durumu öğrendik. Benden daha az çalışan, benden daha az yetenekli biri meğer benim üst organımda yer alıyormuş."
Ve kazandırdıkları
Bütün bunlara rağmen, İKD'li kadınlar kadın kadına çalışmanın, kadın dayanışmasının nimetlerinden yararlanmış. Bugün çoğu feminist hareketin içinde bulunan İKD yöneticisi kadın, eleştirilecek bütün yanlarına rağmen İKD'nin kendilerine çok şey kazandırdığını söylüyor. Bir İKD'li kadın şunları söylüyor: "Belki topluma bir etkisi olmadı ama İKD üyesi bütün kadınların hayatında şöyle ya da böyle değişiklik olduğu kesin. Örneğin ben kocamdan boşanma cesaretini İKD'li arkadaşlarımdan aldım. Toplantılarda böyle şeyler konuşmazdık, ama evlerde küçük gruplar halinde buluştuğumuzda özel hayatımızdan söz ederdik. Beni arkadaşlarım cesaretlendirdiler."
Bir başka İKD'li Emel Aslan Akal, "Ben bugün siyaset bilimi doktoruysam, bunda İKD'li olmamın payı var. Çok zor gibi gözüken şeyleri başardık. Kişisel becerilerimizi, özelliklerimizi test etme fırsatı bulduk, kendimize güvendik," diyor.
İKD'nin bütün eksiğiklerine hatta hatalarına rağmen, o dönemin benzer kadın örgütlerinden en önemli farkı, örgütlülüğü, gündelik, somut işleri daha fazla önemsemesi, kadınlarla ilgili talepler üretmeye çalışması ve partiye bağımlılığına rağmen kendi başına iş örgütlemesiydi. Bugünden bakarak İKD'yi daha yakından tanımak gerekiyor.