* Fotoğraflar: bianet.
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Dünya genelinde ilk olarak 2010 yılında kutlanmaya başlayan "Dünya Sokak Hayvanları Günü"nde, ne yazık ki akla gelen şeylerden biri –hatta ilki– sokakta yaşayan hayvanların uğradığı saldırılar ve gasp edilen hakları oluyor.
Dünya genelinde 600 milyondan fazla bir nüfusa sahip sokakta yaşayan hayvanlar. Türkiye genelinde ise sayılarının yaklaşık 10 milyon olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'de hayvan haklarının yasalarla güvence altına alınması çok yakın bir tarihe denk düşüyor. Örneğin hayvan haklarına yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir araştırma komisyonunun kurulması 2019'da gerçekleşiyor.
Adalar'da ulaşımın faytonlar yerine elektrikli araçlarla yapılmaya başlanması 2020; Hayvanları Koruma Kanunu'nun yeni hâliyle yürürlüğe girmesi ise 2021'e tekabül ediyor.
Dünyada ise durum biraz daha farklı. İngiltere, 2021'de hayvanların "da" duyguları olduğunu kabul eden bir yasa tasarısını onayladı.
İspanya, 2022'de kabul ettiği yasa ile hayvanları ailenin bir üyesi olarak kabul etti. Üstelik sadece evde yaşayanları değil, sokakta yaşayıp bakımı belirli kişiler tarafından üstlenenleri de.
Yasa ne diyor?
Türkiye'de hayvan haklarının durumuna dönecek olursak, son bir yılda yaşananlara bakmak bize hem çok berrak hem de kötücül bir tablo sunuyor.
Hayvanların yaşam hakkını koruyan ve 2004 yılında kabul edilen 5199 sayılı kanuna göre hayvanlarla ilgili yasaklardan bazıları şöyle:
- Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
- Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak.
- Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak.
- Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak.
- Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.
Karşılığı var mı?
5199 sayılı kanundan önceden hayvanları öldürenlere hapis cezası öngörülmüyordu; fakat şimdi hayvanları öldürmek hapis cezasına tabi. Yani yasaya göre. Peki gerçekte bunun karşılığı ne?
Gerçekte olan şu: Özellikle sokakta yaşayan hayvanların uğradığı saldırılar ve öldürülmeleri, kamuoyunun tepkisi sönümlendikten sonra cezasızlık sarmalına hapsoluyor.
Konya örneği
Hatırlayalım, 16 Kasım 2022'de Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait Hayvan Rehabilitasyon Merkezi'nde, kürekle köpeğe vurarak katleden iki kişi hakkında 6'şar yıla kadar hapis cezası istenmişti. Süreç şöyle ilerledi: Sanıklar ilk duruşmada tahliye edildi, ikinci duruşmada 1 yıl 6 ay hapis cezası aldı, mahkeme cezayı "iyi hâl" indirimi ile 1 yıl 3'er aya indirdi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verdi.
Tekil bir örnek değil bu. Türkiye'deki hayvanların öldürüldüğü davaların çoğunda sanıklar ilk duruşmada tahliye ediliyor. Hayvan yaralama davalarında ise verilen para cezalarının miktarı hayli komik ve başka herhangi bir yaptırım mekanizması da yok.
Yerel yönetimlerin görevi olan etkin kısırlaştırma ve hayvanları besleme yöntemleri ise yüzde 90 oranında gerçekleştirilmiyor. Sorumluluk yine o mahallede ve ilçede yaşayan gönüllülere düşüyor.
Bir grup hayvan hakları savunucusunun takip ettiği davalara destek olmamız, en azından takipçisi olmamız ise çok zor değil. Çünkü şunu da unutmamamız gerekiyor: Sosyal medyada ve basında gündem olmayınca hayvanların sesi iyice kısılıyor. Duyulmaz oluyor. Sokaktaki hayvanlar yalnızlaştırılarak ölüme mahkûm ediliyor.
Sokaktaki hayvanların günü kutlu, ömürleri de tüyleri kadar uzun olsun!
(TY)