Ankara'da kış güneşininin hüküm sürdüğü günler bitiyor; Selanik Caddesi'nde Tayfa KitapKafe’deyim, Güneşin Aydemir'i dinliyorum bir grup arkadaşla. Bize Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin ve iki yıl önce talihsiz bir şekilde aramızdan ayrılan derneğin kurucusu Victor Ananias’ın hikayesini anlatıyor.
22 Şubat günü yapılan bu etkinlik, Tayfa KitapKafe’de bir süredir zaman zaman yapılan permakültür buluşmalarından biriydi. Buğday’ın niyeti; tek tek bireylerde ve bir bütün olarak toplumda ekolojik yaşam bilinci ve duyarlılığı oluşturmak; ekolojik dengelerin geri dönüşü olmayacak hız ve biçimde bozulması sonucunda ortaya çıkan sorunlara çözüm yolları sunmak ve doğa ile uyumlu yaşamı desteklemek.(1)
Aydemir, konuşmasına kendini tanıtarak başladı:
“İlk olarak Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazanmıştım ve kısa bir süre sonra bu bölümün hiç bana göre olmadığına karar verdim. Daha sonra Hacettepe’de biyoloji okumaya başladım ve akademisyen olma yolunda ilerliyordum.
"Bir gün Ankara’daki kuş gözlemcileriyle tanıştım ve her zaman doğayla ilgili bir şeyler yapmak isteyen biri olarak akademisyenliğin benim için çok durağan olduğuna karar verdim. Böyle başladı yolculuğum.
"Daha sonra, bugün aramızda olmayan Victor, ekolojik yaşamın korunması ve yaygınlaşması için çok emek vermiş insanlar için bir mum yaktı. O mum, konuşma boyunca yandı durdu ve dumanı, eminim ki, çiftliklerden birinin duvarında Victor’un kulağına fısıldamıştır onun için yandığını."
Bir Afrika masalı
Güneşin Aydemir, konuşmasına Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde Afrikalı bir konuşmacıdan dinlediği masalı anlatarak devam etti.
Bütün hayvanların, bitkilerin barış içinde yaşadığı büyük bir orman varmış. Bu ormanda bir gün bir sebepten yangın çıkmış. Büyük bir yangın...
Orman içten içe yanmaya başlamış ve yangın giderek büyümeye devam etmiş. Durumu fark eden hayvanlar tüm güçleriyle yangından uzağa kaçmaya başlamış.
Fakat bir grup hayvan, biraz ilerledikten sonra durup evlerinin, yuvalarının yok oluşunu seyrediyorlarmış ki bir arıkuşu, minicik olan ve sürekli uçtuğu, hareket halinde olduğundan dolayı sürekli nektar yemesi gereken arıkuşu, yakındaki bir gölden gagasıyla bir damla su alıp ormanın tepesine bırakmış. Ve bu işleme devam etmiş.
Diğer hayvanlar onu durdurmaya çalışıyorlarmış; ama o inatla devam ediyormuş. En son isyan etmiş ve ‘Belki benim gücüm bu yangını söndürmeye yetmeyecek ama en azından ben elimden gelenin en iyisini yapıyorum.’ demiş. Masal da burada bitmiş.
Herkesin bu masaldan çıkardığı bir sonuç vardır elbette ve Aydemir, bu arıkuşunu Victor’a benzetti. Böylece Victor’un hikayesini anlatmaya başladı.
Bodrum pazarından başlayan yol
“Victor, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucusu ve başka bir yaşamın mümkün olabileceğine gönülden inanan biriydi. Buğday’ın öyküsü yaklaşık 23, dernek olarak 14 senelik bir öykü.
"Victor, yolculuğuna Bodrum’da haftalık bir pazarda, çevredeki köylerden toplayıp sattığı ürünlerin olduğu bir standla başlar. Sattığı ekolojik ürünlerin hikayelerini de anlatır standına gelen insanlara. Bu sayede üretici ile tüketicinin arasındaki bağın, üretim sırasında yaşananların bağının koptuğunu gözlemler. Zaman geçtikçe bu paylaşımları çoğaltmak adına günlük satış yapabileceği Başak Doğal Ürün Dükkanı’nı açar. Burada eski usül, köy yaşamına dair mutfak kültüründe olan her türlü ürünü satar. Zamanla insanlar işlenmemiş pirinçlerle nasıl yemek pişirebileceklerini sormaya başlarlar ve bu Victor’un aklına başka bir fikri getirir. Tat ve koku, hafızada kalan bir şey olduğundan bir restoran açmaya karar verir ve Buğday Vejetaryen Restoran bu şekilde açılır. Burada Victor, doğal ürünlerle yaptığı yemekleri insanlarla paylaşır. Burası aynı zamanda doğal ürünlerle ilgilenen insanlar için bir buluşma noktası haline gelir.
"Ürünleri aldığı köylere insanları götürüp üreticilerle tüketicilerin tanışmasını sağlar. İsteyenlere sepetlerle şehirlere ürünler gönderir. Gelip giden, tarif almak isteyenlerin sayısı arttıkça Victor bunları yazmaya karar verir.
"Böylece restorandakilerin de yardımıyla el yazısıyla hazırlanan ve bir fanzin formatında olan Buğday Dergisi çıkmaya başlar. Daha sonra WWF(World Wide Fund for Nature) Türkiye’nin kurucusu olacak olan kişi Victor’dan İstanbul’da açmak istedikleri ekolojik restoran için danışmanlık yapmasını ister. Daha sonra İstanbul’a gelen Victor’un desteğiyle Nuh’un Ambarı açılır; fakat çok uzun sürmeden kapanır. Bu esnada, İstanbul’da pek çok Buğday Dükkanı da açılır; fakat onlar da çok uzun ömürlü olmazlar.
"Bunlar kısa süreli olmasına rağmen Kuzguncuk Komünü ve Marmariç Eko Köyü gibi pek çok başarı da getirir.”
Zamanla Buğday Dergisi büyütülmüş ve katılan insanlarla birlikte ekolojik tarım ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlanmış. Sayı arttıkça kurumsal yapıya geçmeye karar vermişler ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği bu şekilde kurulmuş.
Hepimizin merak ettiği bir sorudur sanırım derginin, derneğin adının neden buğday olduğu. Bu soruyu Güneşin Aydemir de Victor’a sormuş ve onun cevabı şuymuş:
“Buğday hayatımız için en önemli besinlerden biri. Köklerini Anadolu’dan alır ve bir kültür olarak dünyaya buradan yayılır. Aynı zamanda ilginçtir ki buğday insanla aynı kromozom sayısına sahiptir. Buğdaya bakarak insanların ne kadar yozlaştığını rahatlıkla görebiliriz. Tarım, fiyat ne kadar ticarileşmişse insan da o kadar ticarileşmiştir.”
İletişim ağı
Aydemir konuşmasına derneğin projelerinden bahsederek devam etti:
“TaTuTa (Tarım, Turizm, Takas), bizim iki senedir devam eden bir projemiz. Burası ekolojik kaygılar taşıyan insanların olduğu bir paylaşım ağı, bir okul. Bu projeyle pek çok köye gidip, yaşamın geleneksel düzenden çıktığını ve köyde yaşayanların azaldığını gözlemledik. TaTuTa projesinin ana amacı Türkiye’de ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelerine mali, gönüllü işgücü ve/veya bilgi desteği sağlayarak ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğini sağlamaktır.(2)
"İki sene sürüp biten bir başka projemiz de Bahçe. Ankara Güneşköy ve İstanbul’da bir arazide bu projeyi gerçekleştirdik. Çiftçi aile ile birlikte üretim, dağıtım kısmında birlikte çalıştık.
"Bu esnada ekolojik hayata ilgi arttı ve İstanbul’un farklı yerlerinde pek çok ekolojik pazar açıldı.
Buğday Derneği, bakanlıkla birlikte çalıştı. Doğa dostu tarıma destek verdi. Tohum takas ağını kurarak yerli tohumların tespiti ve sürekliliğinin sağlanması konusunda çalışmalar yaptı. Çanakkale bu ağ için pilot olarak seçildi ve burada üretici ile tüketici bir araya geldi."
Tüm anlatılanlardan anladığım Buğday Derneği'nin bir iletişim ağı olarak çalıştığı. Bu çalışmaların en önemli ayaklarından biri olan Buğday Dergisi ne yazık ki artık çıkarılmıyor. Ancak onun yerine yılda dört kere bir Ekolojik Yaşam Rehberi çıkarıyorlar. Açık Radyo’da her cuma 10.30’da farklı konular üzerine program yapıyorlar ve her perşembe sitelerinden üye olabileceğiniz bir elektronik bülten çıkarıyorlar. Kısacası Victor'un adımlamaya başladığı yolda yürüyüşlerini sürdürüyorlar. (BK/HK)
* Tayfa Kitap Kafe’nin duyurularını bu linkten izleyebilirsiniz.
* Doğal Besin Bilinçlenme Grubu iletişim adresi: ankaradbb.wordpress.com
* Kardeş Bitkiler iletişim adresi.
* Eylül 2014’te İncek’te Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak ekolojik değerlerin göz önünde tutulduğu bir okul, Başka Bir Okul Mümkün kampanyasıyla duyuruldu. Onun da iletişim adresi.
* (1), (2) Buğday Derneği’nin sitesinden alınmıştır.