Dünyanın birçok bölgesinde küresel ısınmanın sonucunda meydana gelen değişiklikler, bir çok ülke gibi ülkemizi de olumsuz şekilde
Türkiye, atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda meydana gelen iklimsel değişikliklerin gözleneceği riskli grup içerisinde yer alıyor. Atmosferin ısınmasına neden olan sera gazlarının çoğalması sonucu, ağaçlar gerekli karbondioksit emilimini sağlayamıyor. Sanayi devrimi sonrası hızla artan fosil yakıt kullanımı, ormanların hızla yok edilmesine, endemik türlerin yok olmasına, iklimsel değişikliklere, tarımsal üretim potansiyelinin azalmasına ve doğadaki tüm canlıların yer aldığı kusursuz zincirin yok olmasına neden oldu ve oluyor. Dünya genelinde fosil yakıtların yüksek oranlarda kullanımı; hızla artan nüfus, bölgesel savaşlar, yanlış tarım uygulamaları, zirai ilaçlar ve bilinçsiz endüstriyelleşme sonucu gerçekleşiyor.
Küresel ısınmanın etkilerine ek olarak ülkemizde kaliteli tohumların geliştirilmemesi ve bilinçsiz tarım uygulamalarının sürdürülmesi, her üründe olduğu gibi buğday kalitesini de olumsuz etkiliyor. Geçen yıl hasat döneminde randıman kaybının yaşandığı bölgelerde ürün kalitesinde artış görüldü. Fakat diğer bölgelerde buğdayın çoğu yem hammaddesi olarak kullanıldı.
Son yıllarda un üretiminde yükselen kalite standardının devamlılığının sağlanması, yerli buğdaydan ziyade yüksek miktarlarda ithal edilen Rus buğdayının kullanımından kaynaklanıyor. Rus buğdayının yanı sıra Amerika, Kanada, Almanya, Macaristan gibi ülkelerden de buğday ithalatı yapılıyor. Ülkemizde yetişen kaliteli buğdayın az ve yüksek fiyatlı olması da ithalatın artmasına neden oluyor.
Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre, 2013 yılında 17 milyon 975 bin ton ekmeklik buğday üretimi gerçekleştirilmiş. Fakat bu rakamın büyük bir çoğunluğu ekmeklik buğday olarak değil, yemlik olarak kullanılmış. Tabloda görüldüğü üzere 2013 yılında ithal edilen rakam toplam üretimin yaklaşık olarak yüzde18’i ve kaliteli ekmek üretimi için bu ithalatın yapılması gerekiyor.
Bölgeler Bazında Buğday Üretimi (2013 yılı, Bin ton)
| Ekmeklik Buğday | Makarnalık Buğday | ||
Bölgeler | Miktar | % | Miktar | % |
Marmara | 2.638 | 15 | 0,9 | 0,02 |
Ege | 1.245 | 7 | 526 | 13 |
Orta Anadolu | 6.536 | 36 | 1.143 | 28 |
Akdeniz | 2.159 | 12 | 377 | 9 |
Doğu Anadolu | 1.253 | 7 | 31 | 1 |
Güneydoğu Anadolu | 2.456 | 14 | 1.881 | 46 |
Karadeniz | 1.687 | 9 | 118 | 3 |
Toplam | 17.975 | 100 | 4.075 | 100 |
Türkiye`nin Yıllar İtibariyle Buğday İthalat Miktarları
Yıllar | Miktar (Bin ton) | Değer (Milyon $) | Ortalama Fiyat ($/Ton) |
2002 | 1.117 | 150 | 135 |
2003 | 1.846 | 278 | 150 |
2004 | 1.065 | 222 | 208 |
2012 | 3.719 | 1.126 | 303 |
2013 | 4.053 | 1.289 | 318 |
Çocukluğumuzdan beri kitaplarda yazılan tarım ülkesi rolünü bir kenara bırakıp, tarımda dışarıya bağımlı bir hale geldik. Bu durumun, iklimsel koşulların sürekli değişkenlik göstermesi, iyi bir şekilde uygulanmayan tarım politikaları, bilinçlendirilmeyen üreticiler, üniversitede yapılan çalışmaların uygulamaya çok fazla dökülmemesi ve yeterli düzeyde amaca yönelik çalışmaların yapılmamasından kaynaklanıyor.
2014 yılında ülkemizde buğday hasatında, iklimsel faktörlerden kaynaklı olduğu düşünülen büyük oranda randıman kaybı yaşandı. Konya ovasında yaşanan sarı pas hastalığının sonucunda yüzde 40 randıman kaybı diğer bölgelerde de benzer şekilde yaşandı. Türkiye'de tarım alanında yeterli derecede iyileştirmeler yapılmadığı için iklimsel faktörlerin, buğday ve diğer ürünlerin yetiştirilmesine etkisi yüksek.
Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için sulamalı tarım yapılan araziler dışındaki tarım sahalarında modern tarım uygulamalarına geçilmesi gerekiyor. Kuraklığı azaltmak için bu alanda yoğun çalışmalar yapılmalı. Ülkemizde tarımla ilgilenen çiftçilere gerekli eğitimler verilmediğinden yanlış sulama tekniklerinin yarattığı olumsuzluklar birçok bölgede sorun yaratıyor. Bu sorunlar ülkemizde yetişen buğday kalitesine önemli derecede etki ediyor.
Ülkemizde yeterli miktarda kaliteli buğday ve tohum yetiştiriciliği gelişmediğinden dolayı kalitede ithal ürünlere bağımlı kaldığımız süre içerisinde her yıl farklı bir problemle karşılaşma riskimiz artıyor. Bu nedenle ekili alanlarda verimli tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve bu alanın geliştirilmesi ile ilgili gerekli çalışmalara ağırlık verilmeli. Üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmaların teoride kalmaması ve bu çalışmaların çiftçi ve sanayicilerle ortak projeler halinde hayata geçirilmesi son derece önemli. Son yıllarda dünyadaki tüm gelişmiş ülkelerde organik ve sağlıklı bir yaşam için en temel etken olan tohum yetiştiriciliğine ilgi artıyor. Ülkemizde de bu konu ile ilgili bilinçli kurumların oluşturulması, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve bu çalışmaların bakanlıklar tarafından desteklenmesi tarım toplumu olarak öğretilen ülkemiz için son derece önemli.
Tüm bunlar tablonun bir bölümü; bunların yanı sıra, bugün ülkemizin birçok bölgesinde ağaçlar kesilip, insanlar ölürken tarımda ne kadar iyileştirmeler yapılabilir? Ülkemizde her geçen gün özgürlük, adalet, insan hakları gibi birçok kelimenin içi boşaltılırken, ileriye dönük nasıl bir gelişim tablosu çizilebilir? Bitmeyen soru işaretleri ve yarım kalan cümleler… (ÖH/HK)
* Fotoğraf: Anadolu Ajansı / Basın İlan Kurumu