Sayın Prof. Dr. Davut Aydın, 23 Eylül'de yeni öğretim yılına başladınız, iyi bir yıl olsun dilerim. Bu yıl bir öğrenciniz yok, Ali İsmail Korkmaz.
Okulunuzun mezunlarındanım. Eskişehir, üniversite için hemen herkesin gitmek isteyeceği bir kenttir, benim için de öyleydi. Hala, "keşke beş yılım daha olsa da, gitsem, okusam" derim.
Bizim zamanımızda, Eskişehir daha kolay bir kentti. Her açıdan. Şimdi belli ki öyle değil, sokaklarında, sokak aralarında arkadaşlarımızın kıstırılıp öldürüldüğü bir kent olmuş. Yazık.
Bizim zamanımızda kolaydı derken, o kadar da değildi elbet. 6 Kasım eylemlerine katıldık diye, selefiniz rektörlerden birinin bizi okuldan atmaya kalkmışlığı vardır mesela.
Sonra, yine başka bir selefinizin anadilde eğitim için dilekçe veren Kürt arkadaşlarımızı hakikaten okuldan atmışlığı vardır. Aynı dilekçeyi veren biz Kürt olmayanlara (Türkler?) bir şey olmadı tabii. Açılan davaları, tutuklanan arkadaşlarımızı hiç saymıyorum bile.
Sonuçta, 90'larda, İstanbul ya da diğer şehirlerdeki kadar olmasa da, sokakta, ses çıkaran bir öğrencilik geçirmeye gayret ettik, selefleriniz de bunu engellemek için ellerinden geleni yaptılar sağ olsunlar.
Ama eklemeliyim, dekanlar iyiydi o zamanlar, seleflerinize karşı bizimle birlikte mücadele edenleri çoktu. Hani herkes diyor ya bu aralar, şu zamanda neredeydiniz, bu zamanda neredeydiniz diye, elimizden geldiğince, olmamız gereken yerlerdeydik...
Tabi köprünün altından çok sular aktı, biz büyüdük. Anadolu Üniversitesi bizden de çok büyüdü, serpildi, şehir de, kafalar da değişti. Ama sokakta ses çıkarmaya gayret eden çocuklar hiç değişmedi. Sadece yerlerine yenileri geldi.
Sokak hep doluydu. Haziran boyunca, neredeyse okullar kapandıktan sonra bile, Eskişehir'de sokaklarda Anadolu ve Osmangazi Üniversitesi öğrencilerinin direnmesi boşuna değildi.
Direnişin ilk günlerinde gözaltı haberleri, hastane haberleri alıyorduk. Dekanlar şimdi de iyiler belli ki, hastane kapılarında, karakol önlerinde bekleyenlerini haber aldık, gurur duyduk. Ama rektörlükten hiç ses duymadık. O anlar için normaldi.
Ama sonra, 2 Haziran'ı 3 Haziran'a bağlayan gece sokak ortasında öldürülesiye dövülen Anadolu Üniversitesi öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın ölüm haberini aldık.
19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz yaklaşık 40 gün süren yoğun bakım sürecinin ardından 10 Temmuz'da Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde hayatını kaybetti.
Herkes ayaklandı, hepimiz ayaklandık. Anadolu Üniversitesi hocalarının, asistanlarının, öğrencilerinin ellerinden geldiğince Korkmaz ailesinin yanında durmaya çalıştıklarını, destek olduklarını biliyorum.
Siz hariç. Rektör olarak, rektörlük olarak, kurumsal olarak hiç sesiniz çıkmadı. İnternet sitenize bakıyorum, Ali İsmail Korkmaz diye arama yapıyorum, hiç bir şey yok.
Ama Türkovizyon şarkı yarışmasıyla çok gurur duyuyorsunuz belli ki, ana sayfada.
Ali İsmail Korkmaz yok ama üniversiteye gelen uluslararası heyetlerle (Devlet adamları) çok gurur duyuyorsunuz belli ki, ana sayfada.
Sonra Google'a başvuruyorum, Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü Ali İsmail Korkmaz diye arama yaptığımda karşıma sadece 'neden Anadolu Üniversitesi sessiz?', 'öğrenciler kütüphanenin adını değiştirmek için başvurdu', 'üniversiteden ses yok' diye haberler çıkıyor.
Tısss.
Anadolu Üniversitesi, rektörlük düzeyinde, kurumsal olarak, kayıt altındaki bir öğrencisinin ölümü üzerine hiç sesini çıkarmamış, ağzını bile açmamış.
Sayın Davut Aydın, yeni bir eğitim yılı başladı. 17-18 yaşında pek çok yeni öğrenciniz var, eminim çoğu, tıpkı benim gibi, tıpkı Ali İsmail gibi başka kentlerden gelmiş. Yaşlarına bakarsak, emanet lafından hoşlanmam ama sizin sorumluluğunuzda binlerce genç.
Kampüsünüzün bir öğrencisi sokak ortasında, polisler ve 'devlete yardım etmek isteyen' vatandaşlar tarafından dövülerek katledilmişken ve siz buna hiç sesinizi çıkarmamışken, yeni ve eski öğrencilerinizin okulunuza 'başımıza bir şey gelirse, okul asla yanımızda olmayacak' hissiyle gelmesi size kendinizi nasıl hissettiriyor?
Bir mezun olarak bunu talep etme hakkım var, harekete geçin, ses çıkarın.
Ali İsmail Korkmaz'ın katillerinin yargılanacağı, 20 Kasım'da başlayacak davaya müdahil olun, Korkmaz ailesinin yanında durun, öğrencimizi öldürdüler, gözümüzün önünde deyin.
Davanın Eskişehir'den başka bir kente alınmaması için çaba sarf edin.
Yoksa, tarihte öğrencisi öldürülünce sesini bile çıkarmayan akademisyenlerin arasında yerinizi alacaksınız.
Akademi bundan fazlasını hak ediyor! (ÇM/BA)