İstanbul'da bir imam hatip lisesinin duvarına çerçevelenip asılmış küçük bir fotoğraf. Köşesinde ''1915 Osmanlı Gençler Cemiyeti'' yazıyor. Sekiz tane kavruk oğlan çocuğu, üzerlerinde kaba dikimli üniformaları, boyunlarında izci fuları, bir tanesi eline dizine koymuş pek gururlu, diğerleri donuk ifadeli, kameranın objektifine bakmışlar. Fotoğrafın altında uzunca bir metin var.
Diyor ki; ''Onların futbol topu yoktu. Hele sizin gibi topları hiç olmadı. Çaputları birbirine dolayıp bezden bir top yapmışlardı belki. Onunla da kim bilir kaç kez oynama fırsatı bulmuşlardı? Gökyüzünde salınan bir uçurtmaları olmuş muydu? Gece yattıklarında neyin hayaliyle uyumuşlardı? Hayal kurmak için hiç fırsatları olmuş muydu acaba? Bugünkü rahatlığımızı borçlu olduğumuz onlar, babaları cephede olduğu için birşeyler istemek şansına sahip değillerdi. Ve bir gün hepsinin üzerine bir görev düştü: "VATAN İÇİN ÖLMEK..." Tereddüt etmeden gittiler. Öyle güzel, öyle güzeldi ki gittikleri yerler... Gittiler ve bir daha dönmediler.''
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılında iktidara geldiğinden beri ülkede estiği varsayılan sivilleşmenin sınırları tesadüfen hep okullarda çiziliyor. 2008 yılında Kırşehirli lise öğrencilerinin kendi kanlarıyla yaptıkları bayrak resminin haberi Zaman gazetesinde "Kandan bayrağa tebrik yağıyor" manşetiyle verilmişti. Bu manşet Yeni Çağ Gazetesi'nde olsaydı "E zaten" deyip geçilebilirdi, ama söz konusu gazete Zaman olunca işin rengi değişiyor. Ergenekon'dan başlayarak Balyoz davasına kadar rengini hep ak tutan Zaman, konu vatan için ölmeye, öldürmeye gelince aniden kan kırmızısı oluveriyor.
Bu vatan için ölmek meselesi partiler, ideolojiler, Balyozlar üstü bir durum. Ne zaman konu gelip buraya dayansa - ki nedense sık sık dayanıveriyor - bize koşulsuz ve sorgulamadan ölmemiz gerektiği söyleniyor. Muhafazakâr kesime "dinci" olduğu için kızan ulusalcılar da, ulusalcılara "askerci" olduğu için kızan muhafazakârlar da bu konuda hemfikirler. İyi bir vatandaş olduğunu ispat etmenin tek yolu - ki neden devamlı bunu ispat etmek gerekiyor o da ayrı bir muamma - Yaban gibi "Nölürüm ulennn" diye bağırmak. Daha da iyisi "Nölmek."
Google arama motoruna "iyi vatandaş, vatan, bayrak, ölmek" anahtar kelimeleri yazıldığında içinde "şehitler ölmez, vatan bölünmez, bayrak inmez, iman dolu göğüsler, vatan haini, ... uğruna savaşmak, ... için ölmek" ifadeleri olan metinler çıkıyor. Aynı anahtar kelimeler İngilizce yazıldığında ise sayfaya gelen metinlerde "iyi insan, etik ve kanunların önemi, dürüstlük, vergisini ödeyen, katılımcı siyaset" gibi ifadeler var. En hoş tanımlardan birisi ana dili İngilizce olmayanlar için dil öğretmek amacıyla hazırlanmış bir sitede yer alıyor: ''İyi bir vatandaş olmak için öncelikle iyi bir insan olmanız gerekir. Bununla kastedilen iyi değer yargılarına, prensiplere sahip olmak, ahlaklı bir insan olmaktır. Tüm bu vasıfları bir araya getirdiğinizde başka bir şeye ihtiyacınız olmadığını göreceksiniz.''
Kısacası, İmam Hatipliler üniversiteye gidecek, düşük maaşlı memur olup önce devleti ele geçirecek sonra da şeriat getirecek diye panik olmaya gerek yok. "Uğruna ölmek" kendini ve benzerlerini "biz", benzemezlerini "onlar" olarak gören bütün grupların paylaştığı ortak değer yargısı. Kırşehir'deki Anadolu Lisesi ve İstanbul'daki İmam Hatip Lisesi'nin farklı müfredatları konu bu olduğunda aynılaşıyor. Vatan sevgisinin en şablon, en ham hali hala kutsal değer olarak önümüze sürülüyor.(ZE/BÇ)