Sanal dünya dikkatle ve iyi kullanıldığında sahiden insana yeni ufuklar açan, bilgi kirliliğinden yeri geldiğinde arınarak temiz ve güvenilir kaynaklara ulaşmaya da fırsat veren yepyeni bir iletişim ortamı.
Geçtiğimiz 2012 yılının son ayında elektronik posta adresime Nesrin Aksu imzalı bir mektup düştü. Mektupta Kasım 2012'de yayınlanan "Ula Fılle Hoş Geldin" kitabımın ellerinde olduğunu, okuduklarını ve kitabım üzerinden www.okuryazar.tv için bir söyleşi arzuladıklarını belirtiyordu.
Hemen ilk anda ilk tepkiyi vermiştim. Bu televizyon ne zaman yayın hayatına girmişti ki! Benim izlediğim tv kanalları içinde böyle birini duymamıştım. Hayır diye yanıtlamıştı Nesrin Aksu, Bir tv kanalı değildi. İnternet ortamında okunan bir kitap söyleşi sitesiydi. 2012 yılının Şubat ayında Murat Hocaoğlu tarafından tasarlanmış ve hayat bulmuştu. Türkiye'nin kültür ve düşünce gündemini kitaplar ve yazarları üzerinden söyleştirerek tartışmayı, kitapları tanıtmayı değil, yazarı üzerinden tartıştırarak değerlendirilmesini hedefleyen bir platformdu. Üstelik yazılı basında paylaşılan çokça kitap eklerinden daha çok okunan bir özelliği olduğunu da fark ettiren bir platformdu.
Hemen siteye girdiğimde yelpazesi çok geniş Aralık 2012 itibariyle çok değişik entelektüel üretimlerden epeyce yazar ve kitapları üzerinden zengin, ayrıntılı söyleşilerle karşılaşmamı sağlayan bir siteyle karşılaştım. Site Editörü Nesrin Aksu'ya dönerek memnuniyetle sitelerine röportaj verebileceğimi söyledim. Bunun üzerine kısa zamanda sorular adresime geldi. Fraklı bir tarzla karşılaştığımı ifade etmeliyim.
Alışık bir tarz değildi. Yazarın sadece yeni çıkan kitabı üzerinden çoğunlukla yüzeysel bir okuma ya da amiyane tabiriyle kitaba "göz atma" üzerinden hazırlanmış sorular değildi. Yazarın diğer entelektüel üretimlerinden de araştırma yapılarak, hatta odağa alınan kitabın mesela Ula Fılle Hoş Geldin'in ilgi aldığı konuyu da sorgulayan sorularla bezenmişti söyleşinin ruh hali. Üstelik "aman şu kadar vuruşu geçmesin, bir iki kare fotoğraf olsa yeter..." türlü sınırlayıcı, daraltıcı dayatmalar da yoktu. Gayet içten "lütfen geniş tutun, rahat olun, düşündüklerinizi kendinizi kıskaca sokmadan rahat rahat yazın. Ayrıca söyleşinin içeriğine uyan fotoğraflarda yollayın kullanalım" deniyordu sorularla birlikte gelen mektupta.
Söyleşiyi hazırlarken bir yandan da siteyi daha iyi tanımak için o güne kadar yapılmış söyleşilerden kimi örnekleri okuyordum. Kimler yoktu ki; Doğan Cüceloğlu, Sema Aslan, Yavuz Ekinci, Binnaz Öner, Nezahat-Kâzım Gündoğan, Hüseyin Aykol, Sibel Öz, Mahir Ünsal Eriş, Yalçın Tosun, Akif Kurtuluş, Barış Uygur, Birgül Oğuz, Burcu Şentürk, İnci Aral, Yekta Kopan, Ahmet Büke, Behçet Çelik, Hamza Aktan, İnönü Alpat, Ayşe Hür, Mahmut Alınak, Şule Gürbüz ve daha niceleri...
Yazın ve kitap dünyasının hemen bütün alanlarından sıkı bir seçkiyle sanal dünyada kitaplar ve yazarları üzerinden bir entelektüel okuma gezintisine çıkaran okuryazar.tv sahiden ciddi bir emek ürünü. Aylık bir dergi anlayışıyla güncellenen site yakın zamanda telif eserlerin yanında çeviri eserler dünyasından da söyleşiler yapmayı gündemine almış.
Şubat ortasında birinci yaşlarını kutlayacak olan ve kitap-yazar söyleşilerinin sonuna okurla yazarı tartıştıran bir yorumlu-cevaplı bölüm de ekleyerek sahiden yazarı okuruyla buluşturan, tartıştıran bir alan da açmış. Doğrusu son bir aydır fırsat buldukça siteye girip ilgimi çeken bir söyleşiyi okumayı severek yaptığımı vurgulamalıyım. Tıpkı kimi gazetelerin kitap eklerini yıllardır takip etmeyi alışkanlık haline getirdiğim gibi www.okuryazar.tv bende kısa zamanda alışkanlık yarattı. Umarım yayın hayatını hep sürdürür. Kitapların ve yazarların dünyasının bu neviden "hayırlı-yararlı" işlere fazlaca ihtiyacı var. Site bunu yapıyor. İlk yaşlarında biz söyleşi yaptıkları yazarlarına yüz seçilmiş söyleşiden bir kitap armağanı ile sürpriz yapmayı programlayan okuryazar.tv'yi ben de hem kutlayayım hem de henüz haberdar olmamış okur yazar taifesini haberdar edeyim dedim. (ŞD/AS)