Mr. Robot dizisinden bir sahne.
"Nasılsın?"
"Mutsuz!"
Öngörülen "iyi" yanıtını ve onun çağrışımda bulunduğu "mutluluk" halini belirtmeyeceğim. Bu yapaylık hoşunuza gitmiyorsa, aşağıya yazacaklarım dikkatinizi çekebilir.
Bununla ilgili ayrıntılara geçmeden önce hakkını başta belirtmem gereken bir durum var.
Wilhelm Schmid'in "Mutsuz Olmak" kitabı, Tanıl Bora çevirisiyle, İletişim Yayınları'ndan epey zaman önce çıktı. Kitap raflarında okunmayı bekliyor.
"Yazınsal eserlerin okunması bizi, yorum özgürlüğünde saygı ve sadakat egzersizine mecbur kılar."
(Umberto Eco/Çevirmen/Betül Parlak/ Edebiyata Dair/sf.17)
Bu mecburiyeti de yanıma alarak, odanın orta yerine bırakılmış olan valize baka baka her zamanki pozisyonumu alıyorum. Küçük bir masa, rahatsız edici tabure ve yazacaklarıma kaynaklık edecek kitaplar...
Yakınımda bulunmalarını önemsiyorum. Herhangi bir alıntı yaptığımda bunu tekrar o sayfada bulup okumayı bazen kendimi kaptırıp başka sayfaları da okumayı, bu gibi şeylerin mutlu ettiğini söyleyebilirim. Odanın ortasında duran valiz, açık bir halde.
İlk görülenler birkaç renkli kıyafetin parçaları... Mavi bir gömleğin kolu, turuncu tişörtün düğmeli yakası, lacivert renkli düzgün katlanmış kot pantolon... Bulunduğum yerden gördüklerim arasında valizin durumu ısrarla ön plana çıkıyor.
Eğer mutlu olmaya "çalışmak" zorunda hissediyor olsaydım, mavi renk, bununla başlayabilirdim. Renkli kıyafetler, sabahları bir avuç ceviz içi, öğlen bir kaç çilek, öğleden sonra bir muz yemek, bazı şarkıları dinlemek, bazı filmleri izlemek, bazı kitapları okumak...
Bu gibi sembolleri ve tarifleri bilirsiniz! Mutlu olmanın gerekliliğine vurgu yapan şeyler...
Reklam spotları ve mutluluk
"İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz." 1
Eğer mavi gömleğin altına giyeceğimiz kotun rengi siyah değil gri olursa, avuç ebadımız büyük ya da küçük, bu gibi ayrıntılar, oluşması lazım olan mutluluk için ne gibi sonuçlar doğurur, bilemiyorum! Miktarlara ve verilen tarife riayet edilmesi gerektiği bu da söylenir.
Bu söylemlere aracı olacak bir çok seçeneğe sahip olduğumuz için şanslı olduğumuzu da düşünebiliriz.
"Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde..." 2
Eğer bütün bu tarifler ve dikkat edilmesi gereken miktarlar umrunuzda değilse, bu sınavdan çakmış olduğunuzu, söyleyebilirim. Hem de bu denli ipucunun verildiği bir sınavdan. Bunun hoş karşılanmayacağını da bilmeniz gerekir.
Az önce söylemiştim, haberim yoktu!
Düşünün mutsuz olmak için yüzlerce gerekçe varken, bunun aksini ifade etmenin ödeve döndüğü bir çağda yaşıyoruz.
Bu gerekçelerin bir kaçını sıralayacak olursam, sanki haberimiz yokmuş gibi! Oysaki modern çağın elimizden aldığı bir özgürlük daha var, o da "habersizlik"...
İletişimin bu denli gelişmiş olduğu bir zamanda haberimiz olmadığını söyleyemeyiz. Savaşlar, nesli tükenen canlılar, doğa katliamı, tecavüz, ölümler, hastalıklar, işkence, taciz, şiddet, trafik kazaları...
Bunlar bizzat başımıza gelmemiş olabilirler, ama mutsuz edebilecek durumlardır.
Her an karşılaştığımız mutluluk formülleri, bunları görmemizi istemiyor olabilirler mi? Ama biraz önce söylemiştim, haberim yoktu! Diyemeyiz.
Kandırmaca gönüllülükler
Koşulsuz her durum karşısında pozitif duruş sergilemek, üzüntü yaratan durumları baskılamak, bu bizi tüketmeye başladı.
Oysa mutsuz olduğumuzu ifade etmek, ağlamak, hüzünlenmek bunların sakinleştiren, stresi azaltan yararları dışında, sorunları görmeyi sağlayan, yaşamı anlamlı hale sokacak çözümler üretmeye sevk ettiği de bilinir.
Bir çok hayranlık uyandıran sanat eserinin yaratıcıları, mutsuz olanlar arasından çıkmıştır.
''İnsanlık tarihinde meydana getirilmiş olan, hayranlık uyandırıcı ne varsa, bunların ancak küçük bir kısmı hoşnutluk eseridir. Yaşam ereği olarak hoşnutluğa haddinden fazla değer biçiliyor.'' 3
Yaşamın içindeki mutsuzlukları görmezden gelerek mutlu olmaya çalışmak, bu bir kandırmacaya gönüllü olmaktan başka ne işe yarar?
Her duygunun hakkını vererek yaşamaya çalışmak, bu anlamlı yaşamın eşiği değil midir?
Her şeyi negatif görmenin sakıncaları olduğu kadar, her şeyde pozitif olana odaklanmak bunun da toplumu ve bireyleri daha mutsuz ettiğine uzun uzun değinen kitap; konuları başlıklar ve çizimlerle zenginleştirmiş.
İfade edilmeyen mutsuzluklar
Mutsuz olduğunu ifade etmek, bunun da en az mutlu olduğunu söyleyenler kadar; reklama ve paylaşıma ihtiyacı var. Mutsuzluk, bir duygudur. Mühim olan bunu yaratan koşulları tekrar ve tekrar gözden geçirmektir. İfade edilmeyen mutsuzlukların var olmadıklarını söyleyebiliriz, ama bu küçük oyun bizi sadece bir kaç gösteride kurtarır.
Kendimizle kaldığımız ilk anda içinde bulunduğumuz mutsuzluğun arttığını görürüz. Çünkü bir de inkar ve saklama eklenmiştir.
Odanın ortasında duran valiz, görünen kıyafetler ve mutfaktan seslenen ses; bunlar mutluluk... Susmamı, anlatmamı istemeyenler; bunlar mutsuzluk....
Bir avuç cevizin ve renklerin ve filmlerin ve şarkıların ve gazetelerin ve afişlerin ve sloganların mutluluk zorbalığı yapıp, mutsuzluğu görmezden gelmemi tavsiye ediyor olmasından, bu oyundan sıkıldım. Oynamayacağım!
*1,2,3: Mutsuz Olmak/ Wilhelm Schmid/ Çevirmen/ Tanıl Bora/ İletişim Yayınları/ Alt Başlık/ Bir Yüreklendirme