Fotoğraf: Uygar Özel
İkinci Yeni şiir akımının temsilcilerinden İlhan Berk’in bugün dokuzuncu ölüm yıldönümü. Yaşamı boyunca en güzel şiirlerin altına imza atan İlhan Berk’in Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı, Köroğlu, Âşıkane, Şenliknâme, Kül, Güzel Irmak gibi adlarla kitapları yayımlandı.
Büyük şair 28 Ağustos 2008’de vefat etmişti.
İlk şiirleri Halkevi dergisi Uyanış’ta yayımlanan İlhan Berk, 18 Kasım 1918’de Manisa’da doğdu. İlk şiir kitabını 1935 yılında “Güneşi Yakanların Selâmı” adıyla çıkardı. Uzun süre Anadolu’nun çeşitli illerinde öğretmenlik ve Ziraat Bankası’nın Yayın Bürosu’nda çevirmenlik yaptı.
Çevirileriyle dünya edebiyatından Arthur Rimbaud ve Ezra Pound’u gibi şairleri Türkçeye kazandırdı. “Aşk Elçisi” adıyla antolojileri yayımlandı. “Defter” diye adlandırdığı ve “Eski zamanlardan 1965’e kadar” alt başlığını taşıyan antoloji kitabında Türkiye edebiyatından şairlerin şiirleri yer aldı.
“Mutlu insan yazmaz”
İlhan Berk, sözcüğün sözcüğe olan yolculuğunda yenilikçi bir şair olarak kabul edildi. Kendi deyişiyle “her şiiri bir öncekini yıkarak, yıka yıka” yazdı. Şiirleri dilin alışılmış kalıplarını yıkmak, söz dizimini değiştirmek hatta bozmak olan, Ece Ayhan’ın “sivil şiir” diye tanımladığı İkinci Yeni akımının özelliklerini taşıyordu.
Turgut Uyar’ın sözleriyle “Yeryüzünde şiir diye bir şey olmasa bile onu icat edebilecek” bir şairdi İlhan Berk.
Berk’i “Yazının fena tutsağı” olan bir şair diye nitelendiren Cemal Süreya ise sözlerine şöyle devam etmişti: “Yeryüzünde her şey yazılmak için varmış gibi geliyor ona. Sözgelimi bardağa bardak olarak değil, yazılacak bir şey olarak bakıyor.”
Yazma eylemini “Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz” diye açıklayan İlhan Berk yazmayı bir varoluş meselesi olarak gördü: “Yazmak, önce kendimi, sonra da yeryüzünü var etmektir.” Dünyada ne varsa yazmak isteyen şaire göre, bir yaprağın düşmesi bile şiir yazmak için yeterlidir ama bu çok başka bir şeydir ki, bunu “kendindendilik” diye tarif eder.
Okudukça tadına varılan coşkun bir ırmak gibiydi İlhan Berk’in şiiri.
Şairi şiirlerinden seçtiğimiz bir demet ile anıyoruz.
***
ÜÇ KEZ SENİ SEVİYORUM DİYE UYANDIM
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
* * *
AYRIĞIN YÜREĞİ
Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu'da
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak'a doğru
Köklerine su yürürmüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrıklıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.
Şimdi yaşamak istemiyor.
* * *
AŞK
Sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
Mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
Nicedir bir pencereden deniz güzel değil
Nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar.
* * *
ÇOK UZUN BİR GÜNDÜ AŞKA DÖNÜYORDUM
Çok uzun bir gündü aşka dönüyordum
Çok uzun, yavrum, çok uzun seni sevmekten
İşte diyordum ilk öpüş işte masmavi yarığın
İşte yedisi sabahın ve ıslak ağzının
İşte eski bir otu kasıklarının ve karnının
İşte dilinin getirdikleri işte ormanlarım
İşte döşekte çırılçıplak upuzun uyanışın
İşte kayaya vuran eski gölgen eski sesin
İşte o ağzındaki esmer kuş o yaban ırmak
Kal öyle diyordum böyle anadan doğma iç içe
Kal öyle ilkin orandan öpeceğim diyordum
Aşk ki karadır tek heceli bir sözcüktür
İşte tam böyle, sevdalım, tam böyle diyordum.
* * *
DEFNE
Kimse ölümü övemez
Seni gördükten sonra
Kulluğu
Savaşı
Güzel gösteremez.
* * *
ÇIKRIKÇILAR YOKUŞU
Ve yüzünü alıp çıktım. Öğleye doğruydu
Çıkrıkçılar yokuşuna yağmur yağıyordu
Ellerin ellerimde sessiz yürüyorduk ve
Kapkara bir oğlan durma bize bakıyordu
Tuhaf uzun bir sokaktı ve ben susuyordum
Bir kız memelerini bırakıp gidiyordu
Âşıktım ve hep seni soyuyordum aklımda
Bir adam çarşıyı üstümüze kapıyordu
Kadınların kızların ardından gittim durdum
Öptüğüm yerlerin içimde durulmuyordu
Üç kez yokuşu indim çıktım boncuklar aldım
Kocaman kırmızı ağzın ki hiç bitmiyordu
Akşama doğru bir aşçı dükkânına girdim
Sana benzeyen incecik atlar geçiyordu
Sonra birdenbire büyük bir sessizlik oldu
Bu dünyadan İlhan Berk geçti dedim yürüdüm.
* * *
SON YERİNE
Zulmün her türlüsü
Kötü kardeşler
Hiçbiri
İnsana göre değil
Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi
İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak
Rahatsalar uyuyan insanların soluğunu dinlemek iyi
İyi hürlüğü düşünmek
Yaşamak onun için
Bütün gün çalışmak onun için iyi
Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi
Zulmün her türlüsü kötü.
(SE/EA)