Memleketimizde kuvvetler ayrılmayı pek sevmiyor malum. Bitişmek, bir arada olmak, iri olmak istiyorlar. Kuvvetlerin bu hareketi kişileri de peşinden sürüklüyor. Misal ben de karşıdan karşıya geçerken yaya geçidinin ortasında duran araba görünce hemen başlıyorum “Reisi cumhur olduğumda…” diye konuşmaya. Benim de gönlümde var bir koltuk, o koltuğa oturunca olduracağım işler var. Şimdi, bu halimle niye uğraşmıyorum peki? Eh, deneyimli sivil olarak bana öğretileni biliyorum; koltuk lazım, makam mevki lazım. Kap koltuğu, oldur istediğini diye fısıldıyor bizdeki çalılar.
Misal insan neden hakim savcı olmak ister? Kürsüde oturmak, cübbe giymek, dosyalar okumak, kararlar vermek için mi? Öyleyse sorun yok, tam olarak saydıklarımı yaparsın. Aristofanes üstadın Eşek Arıları oyunundaki gibi “yargılamadan duramam, sanıkların bana yalvarıp ağlamasını görmeden yaşayamam” diyerek delirenlerden değilsen, işini yaparsın. İşinin içinde adaletin sağlanması, hukukun üstünlüğü gibi kimin ne anladığı pek belli olmayan unsurlar da olur tabii. İşini yaparsın güzelce, maaşını alırsın çiçek gibi, olur biter. Soran olursa “ben işimi yaptım, kanunda ne yazıyorsa onu uyguladım” dersin.
Ama Aristofanes’in Eşek Arıları’ndan isen o zaman işin çok zorlaşır. Bir kere iş tanımın olmaz. Neyin tam olarak senin işin olduğunu, neyin üstüne vazife olmadığını tartacak sarraf terazisi hassaslığında bir uyum kabiliyetinin olması gerekir. Bir sabah uyanırsın, camdan bakarsın, hava puslu. Hemen barometreni çıkarıp ölçü işine girip o sabah neler yapacağını bilmen gerekir.
Mesela bir süredir selam vermediğin birileri varsa odasına uğrayıp çay içmen veya odasından çıkmadıkların varsa selamı sabahı kesmen gerekebilir. İşte tüm bunları kafanda şipşak diye çözemez de yaşa basarsan çıktığından hızlı inersin adliye basamaklarından. Hasılı bunlar zor işlerdir, öyle önüne gelen bunlarla başa çıkamaz.
Bir de avukatlar var tabii. Onların dertleri saymayla bitmez. Memleketteki avukatların bir kısmı hakim savcı olmak istedikleri halde oldurulmayanlardan oluşur. Hatta o kadar ki fakültede öğrenci derneğine girerken içinden hakimlik savcılık cüppesiyle de vedalaşırsın. Ama hukuk okuduğun için yine de bunun olmaması gerektiğine inanırsın. Diplomasına sahip olduğun eğitimin pek de işe yaramadığını bilmek zordur sonuçta.
Nihayetinde avukat olursun, giyersin cübbeni. Sen de başlarsın “efendim savcının kürsüde oturması marangoz hatasından kaynaklanmaktadır” diye kadim şakalar yapmaya. “Biz de yargının kurucu unsuruyuz, savunma olmadan yargılama olmaz, olabilemez”, diye anlatırsın da anlatırsın. Anlatırsın da kime anlatırsın?
Anketlerde yargıya güven düşmüş de efendim askıda anayasa kampanyası başlamış da yargı siyasallaşmış ve pense, kargaburnu gibi alet çantasına düşmüş de… Tespitler, isimler, tarifler bitmiyor. Genelde ceza yargılamaları üzerinden bu tartışmalar yapıldığı için ben de makam sahibi olamasam da çözüme katkı sunmak isteyen biri olduğumdan kafa yordum ve bu soruna çözüm buldum. İnanmayanlarınız olur elbet, ama çözümü okuyun da öyle tartışalım.
Benim önerim büyük bir kamu zararını da önleyecek mahiyette olduğundan Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bütçelerini de fevkalade rahatlatacak nitelikte. O nedenle dikkat buyurulmasını rica ediyorum.
Şimdi, “her iktidara muhalif kişi cezaevi tostu yiyecektir” diyoruz değil mi? Bir sistem tasarlansın, kişiler kimlik numarasını girsin, evine yakın cezaevlerinden üçünü tercih etsin, yatmayı tercih ettiği mevsimi işaretlesin, bassın butona. Sistem, sosyal medyada yaptıkları ve yapmadıkları, kişinin hal ve tavırlarına ilişkin istihbari bilgiler, olur olmaz ihbarlar, konu komşunun, iş arkadaşının hakkında ne dediği ve aklınıza ne gelirse hepsini yapay zekaya yükleyip doğrudan yatarını belirlesin. Hatta taksit imkanı sunsun.
Böylelikle işte sabaha karşı adrese gelinecek, mazotuydu, benziniydi, kış lastiğiydi, aracın sigortasıydı, memurun harcırahıydı falan hepsi tek kalemde bitti. Bununla da kalmadı, gözaltında tuttun, sağlık kontrolüne götürdün, sevk ettin, beklettin, yemek verdin… Bunlar da bitti. Devasa bir yargılama masrafı, duruşması, kağıdı, dosyası, tanık masrafı, bilirkişi ücreti… Aklınıza ne gelirse, onlar da bitti.
Sistem sana ne kadar yatacağını, istediğin dönemde hangi cezaevinin uygun olduğunu, giriş çıkış tarihlerini bildirip cep telefonuna da bir sıra numarası ve onay kodu yollasın. Olsun bitsin.
Projemin adı Yatarmatik. Bundan üç sonraki yargı reformu paketine alınabileceğine dair umudum var. Sloganım da hazır: Memleketin endişeli yurttaşları! Kaygıya son! Bu işi yatarmatik çözer.







