Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bugün (23 Ağustos 2016) “sektörel bilgilendirme” amaçlı içerik sağlayıcıları toplantısı gerçekleştirdi.
Ankara'da Eskişehir Yolu üzerindeki BTK binasında yapılan toplantıya bianet, T24, Gazete Duvar gibi haber siteleri Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı gibi haber ajansları, Ekşi Sözlük, Süslü Sözlük gibi platformlar, Yüksekova Haber gibi Yüksekova'dan, Antalya'dan, Aydın'dan, Bursa'dan yerel medya kuruluşları katıldı.
“Bilgilendirme” amacı taşıyan toplantı, BTK ve Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) gibi internete haber ve içerik üretenleri yakından ilgilendiren kurumlarla bir iletişim kanalı açılması açısından önemliydi.
İnternet, internet sansürü, nefret söylemi konularında hem kafa yoran bürokratlarla, hem de bir türlü çağa ayak uyduramayan yöneticilerle tanışma imkanımız oldu.
Toplantıdan not ve izlenimlerim şöyle:
BTK ve ESB düzeyinde “devlet”, bir sansür yöntemi olarak kullandığı “erişim engelleme” uygulamasından çok da memnun değil. Söylemlerinden bu uygulamanın Türkiye'yi “kötü gösterdiği” ve bundan rahatsız oldukları kanısını çıkarmak mümkün. Bu nedenle “uyar-kaldır” yöntemini uygulamak istiyorlar.
Bir otosansür olarak “uyar-kaldır”
Peki nedir bu “uyar-kaldır”?
Aslında toplantının amacı da tam olarak bu uygulamanın hayata geçirilmesi. “Uyar-kaldır” ile, içerik sağlayıcılarla birebir iletişime geçip “sorunlu” içeriği kaldırmak yöntemiyle erişim engellemeleri azaltma amacı taşıyorlar. “Ne siz mağdur olun ne biz” anlayışını kumar, çocuğa yönelik cinsel istismar gibi katalog suçlar ya da kişisel verilerin paylaşımı üzerinden örneklendirerek içerik üretenleri “ikna” çabasındalar.
Tabii “hayaller ve gerçekler” ikilemi burada devreye giriyor. Söz konusu katalog suçlarla ilgili yüzlerce örnek olmasının yanı sıra bu katalog suçların “siyasi sansür” kararlarına alet edilebilmesine günlük hayatta karşılaştığımız örnekler.
Misal, LGBTİ arkadaşlık sitesi Grindr müstehcenlik nedeniyle engellenmişti, 2014'te Türkiye'nin Suriye politikalarına ilişkin ses kayıtları YouTube'da yayınlandığında dönemin sansür mekanizması Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Youtube'un “Atatürk'e hakaret” sebebiyle kapatıldığını açıklamış, ama aslında “siyasal ve askeri casusluk ile gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçu ile ilgili olarak yapılan soruşturma kapsamında” erişime engellendiği ortaya çıkmıştı.
Dolayısıyla içerik sağlayıcısı olmakla beraber gazetecilik meslek ilkeleri tarafından bağlanan internet haber siteleri için ortada daha önemli bir tartışma olduğu, herhangi bir içerik üreticisinden farklı olduğumuzu anlayabildikleri kanaatinde değilim.
“Aman sayfa engellenmesin, biz sizi arayalım siz o haberi kaldırın” motivasyonlu bir yaklaşımın meslek ilkelerini önemseyen bir haberci için kabul edilemez olduğundan da haberdar değiller.
Bu nedenle toplantıya dair gözlemim şu ki, devlet bizi internete iyi-kötü içerikler koyan bir grup kullanıcı olarak görüyor.
Yerli ve milli içerik
Toplantıda, BTK Başkanı Fatih Sayan, bu içerik meselesine ilişkin çok önemli bir tanımlama kullandı: “Yerli içerik nasıl artırılır?”
Sayan'ın sözleri, devletimizin “yerli ve milli” siyasetini internet politikalarına uygulamak istediğinin en basit düzlemdeki örneklemesi. Bunun daha uç noktasını eski Haberleşme Denizcilik ve Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan “Gerekirse www'dan çıkar ttt kurarız” diye dile getirmişti.
Ne yazık ki iki açıklama da -ne kadar farklı görüşlere, yeniliğe açık olmak gibi bir iddiaları olsa da- devleti temsil eden iki yöneticinin de internete ilişkin politikalara ne kadar uzak ve çağ dışı kaldıklarını gösteriyor.
Toplantı BTK ve ESB gibi “erişim engeleme” mekanizmaları ile erişime engellenen içerik sağlayıcıları bir araya getirip “nasıl bu durumu bitiririz” tartışması etrafında ilerlediği için umut verici olsa da BTK binasındaki o toplantı salonunda yaratılan tozpembe dünyanın gerçeklikle kontrastı ayrı bir sorunsal.
Sendika.Org neden sansürlendi?
Çünkü, BTK Başkanı Sayan erişim engellemeleri azaltmaya yönelik eğilimlerinden bahsettiği sırada Sendika.org haber sitesi tam 61. defa BTK tarafından erişime engellenmişti.
Mikrofona “alan adı engellemelerini en aza indiriyoruz” denirken, Sendika61.org'a ulaşılamıyordu.
“Erişim engelleme uygulanmadan sizlere telefonla ulaşalım sıkıntıyı beraber çözelim” denirken, kimse Sendika.org'un internet sayfasında yer alan telefon numarasını aramamış, kimse iletişime geçmemiş, kimse neden erişim engelleme kararı olduğunu, hangi içeriğin sorunlu olduğunu taraf olan Sendika.org'a bildirmemişti.
Bu soruyu BTK yetkililerine sordum. BTK Başkan Yardımcısı Ahmet Kılıç şöyle cevapladı:
“5651 sayılı kanunun milli güvenliğe ilişkin 8/a* maddesine ilişkin biz bir işlem yapmıyoruz. Başbakanlık'tan talep geliyor, onlar değerlendiriyor, biz uyguluyoruz.”
BTK yetkilileri toplantı boyunca hem bu erişim engellemeye ilişkin tedbir kararları, hem de mahkeme kararları konusunda “değerlendiren değil uygulayan” olduklarını, teknik bir kurum olduklarını defalarca vurguladı.
Asıl sorumlular toplantıda değil
Ne yazık ki toplantıda bu kararlara sebep olan, imza atan ne Başbakanlık, ne ilgili Bakanlık yetkilileri, ne de erişim engelleme kararlarını okumaksızın onaylayan Sulh Ceza Hakimlikleri'nden bir yetkili yoktu.
BTK'ya naçizane önerim, devamını getirmeyi planladıkları bu toplantılara sorunun asıl sorumlularını da çağırmaları. (EA/HK)
* Sendika.org'un erişime engelleme sebebi olan madde.