Brezilya, askeri rejim deneyimleriyle yüzleşen bütün komşu ülkelerinden farklı olarak bugüne kadar işlenen suçlarla ilgili hiç bir ceza davası görmemişti ve yaşananların resmi olarak hesabini vermemişti.
Fakat geçtiğimiz ay Brezilya Senatosu, 1946 ve 1988 yılları arasında islenmiş faili meçhul suçları araştırmakla görevli Ulusal Hakikat Komisyonu kurulmasını onayladı.
Önümüzdeki günlerde komisyonun üyelerinin kimler olacağının açıklanması bekleniyor.
Uluslararası camiada ekonomi ve diplomaside atak yapan Brezilya'nın insan hakları konusunda diğer Latin Amerika ülkelerinden geri kalması ülkenin liderlik iddiasına gölge düşürüyordu.
Bu bakımdan, Hakikat Komisyonu'nun kurulması Brezilya'da demokrasinin sağlamlaşması ve uluslararası toplumda insan hakları konusunda daha etkin rol oynamasını adına atılmış doğru bir adım.
Demokrasiye geçmesinin üzerinden 26 yıl geçmesine ve askeri rejimin kurbanı olmuş üç liderin* başkan seçilmesine rağmen, Brezilya en sonunda geçmişi ile yüzleşmeye hazır.
Hakikat Komisyonu'nun kurulmasının ciddi bir önemi olmasına rağmen hatırlatmak gerekir ki, Anayasa Mahkemesi gecen sene askeri rejim tarafından yürürlüğe konan ve 1964-1985 yılları kapsamındaki işlenen suçlarda askeri muaf tutan 1979 Af Yasasını teyit etmişti.
Bu nedenle komisyon her ne kadar insan hakları ihlallerini araştıracak ve inceleyecek olsa da, af yasası; işkence, zorla kaybolma ve askeri yönetim altında işlenen cinayetleri kapsadığı için, insan hakları ihlallerinden sorumlu olanların cezalandırılmasına gücü olmayacak.
Yedi kişiden oluşması beklenen bu komisyonun iki yıl içinde raporu bitirmesi bekleniyor. Fakat Hakikat Komisyonu'nun problemli yönleri var.
İlk olarak, komisyona askeri üyelerin de dahil olabilme ihtimali, komisyonun ne kadar sağlıklı çalışabileceği sorusunu akla getiriyor. Askerin, askerlik kurumuna olan sadakati araştırmada tarafsız olmasını engelleyebilir.
Bunun yani sıra, askerlik kurumunun doğasında olan hiyerarşi nedeni ile rütbesi yüksek bir asker, düşük kıdemli bir askerin delil toplama ve incele yapma amaçlı ifade vermesi konusundaki emrini reddebilir.
Komisyonun kurulması için onaylanan kanunda gecen bir maddeye göre "amaca ulaşmak ve bireylerin gizlilik, onur veya itibarini korumak için gizlilik sürdürülebilir" ve buna göre komisyonun oluşturacağı raporun belirli bölümlerinin kamuyla paylaşılmaması olası.
Ayrıca komisyon, topladığı bilgileri ve gizli belgeleri üçüncü şahıslara açık etmeyecek.
Fakat komisyonun en problemli yönü Hakikat Komisyonu'nun yapacağı araştırmanın kapsayacağı dönemin uzunluğu. Yedi üye ve on dört danışmandan oluşan komisyonun görevini iki yılda tamamlaması bekleniyor. Komisyonu zor bir görevin beklediği aşikar.
Komisyonun araştırma yapması beklendiği dönemin (1945-1988) özellikle uzun tutulduğu böylelikle komisyonun zayıflatılması ve işlenen suçlardan sadece askerlerin değil sivillerin de suçlu olduğunu betimlenmesi hedeflendiği iddialar arasında.
Ayrıca, kırk senelik bir dönemi kapsayan insan hakları ihlallerinin tam bir değerlendirmesini gerçekleştirmesi mümkün durmuyor.
Kendine ait bir bütçesi olmaması ve üyelerinin hükümet tarafından atanacak olması ve kısıtlı bir zamanı olmasına ek olaraktan neredeyse modern Brezilya tarihinin incelenmesi ile yükümlü olan komisyonun görevi meşakkatli olacağa benziyor.
Görünen o ki, bu yapının ortaya çıkmasında en önemli etken, güvenlik güçlerinin rahatsız olmasını engellemek.
Bir önceki başkan Lula de Silva hükümeti sırasında başka bir kanun taslağı hazırlanmıştı ve sadece askeri dönemi kapsayan 1964 ile 1985 yılları arasındaki insan hakları ihlallerinin araştırmasını yapacak bir komisyon kurulması hedeflenmişti. Fakat kanun üç komutanın itirazı ve Savun Bakanı'nın istifa tehdidi dolayısıyla rafa kaldırılmıştı.
Bu bakımdan, şimdiki başkan Dilma Rousseff'in bu deneyim yüzünden daha tedbirli olma ve askerle uzlaşmacı hareket etme zorunluluğu hissetmiş olabileceği konuşuluyor.
Bütün sıkıntılarına rağmen, Hakikat Komisyonu'nun kurulması yadsınacak bir gelişme değil. Fakat komisyona kimlerin üye seçileceği, bütçesinin ne kadar olacağı ve iki yıllık bir surede ne kadar yol kat edebileceğini ancak zaman gösterecek. (OY/HK)
* Askeri rejim döneminde Fernando Henrique Cardoso (1995-2003) sürgüne yollanmıştı, Lula da Silva (2003-2010) hapse mahkum edilmişti, Dilma Rousseff (2011-günümüz) hapse mahkum edilip işkence görmüştü
** Oya Yeğen, Boston Üniversitesi Siyasal Bilimler Doktora öğrencisi.