Zümrüdü Anka ya da Farsça’daki adıyla "Simurg", Ortaçağ Ermeni ve Bizans ikonografilerinde de resmedilen efsanevi kuşun adı. Jorge Luis Borges’in "Dantevari Denemeler/ Shakespear’in Belleği" adlı kitabına "Simurg ve Kartal" adlı denemeyle konu olan Simurg, Orta Doğu edebiyatında farklı bir anlama sahip.
Yaşamı, yeniden doğumu, insanın gücünü ve yeteneklerini simgeleyen Simurg özellikle İran edebiyatında önemli bir yere sahip. İranlı mistik şair Feriduttin Attar’ın "Mantıkul Tayr" (Kuşların Konferansı) kitabında anlatılan bu kuş; insanın kendine ulaşması için geçmesi gereken yolculukların, 30 kuşla sembolize edildiği ve sonunda Kafdağı’nın vaat edildiği bir hikayeyi anlatır.
Borges’in bu kitabındaki denemede anlatılan Simurg -her ne kadar kendi kültürümüzde de yeterince iyi bilinmese de- yazarın ama bilhassa yabancının gözünden başka bir bakışla değerlendirilir.
Borges, öncelikle Batı edebiyatında Simurg’un bir benzerini aramakla denemesine başlar. "Bir çok yaratıktan oluşan bir yaratık, (diyelim ki) birçok kuştan oluşan bir kuş kavramı yazına ne tür bir katkıda bulunabilir" sorusuna bir cevap arayan Borges’in üslubuyla sıradanlaştırılan bu mitik kuş, Batı edebiyatında "phoneix" (Zümrüdü Anka) denilen kuşa denk düşer.
Küllerinden yeniden doğan kuş
Küllerinden yeniden doğan bu kuş, benliğin gizli labirentlerinde kaybolan insanın olgunlaşma serüvenini anlatır. Pek çok ismi ve hikayesinin bir çok versiyonuyla, gerçekte ölümsüzlüğü simgeler. Bu bağlamda, bu yabancılaşma Borges’in, Simurg’la neden ilgilendiğini ve okuyucusunu neden tanıştırmak istediğini açıklar. Onu, Eniada’da ki Mostrum horrendrum ingens’den, Leviathan’da anlatılan ve bir elinde kılıç bir elinde baston olan krala ya da deve benzeyen tuhaf yaratığa benzetir.
Yazısında amacının, bu tuhaf ve gizemli yaratığa ait farklı öyküleri aktarmak olduğunu tekrar belirten Borges, Dante’nin Cennet’in de anlatılan ve Kutsal Ruh’un tasarımı olan bir kartalın değişimini de Simurg’a benzetir. Ancak benzerliklerinden çok farklılıkları ağır basan bu iki kuştan, kartal inanılmazlık; Simurg ise, sonsuzluktur.
Kartal’ı oluşturan insanlar onda yok olmaz, onun bedenini oluşturan fiziki özelliklerine dönüşürler. Simurg’a bakan kuşlar ise, onun kendisidir. Kartal bir anlık bir imgedir ve onu oluşturanlar benliklerini yitirmezler. Simurg ise, gizemli bir bilmecedir.
Arkasında gizli tümtanrıcılığa rağmen, Oidipus mitindeki Sfenks’in bilmecesine farklı bir yorum getiren De Quincy’e göre "bilmecenin çözümü tüm insanlık değil, Oidipus’un kendisidir". Simurg’un arayışı da buna benzer. Arayış ve yolculukların sebebi, kendini arayıştır ve sonunda da kendini bulur, Simurg "Kuşların Konferansı"nda.
Dünyevi mistisizm
"Dante’nin Kartal amblemini yaratmasından yüzyıl önce, Sufi şair Feridüddin Attar adlı İranlı, o tuhaf Simurg’u (30 kuş) yaratmış, hem de Dante’nin yarattığı figürün belirtkenlerini içeren ama daha yetkin bir şekilde tasarlanmış bir figür" diyen yazar, kültürler arası ve metinlerarası geçişin ötesinde dünyevi bir mistisizme varır aynı denemede.
Edebiyatın ve Simurg’un simgelerinden biri olan Gnostisizm’e uygun bir anlam yükler bu figüre. Gnostisizm, Farsça marifet ya da Türkçe’de yetenek anlamına gelir. Buna göre Borges’in açısından edebiyat, başka bir kültürden değerli bir Sufi şairin en ünlü simgesini bir yüzyıl sonra başka bir kültürde –Hristiyanlık’ta- buluşturacak kadar başka bir büyülü ifade sanatıdır.
Bu bağlamda, Borges’in yukarda sorduğu soruya tekrar baktığımızda, edebiyat başka başka kültürlerden beslenen, küçük küçük evrenlerin buluşmasından ibarettir. Zaten Borges’de, "Simurg ve Kartal" denemesinin girişine düştüğü dip notta; "Leibniz’in Monadologia’sından evrenin birçok küçük evrenlerden oluştuğunu, bu küçük evrenlerin her birinin aynı zamanda evreni içine aldığını, içindeki evrenin de yine küçük evrenlerden oluştuğunu ve bu evren tasarımının böylece sonsuza kadar yinelendiğini öğrendiğini" anlatır.
Eski sembole yeni anlam
Edebiyatta bu anlamda, bir sonrakine bırakılan ve kendinden öncekinden devir alınanın küçük evrenlerin bir buluşmasıdır. Kuşların kralı Simurg’un, muhteşem güzel tüylerden birini Çin’in merkezine düşürdüğü için yola çıkan diğer kuşların, Kaf Dağı’na yolculuğunu anlatan "Kuşların Konferansı ya da Kuşların Dili" Simur Dağına ulaşan 30 kuşun çabasını ve yolculuklar boyunca arınmasını anlatır.
Ünlü yazar Borges’in şiirsel denemelerinden oluşan "Dantevari Denemeler/Shakespear’in Belleği" adlı kitabı, İran edebiyatının bu en ünlü sembolüne başka bir anlam katar.
* Jorge Louis Borges, Dantevari Denemeler/Shakespear’in Belleği, İletişim Yayınları: İstanbul, 1999.