Boğaziçi Üniversiteleri akademisyenleri geçen hafta içinde bir basın açıklaması yaptı. Özellikle öğrencileri, üniversitedeki cinsel taciz ve şiddeti açıklamaya ve ilgili mekanizmalara başvurmaya çağırdı.
Tüm bu olan biteni anlamak için Boğaziçili akademisyenlerden Prof. Dr. Şemsa Özar’ı aradım, bu çağrıyı neden yaptıklarını bizzat kendisinden dinledim. “Üniversitelerde cinsel tacize yer yoktur!” diye sözlerine başlayan Özar, “Cinsel taciz ve saldırı evde, işyerinde, sokakta, yani her yerde olduğu gibi üniversitelerde de var. Bunu hem Boğaziçi Üniversitesi olarak hem de Üniversitelerarası Cinsel Tacize ve Saldırıya Karşı Destek Birimlerinde çok uzun zamandır dile getiriyoruz ve önlem alınması, ortadan kaldırılması için önerilerde bulunuyoruz, taleplerimizi ifade ediyoruz. Herkesi cinsel tacizin varlığını gizlemek yerine, onunla mücadele etmeye davet ediyoruz” diyor.
Özar’ın hatırlattığı bir noktada şu:
“Özellikle, yükseköğrenim görmeye gelmiş, kendilerini üniversite kampüs hayatının sunduğu, sadece derslerle değil, kulüp faaliyetleri, kantin sohbetleri, sanat, kültür ve spor faaliyetleri, özgür fikir alışverişinde bulunma, karşı olduğu şeyleri protesto etme gibi her türlü olanakla geliştirmeye çalışan öğrencilerin güvenli bir ortamda öğrenim görmelerini sağlamak için mekanizmalar geliştirmek üniversitelerin yükümlülüğündedir”.
“Cinsel tacizle mücadelede kararlıyız”
İlişkilerdeki hiyerarşiye de dikkat çeken Prof. Dr. Özar, “Cinsel taciz kimden gelirse gelsin “0” tolerans gösterilmelidir” diyor.
Daha fazla sözü bölmeden, Özar’ın söyledikleri ile sizi baş başa bırakayım.
Öğrenciler arası cinsel ilişki olabilir tabii. Karşılıklı rızanın olduğu, hiyerarşik olmayan durumlarda cinsel ilişki tabii ki gönüllü olarak yaşanabilir. Öte yandan, hiyerarşik yapılanmanın olduğu kurumlarda ve topluluklarda, tarafların eşit statüye sahip olmadığı durumlarda, güçlü olan tarafın kurmaya yeltendiği cinsel içerikli etkileşim cinsel tacizdir. Hiyerarşik ilişki içinde rıza söz konusu olamaz. Gönüllü cinsel ilişki yaşanmak isteniyorsa, önce taraflar arasındaki hiyerarşinin ortadan kaldırılması gerekir. Ancak, ondan sonra gönüllülükten bahsedebiliriz.
Boğaziçi Akademisyenleri olarak yaptığımız bu açıklamayla, cinsel tacizle mücadele kararlılığımızı kamuoyuna, ama en çok da öğrencilerimize tekrar ifade etmek istedik. Biliyorsunuz Boğaziçi Üniversitesi’nde atanmış bir rektör ve üst yönetim var. Bu yönetim, keyfi yöntemlerle gün geçtikçe daha çok sayıda seçilmiş yöneticiyi görevinden almakta ve yerlerine üniversite dışından, Boğaziçi’nin işleyişinden ve temayüllerinden haberi olmayan atanmış kişileri getirmekte.
Bu dönemden önce, Boğaziçi’nde üst yönetim YÖK’ün kendisine bahşettiği yetkilerini sadece fakülteler ve bölümlerle paylaşmaz, aynı zamanda yaklaşık 80 komisyon ile de paylaşırdı. O komisyonlardan biri de Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK) idi.
CİTÖK deneyim kazandıkça çalışmaları için bir ofisin ve toplumsal cinsiyet çalışmalarında uzman bir koordinatörün gerekli olduğuna kanaat getirdi. 2016’da böyle bir ofis kuruldu ve bir koordinatör istihdam edildi. Biz, Boğaziçi Üniversitesi akademisyen ve öğrencileri cinsel taciz ve saldırıya karşı farkındalık yaratmak ve önlemek üzere mekanizmalar kurmak için uzun zaman ve emek harcadık.
Maalesef atanmış yönetimin ilk icraatlarından biri, bir bahane uydurarak koordinatörün işine son vermek oldu. O nedenle de Boğaziçi’nde, şu anda cinsel taciz vakalarıyla mücadele ederken oldukça zorlanıyoruz.
Atanmışlardan önce üniversitede cinsel taciz yoktu, şimdi var demiyorum. O zaman da vardı, şimdi de var. Atanmışlar gittikten sonra da olacak.
Cinsel tacizle mücadeleye yönelik kurumsallığımızın keyfi gerekçelerle zayıflatılmış olmasını, Türkiye genelinde yaşadığımız bir eğilimin Boğaziçi’ne yansıması olarak görüyorum. Ülke yönetiminin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak istemesi ile çok ilişkili bir durum. İşte tam de bu nedenle kurumsal özerklik ve akademik özgürlükten yanayız. Bu açıklama ile öğrencilerimize atanmışların yönetimi altında bile olsak etik değerlerimizden taviz vermeyeceğimizi açıklamak istedik.”
CİTÖK Koordinatörlüğü'nün işlevsiz hale getirilmesiyle tacize ve şiddete karşı yalnızlaştırılan öğrencilere yine kendi akademisyenlerinden bir can simidi ulaştırılıyor.
Umut ediyorum ki Boğaziçi’nin akademisyenleri bu can simidinin karşısında değil yanında olurlar.
Sadece Boğaziçi’nin değil hepimizin buna inanmaya ihtiyacı var!
Akademisyenlerin açıklamasıBoğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak öğrencilerimiz ve kamuoyuna cinsel taciz konusunda duyurumuzdur. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak cinsel tacize koşulsuz bir biçimde karşı olduğumuzu, bu tür vakaların her zaman takipçisi olacağımızı beyan ederiz. Cinsel taciz sözle, beden diliyle veya dijital, sosyal medya gibi her türlü iletişim aracıyla gerçekleştirilen, kişinin cinsel özgürlüğünü ihlal eden, onayına dayanmayan cinsel içerikli davranışların tümünü içerir. Flört etmek için aşırı ısrarcı davranmak, laf atmak, istenmediği halde cinsel içerikli konuşmalar ve şakalar yapmak, karşı tarafın onayı olmaksızın sözlü cinsel davranışta bulunmak, cinsel içerik paylaşmak, idari veya akademik konumu kullanarak bir çalışan veya öğrenciyi flört etmeye veya cinsel içerikli paylaşımlarda bulunmaya zorlamak gibi davranışlar cinsel taciz örnekleridir. Tarafların eşit olmadığı durumlarda, güçlü olan tarafın konumunu kullanarak teşebbüs ettiği cinsel içerikli etkileşim sınır ihlalidir. Rızanın hiyerarşik ilişki içinde inşa edilmesi kabul edilemez. Boğaziçi Üniversitesi, öğrencilerine, çalışanlarına ve öğretim elemanlarına cinsel taciz ve cinsel saldırıdan uzak, güvenli bir kampüs ortamı sunmakla yükümlüdür. Bu tür olaylara maruz kalanlara gerekli bilgi ve yönlendirme yapılmalı, kurum içi/ kurum dışı psikolojik, hukuki ve idari destek mekanizmaları sunulmalıdır. Bu işlevleri, Üniversitemizde Cinsel Tacizi Önleme, Eğitim ve Destek Koordinatörlüğü yerine getirmekteydi. Ancak, bir yıldan fazla bir süredir CİTÖK Koordinatörlüğü’nün keyfi düzenlemelerle işlevsiz hale gelmesi üzerine cinsel taciz ve saldırı vakalarının koordinasyonu ve yönlendirilmesi ciddi anlamda sekteye uğramıştır. Bu vesile ile, üniversitemiz bünyesinde kurulmuş olan CİTÖK Koordinatörlüğü’nün önemini bir kez daha vurguluyor, atanmış yönetim tarafından koordinatörlüğün işlevsiz hale getirilmesini kabul edilmez buluyoruz. CİTÖK Koordinatörlüğü’ne tekrar işlerlik kazandırılmasını, cinsel taciz vakalarının titizlikle ve bu alanda deneyimli ve yetkin bir koordinatör tarafından değerlendirilmesini talep ediyoruz. CİTÖK Ofisinin yürüttüğü başvuru alma ve yönlendirme görevini, ofisin yönergesine uygun bir koordinatör gelene kadar, akademisyen, öğrenci, sendika temsilcisi ve personelden oluşan CİTÖK devralmıştır. Cinsel taciz veya saldırıya maruz kaldığını düşünen öğrenciler CİTÖK’e başvurabilirler. Cinsel taciz ve ilgili süreçlere dair ayrıntılı bilgi Komisyon’un internet sitesinde (https://citok.boun.edu.tr) bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri |
(EMKI)