Koronavirüs salgınının zirveye ulaştığı, insanların eve kapandığı günlerde Bob Dylan 27 Mart günü resmi sitesinden aşağıdaki notun eşliğinde “Murder Most Foul” adlı bir şarkı paylaştı:
“Onca yıldır desteğini ve bağlılığını esirgemeyen hayranlarıma ve takipçilerime şükran dolu selamlar. Bu bir süre önce kaydettiğimiz ve şimdiye kadar piyasaya sunmadığımız, ilginç bulacağınızı umduğumuz bir şarkı. Kendinize iyi bakın, dikkatli olun, Tanrı sizinle olsun.”
Ardından 17 Nisan’da “I Contain Multitudes” geldi. O da yetmedi 8 Mayıs’ta “False Prophet” adlı parça zuhur etti, hem de yakınlarda (19 Haziran) piyasaya çıkacak Rough and Rowdy Days albümünden alındığı bilgisiyle. Uzun zamandan beri kendine ait bestelerden oluşan bir albüm çıkarmamıştı Dylan —en son 2012 tarihli nefes kesici Tempest albümünde kalmıştık. Bu yeni albüm Noel Edebiyat ödüllü (2016) Dylan’ın Amerika’nın vicdanını sesi, halkların sözcüsü bir ozan olduğunu hatırladığını gösterecek mi? Dylan bildiğimiz, olmasını istediğimiz kimliğine geri dönecek mi? Bekleyip göreceğiz.
“Murder Most Foul”
John Ford Kennedy’nin (JFK) 1963’te Dallas’ta öldürülmesini konu alan şarkı, kapağında Kennedy’nin fotoğrafıyla sunuldu. Dylan’la JFK ilişkisi hiç mi hiç yeni değil. Greil Marcus’ün Dylan incelemesi Like a Rolling Stone’un ilk bölümünü “Kennedy’nin Vurulduğu Gün” adını taşıyordu: “Herkes Kennedy’nin öldürüldüğü gün nerede olduğunu bilir. Acaba kaç kişi Bob Dylan’ın sesini ilk nerede duyduğunu biliyordur? O kadar beklenmedikti ki” (13). Marcus’un bu kıyaslaması keyfi değildir zira JFK’nin ABD Başkanı olarak görev yaptığı yaklaşık üç yıl (Ocak 1961- Kasım 1963) aynı zamanda Bob Dylan’ın çıkışını yaptığı yıllardır: Bob Dylan (1962), ve The Freewheelin’ Bob Dylan (1963). 1962 albümündeki “I Shall Be Free” şarkısında JFK’yle hayali bir telefon konuşması bile vardır:
Sonra, telefon çalmaya başlamasın mı, susmak da bilmiyor
Arayan Başkan Kennedy,
Dostum Bob, diye soruyor bana, ne lazım bize bu ülkeyi geliştirmek için?
Ben de dedim ona, dostum John, Brigitte Bardot lazım,
Anita Ekberg
Sophia Loren lazım,
İşte o zaman gelişir ülke.
Amerikan tarihinde ezilen, haksızlığa uğrayan özellikle azınlıktaki insanları konu alan birçok şarkısı var Dylan’ın ancak doğrudan bir “devlet büyüğü”nü konu alan ilk şarkısı bu olsa gerek. “Murder Most Foul” uzunluğuyla (yaklaşık 17 dakika!) ve ağıtsı tonuyla Whitman’ın Lincoln için yazdığı “Leylaklar En Son Açtığında Avluda” şiirini andırıyor. Nobel’i almasının ardından, aldığı ödülü hak etmeye çalışan bir tür poet laureate (devlet şairi) rolüne mi soyunuyor Dylan demekten alamıyor insan kendini. Kendisine sorsanız, her zamanki gibi bunların umurunda olmadığını söyleyecektir.
Dylan’ın Amerika’nın vakanüvislerinden biri olduğunu söylemek hiç mi hiç abartılı olmaz. Whitman’a çıkardığı şapka ve vakanüvis rolü yersiz değil belki ancak Nobel’in onu değiştirdiği düşüncesi biraz zorlama olur, Nobel’den Önce ve Nobel’den Sonra kıyaslaması ise yersiz. Zira şarkı Nobel’den önce yazılmış: Şarkıda Kennedy’nin elli yıl önce öldürülmesinden dem vuruyor. Demek ki 2013 civarında yazılmış olmalı, Tempest ve onuncu Bootleg kaydı arasında bir yerde. Ağır ilerleyen, öfkesi ve üzüntüsü dinmeyen bir ağıt bu şarkı, Tempest’taki şarkılarla aynı sınıfa dahil olabilecek, bireysel tarihle ulusal ya da kozmik tarihin arasında sıkışıp kalmış gücenik olsa da öfkesi biraz dinmiş bir ses, kabullenmiş, yenilgi ihtimalini yok saymayan bir duygu haliyle. Ağır, kederli ve yavaş şarkı ikinci bir “Roll on John”.
ABD tarihindeki bu acı olayı lanetleyen bir şarkı, bir ağıt “Murder Most Foul.” Neredeyse bir tarihçi gibi ancak tuttuğu tarafı gizlemeye gerek duymadan ayrıntılar veriyor Dylan: “Karanlık bir gündü Dallas’ta, 63 kasım ayında/Kara bir leke olarak kalacak zihinlerde”. Kennedy’yi bir kurban olarak betimler şarkının girişindeki dizeler, ancak ölümünde bile zarafeti elden bırakmayan yücelik: “Yaşamak için iyi bir gündü, iyi bir gündü ölmek için/Kurbanlık koyun gibi kesilmeye giderken.” Onu öldürenlere karşı öfke doludur şarkıdaki ses: “Güpegündüz bir köpek gibi vurdular onu.” Yalnızca ağıt tutan öfkeli persona değil, cinayeti işlettiren kişi ya da kişilerin (Derin Amerika’nın) sesi de duyulur:
Borcun varsa ödersin, geldik borcunu tahsile
Kinle öldüreceğiz seni, zerre saygı duymadan hem de
Dalga geçeceğiz, afallatacağız seni, göreceksin gününü
Daha şimdiden ayarladık bile senin yerine geçecek kişiyi
Şarkının ilk bölümü yaslı ve öfkelidir ancak trajik olay estetik, müzikal bir denge içinde aktarılır. Dylan retorik sanatının birçok özelliğinden faydalanır. Uyağın yanı sıra, iç uyaklar, paralel yapılar, asonans ve konsonanslar şarkının sözlerini bir Rönesans oyun yazarının dizelerini andırır.
Şarkının tamamının bir yorumunu yapmaya girişmeyeceğim. Ancak şarkının son (dördüncü) kısmının en az JFK meselesi kadar önemli olduğunu söylemekte yarar var. Burada Dylan müzikal bir girdaba, bir geri dönüşe davet ediyor bizi: 60 yılların ünlü DJ’i Wolfman Jack, Billy Joel, Etta James, John Lee Hooker, The Eagles, The Platters, Oscar Peterson, Charlie Parker, Stevie Nicks, Beethoven, Bud Powell ve yorumcusunu belirtmediği onlarca şarkının ismi anar: Homeros epiklerini çağrıştıran bir kataloglama. Kökleri, geçmişi araştıran, Amerikan kimliği denen şeyi (her ne ise o, varsa öyle bir şey) onu besleyen müzikal kaynakların dökümünü yapma çabası. Birçok şarkısında olduğu gibi burada da popüler kültürden yararlandığı aşikar Dylan’ın. Şarkı değil, neredeyse her şeyi bir (Amerikan) Müzik Kutusu! Bob Dylan Arı Kovanı! Sesi gibi vızıldayan, aranan, didinen bir loop. Bestenin minimal yapısı (piyano, bir iki yaylı, zil ve azıcık davuldan oluşan bir örüntü tekrar edip duru kendini), bir atak, nakarat yoktur. Bir anma (con+memorare, birlikte hatırlamak) ayinin vakarı hakimdir şarkıya. Dylan konuşmak, soy soylamak için durmuştur mikrofonun gerisinde. Bir “How Does it Feel?” değildir bu şarkı ya da “All Along the Watchtower”. Auden’in Yeats için yazdığı ağıt akla geliyor. Ama o şiirdeki patetik özdeşleşme yoktur Dylan’ın Kennedy ağıtında. Persona “Merak etmeyin sayın Başkan, yardım geliyor” dese de iş işten geçmiştir. Geride kabaran öfke vardır ve yas tutmanın kifayetsizliği. Sadece müziğin teskin edici gücü, belki. Şarkıyı Eliot ve Pound gibi Modernistlerin göndermelerle bezeli şiirlerine benzetmek yanlış olmaz. Bu göndermelerin ayrıntılı bir açıklaması için Rolling Stone dergisinden Andy Greene’in yazısına bakılabilir (Bkz. Kaynakça).
Vozick-Levinson görünürde JFK suikastı hakkında yazılan şarkının Korona virüs salgını gibi buhran zamanlarında toplumunu rahatlatma gücü hakkında olduğunu söylüyor. Dolayısıyla, özellikle ırkçı Trump idaresi altında (ve belki de geleceği görmüşçesine George Floyd cinayetinin yaşandığı dönemde) umut ve karalılık tazeliyor “Murder Most Foul.”
Şarkının başlığı menşei konusunda birçok iddia olsa da Shakespeare göndermesi daha yerinde görünüyor. “Murder most foul” Hamlet’in Perde 1, Sahne 5’te geçer: Oğlu Prens Hamlet’e bizzat kardeşi Cladius tarafından nasıl öldürüldüğünü anlatan Kral Hamlet’in hayaletinin ağzından dökülür bu sözler: Cinayetlerin en hunharı, en acımasızı. Buradan hareketle Kennedy suikastının bir kardeş katli olduğunu ima eder Dylan.
Ben farklı bir yerden bakarak, Dylan’ın şarkısının belki Büyük Amerikan Rüyası’nın sonuna yakılmış bir ağıt gibi de okunabileceğini düşünüyorum: Amerikan Rüyası’nın gerçek olmadığı, gerçek olmadığını anlamanın verdiği düş kırıklığını müzikal bir metinlerarasılıkla kapatma gayreti. Belki de ümidini hiç de kaybetmemiştir Dylan ve burada anılan isimlerin Amerika’nın çoğulluğuna, çeşitliliğine bir gönderme olduğu da varsayılabilir.
I Contain Multitudes
Şarkının adı Whitman’ın 52 bölümlük “Kendimin Şarkısı”ndan geliyor. Kendisiyle çelişebileceğini itiraf eden Whitman hep umut ve vaat doludur, coşkuludur; kozmik, pagan bir varoluş düşüncesiyle kıvanır. Dylan’ın şarkısı ise adeta kuruyan çiçek tarhlarına bakarak kendi kendine konuşan karamsar bir bahçıvanın (bir bahçe olarak yeryüzü, Tanrısal bir yükü taşıyan bahçıvan imgesi özellikle Tempest’ta karşımıza çıkan çarpıcı bir imgeydi) iç sesiyle başlar:
Bugün, yarın ve dün de
Çiçekler ölüyor her şey gibi
Whitman’dan alınsa da onun yücelttiği demokrasi, eşitlik ve bütün dünyaya rehberlik eden bir Amerika ülküsünden uzak bir resim çizer Dylan’ın sözleri. Hüzünlü ancak gerçekçi. Şarkıdaki persona “çokluklar barındırırım” dese de Edgar Allana Poe’ya özgü bir benliğin mahzenine kapatılmıştır. Öyle orijinal bir yönü de yoktur: The Rolling Stones, Anne Frank, William Blake, Beethoven... hepsi Eski Dünya’nın ürünleridir ve tüketildikçe çoğalan, yeniden üretilirler. Hızlı arabalar, fast food ve jeans Amerika’nın ürünleri olabilir ama geçici şeylerdir. Tüketilirler ve biter. Anne Frank’in Günlükleri, Masumiyet Şarkıları, Neşeye Övgü, Street Fighting Years tüketilip bir kenara atılacak türden şeylerdir. Nakaratlarda yan yana getirilen ögeler arasındaki uyumsuzluk ve neredeyse keyfilik Dylan’ın ironik bir dil ve anlatım kullandığı izlenimini verir:
Manzara da, nü de yaparım
Çokluklar barındırırım
(...)
Ah, belki bütün geçlerle takılamam ama
Çokluklar barındırırım
(...)
Hızlı arabalara binerim, fast food yerim
Çokluklar barındırırım
Şarkı sözlerinde imgeler arasında bir hiyerarşi gözetilmez. Bu seçmeci sayılabilecek tercih sayesinde uyumsuz imgeleri yan yana getirir. Ya da Heraklitos’un bir tümcesini andıran dizeden sonra günümüz dünyasını özetleyen, sıradan bir detay çıkagelir:
Her şey, ama her şey akıyor daima
Yaşıyorum ben suç bulvarında
Walt Whitman’ın yücelttiği, idealize ettiği dünyadan uzak bir dünyadır Dylan’ın sözünü ettiği. Kendisin de söylediklerine ne kadar inandığını kestirmek zor gibi. Şarkının nakaratlarına eşlik eden dizeler ayrıksı, yabancı ve rahatsız edicidir; Amerikan düzeninin beklediği şeyler olabilse de Whitmanesk bir idealle çok da uyuşmayan şeylerdir: kan davaları, nü modeller, genç ahbaplar, hazır yiyecek, farklı ruh halleri, Beethoven sonatları ve Chopin prelütleri.
Amerikan kimliğinin kuruluş reçetesini yazanlardan biri olan Whitman Eski Dünya’yı sırtını dönmekten bahsediyordu, kendi esin perisini, kendi Shakespeare’ini üretmekten. Ancak Dylan’ın hakkını vermek gerekir zira başka bir açıdan bakıldığında Whitman’ı kendi silahıyla vurmaktadır. Ya da Whitman’ın bizzat kendi elleriyle doldurduğu silahı yine ona çevirip sormaktadır: “Bu nasıl çokluk barındırmak? Ya da Ey Sakalları Ağarmış Şair, çokluklar bunları da barındırmaz mı? Çokluk sınır tanır mı? Çokluk denen şey tanımlanabilir mi? O zaman donmuş, monolitik ve ölü bir şey olmaz mı? Çelişirim diyordun kendinle, evet, çelişiyorsun.” Whitman Amerika’nın kıyılarından Avrupa kıtasına doğru kaydırır gözlerini ancak bu bakış hep bir kopuşu imler, Atlantik’in ötelerine hep kuşkuyla bakar, Eski Kıta Amerika’yı kontamine edebilecek bir virüstür adeta. Dylan ise yaşlı Avrupa’yı kucaklar, Eski Kıta’dan yalıtılmış bir Amerikan harsı yaratma fikrine burun kıvırır.
“False Prophet” ve beklenen albüm
“False Prophet” Tempest albümündeki “Roman Kings” gibi blues tarzında yazılmış, ancak bu kez bireysel bir açıdan: Sahte peygamber değilim. Kozmik bir ses olarak başlıyor söze Dylan:
Sonu gelmeyen bir başka gün - yola çıkan bir gemi daha
Öfke, hoşnutsuzluk ve şüpheyle dolu bir başka gün
Biliyorum nasıl olduğunu – gördüm nasıl başladığını
Kalbimi açtım dünyaya ve girdi dünya içime.
Sahte peygamberin ne ya da kim olduğunu (Ölüm Meleği mi, Dylan’ın içindeki tuhaf seslerden biri mi, Tempest albümündeki gazap dolu Romalı kralların haleflerinden biri mi, yoksa apokaliptik bir haberci mi?) kestirmek güç. Beklenen albüm Rough and Rowdy Ways sayesinde daha net bir yanıt bulmak mümkün olabilir. Beklenti ve belirtiler o ki albüm Dylan’ın Amerika’yla daha doğrudan hesaplaştığı sözlerden, kendi bestelerinden oluşacak. Zira dinleyicileri ondan Noel şarkıları ya da insanın enerjisini soğuran Sinatra yorumları beklemiyor. (FÖ/AS)
Kaynaklar
DiEugenio, James: “The Dylan/Kennedy Sensation”, https://kennedysandking.com/john-f-kennedy-articles/the-dylan-kennedy-sensation
(Erişim Tarihi: 3 Nisan 2020)
Dylan, Bob: “Murder Most Foul”Rolling Stone. https://www.bobdylan.com/songs/murder-most-foul/ (Erişim Tarihi: 27 Nisan 2020).
Greene, Andy: “Beyond JFK: 20 Historical References in Bob Dylan’s ‘Murder Most Foul’” https://www.rollingstone.com/music/music-news/bob-dylan-murder-most-foul-jfk-references-974147/ (Erişim Tarihi 16 Nisan 2020).
Marcus, Greil: Like a Rolling Stone: Bob Dylan at Crossroads (New York: Public Affairs, 2006).
Vozick-Levinson, Simon: “‘Murder Most Foul’ Is the Bob Dylan Song We Need Right Now.” https://www.rollingstone.com/music/music-features/bob-dylan-murder-most-foul-974108/ (Erişim Tarihi: 16 Nisan 2020).