Almanya'ya işçi göçünün 50. yılı münasebetiyle bu sene birçok etkinlik gerçekleştirildi. 50 sene önce buralardan, iş bulma umuduyla yaşam biçimlerine hiç vakıf olmadıkları, dilini bilmedikleri bir ülkeye doğru yolculuğa çıkan gurbetçilerden hayatta kalan bazılarını trenle yeniden başlangıca döndüren etkinlikler bile yapıldı. Almanya'dan kaç kuşak geldi geçti, ilk gidenler herhalde en ağır bedeli ödeyenlerdi. Daha sonra "Alamancı" diye adlandırılan bir kuşak, gelirken yanlarında getirdikleri teknolojik eşyalarla memleketlerinde ilgi odağı oldular.
"Sarı Mercedes" filminde İlyas Salman'ın arabasına gösterdiği özeni hatırlarsınız. Bir araba, bir video ya da radyo; ne olursa olsun, Almanya'dan getirilmişse mutlaka bir havası olmuştur. Ama Almanya acı vatandır ya da kırk metrekaredir. Sinemamızda da çokça yer verilen Almanya göçü ve trajedisine en iyi örneklerden biri, 1974 tarihli Tunç Okan'ın yönettiği ve Tuncel Kurtiz'in de başrollerinde oynadığı "Otobüs" isimli filmdir. Genç yönetmen Fatih Akın'ın Almanya orijinli filmleri de oldukça ilgi görüyor. Türk sineması Almanya göçünü anlatan çok sayıda film üretmiştir. Almanya'ya Hoşgeldiniz / Yasemin Samdereli, Yedek Memleket / Martina Priessner, Almanya Acı Vatan / Şerif Gören, Geri Dönmeyi Unuttuk / Fatih Akın, Gül Hasan / Tuncel Kurtiz, Misafir İşçi / Yüksel Yavuz, Polizei / Şerif Gören, Türkler Geliyor / Züli Aladağ bu filmlerden bazıları. 1993 tarihli Sinan Çetin filmi Berlin in Berlin de Almanya'ya göçmüş bir ailenin yaşadığı farklı bir dramı örnekleyen filmlerden biri olarak belleklerde yerini koruyor.
Sinema kadar şarkılar ve türküler de Almanya'dan nasibini almıştır. Almanya baskılı plaklar ve CD'ler hala önemli bir arşiv niteliğindeyken, müzik yaşamını Almanya'da sürdüren çok sayıda Türkiyeli müzisyen de var. Neyse, meseleyi fazla dağıtmadan göçün hikâyelerine dönersek, kitabın esas meselesini ıskalamamış oluruz.
Göçün farklı hikâyeleri
Almanya'ya dair söylenecek çok söz var ama bu kez sözün gerçek sahipleriyle yapılmış, kıymetli bir çalışmayla karşı karşıyayız. Kenan Mortan ve Monelle Sarfati, Almanya'da gerçekleştirdikleri, yedi ay süren ve 200'e yakın Türkiyeliyle yüz yüze görüşerek derledikleri "Vatan Olan Gurbet" isimli kitapta, çok çarpıcı tanıklıklara yer veriliyor. 82 milyon nüfusa sahip Almanya'da bugün 2,7 milyon Türkiye vatandaşının yaşadığını öğreniyoruz kitaptan. Bu 2,7 milyon vatandaşın yaşadıkları hayattan biriktirdikleri kitapta ayrı bölümler halinde ele alınmış.
50 yılın göç öyküsüyle başlayan çalışmada, kadınların yaşadıkları çilelerden, marjinaller, eşcinseller, sanatçı ve politikacılara, eğitimden mezheplere uyumluluk sorunları ve hikâyeleri; çeşitli karikatür, afiş ve siyah-beyaz fotoğraflar eşliğinde sunulmuş. Kitabın sonunda yer verilen sözlükte de azınlık, etnik kimlik, ırkçılık, asimilasyon, çok kültürlülük gibi bugün de yaşanılanlar ölçüsünde canlılığını koruyan kavramların açıklamasına yer verilmiş. Bu kitap göç etmenin saikleri üzerine çok şey anlatıyor, sırf hayatını kazanabilmek uğruna hiç bilinmeyene doğru yapılan meşakkatli yolculukları, dramları, trajedileri de. Artık Almanya'da kendisini o toplumun bir bileşeni olarak gören bir kuşak yaşasa da, geçmişte yaşananlar gurbetin zorluluğunu her daim hatırlatıyor. Dönerci cinayetleri kentte bu kadar zaman geçmesine rağmen Türkiye'den göçenlere karşı ırkçı tavır gösterenlerin varlığının hala devam ettiğini gösteriyor. 50 yıl geçmesine rağmen bunun yaşanması acı verici olsa da Almanya'nın genelinin göçü içselleştirdiğini söylemek mümkün. Almanya'daki arkadaşlarımıza, akrabalarımıza, göçenlere, gidip de dönmeyenlere bir selam bu çalışma, vatan olan gurbet, doğru bir tanımlamayla. (UB/EKN)
* Vatan Olan Gurbet / Kenan Mortan-Monelle Sarfati/ İş Bankası Kültür Yayınları