Türkiye’de yasaklanan bir filmle ilk kez karşılaşmış gibi hayretlere düşecek değiliz. Sinema tarihimiz yasaklı filmler geçidi. Önce yasaklar, aradan ‘uygun’ bir süre geçtikten, ‘hassasiyetler’ ortadan kalktıktan sonra da alkış ve övgüye boğar, eserin hakettiği yeri bulması gereğiyle ilgili belagate boğarız ortalığı. Bereketli Topraklar Üstünde, Susuz Yaz, Yol, Duvar, Umut, Hakkari’de Bir Mevsim kader arkadaşıdır hep bu bakımdan.
Ama tabii bu dediğim, yerli ve ‘Seksenler’ model (ki aynı adlı dizide pek böyle mide bulandırıcı dönem gerçekleri yer almaz, bir kısım izleyicisini “Biz aynı coğrafyada mı yaşadık 80’leri” diye meraka düşürür) yasaklılara dairdir. Bizde yabancı filmler, ‘ahlaki’ sebeplerle yasaklanır daha ziyade. Sosyalizm, hak-adalet arayışı, azınlık sorunları gibi meseleler başka ülkede oldu mu batmaz da, seks her yerde seks işte.
Son örnekte, Nymphomaniac’ı ‘genel ahlaka’ aykırı bulan Sinema ve Video Eserlerini Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu, 18 Şubat 2005 mahsulüdür. İlk meyvesini kuruluşundan 4 ay sonra (13 Haziran 2005) vermiş, İsveçli yönetmen Lukas Moodysson’un filmi ‘Yüreğimde Bir Delik’e basıvermiştir ‘yasaklı’ damgasını. Hatırlatmak gerekir ki, o tarihe kadar Türkiye’de ahlaki sebeplerle yasaklanan son film Temel İçgüdü’dür ki, daha sonra Danıştay kararıyla ve +18 sınırlamasıyla sinemalarda gösterime girmişti. Film gösterime girdikten sonra filmi Türkiye’ye getiren Özen Film’in sahibi Mehmet Soyarslan, yasaklayanlara teşekkür etmiş, bu sayede büyük gişe başarısı elde ettiğini açıklamıştı.
Avrupa Film Ödülleri’nde, En İyi Avrupa Filmi seçilmeye aday altı filmden biri olan Yüreğimde Bir Delik, evinde porno film çeken bir baba, kendisini onaylamayan oğlu ve evlerinde yaşayan iki porno oyuncusunun hikayesini anlatıyordu. O da tıpkı Nymphomaniac gibi Ankara Film ve İstanbul Bağımsız Filmler festivallerinde gösterilmiş, herhangi bir yasakla karşılaşmamıştı.
Sinema ve Video Eserlerini Değerlendirme ve Sınıflandırma Kurulu ise tasarı aşamasındayken sinema endüstirisi tarafından ileri bir adım olarak karşılanmış, ancak yasalaştıktan sonra yoruma açık ve muğlak ifadeleriyle tepki almıştı. Yönetmelik filmlere yaş sınırı konması gibi düzenlemeleri de içeriyordu.
Yüreğimde Bir Delik’i yasaklayan, yönetmeliğin 11. maddesiydi. Kamu düzeni, genel ahlak, küçüklerin ve gençlerin ruh ve beden sağlığının korunması, insan onuruna uygunluk ve Anayasada öngörülen diğer ilkelere uygunluk aramaktaydı.
Filmi Türkiye’ye getirmeye çalışan Bir Film’in sahibi Tunç Şahin bundan 9 yıl önce şöyle diyordu: “Türk milletinin ahlakı hangi noktadan sonra rencide olmaya başlıyor bilmek istiyorum.”
Aynı kurul, Mart 2006’da Mustafa Altıoklar filmi ‘Beyza’nın Kadınları’na +18 sınırı getirdi. 18 Ekim 2007’de, Dersim katliamını konu alan 38 isimli belgeseli yasakladı ki, bu belgeseli şimdi Youtube üzerinden izlemek mümkün.
Diyeceğim o ki, tarihten alınacak dersler var:
1. Bir filmi yasaklarsan daha fazla izlenmesini sağlarsın.
2. Bu yüzyılda bir filmi yasaklamak kağıt üstünde mümkünse de gözlerden saklamak mümkün değildir. (BT/HK)