“Say Nothing” (Hiçbir Şey Söyleme), Kuzey İrlanda'da 1968'ten 1998'e kadar uzanan ve "The Troubles" (Sorunlar Dönemi) olarak adlandırılan süreçte İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (IRA) eylemlerini, ölümleri ve insanların hikâyesini anlatan dokuz bölümlük dizi.
Disney’de yayınlanan FX dizisi, araştırmacı-yazar ve gazeteci Patrick Radden Keefe'nin aynı isimli kitabından uyarlandı.
Spesifik olarak IRA üyelerinden bazılarının hikâyesini anlatan “Say Nothing”in odak noktalarından biri 1972 yılında evinden götürülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan 10 çocuk annesi Belfastlı Jean McConville'in kaybolması.
“Kayıplar” (The Disappeared) olarak bilinen bu olaylar, uluslararası insan hakları örgütleri ve hak savunucularına göre savaş suçu olarak addediliyor. Dizide McConville’in İngiliz ordusuna muhbirlik yaptığı iddiasıyla IRA’nın infaz ettiği ve cesedinin bulunması zor bir yere gömüldüğü iddia ediliyor. IRA, Kayıplar’la ilgili 2003 yılında yaptığı açıklamada, kaybolan insanların ailelerine yaşattığı kederden dolayı özür diledi. Açıklama, İrlanda Cumhuriyeti'nde bir plajda bulunan kalıntıların McConville'e ait olduğunun teyitlenmesinin ardından geldi.
Diziyle ilgili görüşüne başvurulan McConville’in oğlu Michael McConville, diziyi izlemediğini ve izlemeyi de düşünmediğini söyledi. Disney'in insanları eğlendirme konusunda popüler olduğunu belirten McConville, annesinin ölümünün kendisi ve ailesi için eğlence olmadığını vurguladı: "Bu, bizim gerçeğimiz, 52 yıldır her gün böyle."
McConville, dizinin zamanlamasını da eleştirerek, yayınlanmasının annesinin ölüm yıldönümü olan 1 Aralık’a yakınlığına dikkat çekti: "Annemin infazı ve gizlice gömülmesi tasviri korkunç ve bunu yaşamamış biri bunun ne kadar acımasız olduğunu asla anlayamaz. Birkaç yıl önce tanıştığım Hillary Clinton bile annemin hikâyesini biliyordu. Ve şimdi, benim ve ailemin katlanmak zorunda olduğu başka bir anlatımla karşı karşıyayız.”
Dizide anlatılan hikâyenin önemli bir diğer bölümü ise IRA’nın ilk kadın militanlarından Dolours Price ve önde gelen figürlerinden Brendan Hughes ile yapılan bir dizi söyleşiye dayanıyor.
Bu kayıtlar, Sorunlar Dönemi'nin "sözlü tarihini" oluşturmayı hedefleyen akademik bir proje kapsamında ABD’deki Boston College adına gerçekleştirildi. Ancak proje büyük tartışmalara neden oldu. Söyleşiler esnasında Brendan Hughes, Gerry Adams’ın Jean McConville’in kaçırılması ve öldürülmesinde parmağı olduğunu öne sürdü. IRA'nın siyasi kanadı Sinn Féin'in eski lideri Gerry Adams ise bu iddiaları reddetti. Diziye göre, Dolours Price da McConville'i IRA’nın cezalandırdığını söylüyor; ancak Price’ın bu beyanları söz konusu kayıtlarda yok.
Price kız kardeşler
Dolours Price ve kız kardeşi Marian Price, IRA'nın ilk kadın üyelerinden. Hem bireysel hem de kolektif olarak IRA’nın silahlı mücadeleye dayalı stratejilerinde yer aldılar ve bu süreçte birçok eyleme katıldılar. Rahibe kılığında gerçekleştirdikleri banka soygunu bu eylemlerinden biri. IRA adına yaptıklarını söyledikleri bu soygunu banka çalışanları başlangıçta ciddiye almıyor, çünkü o güne dek IRA’nın kadın militanlarının gerçekleştirdiği herhangi bir eylem kayıtlara geçmiş değil. Hastanede yatan tutuklu bir IRA militanını kaçırmaları, dizide gösterilen başka bir eylemleri. Eylemleri kimi zaman sivillerin de zarar gördüğü ve hayatlarını kaybettiği eylemler de olduğu için kız kardeşler, İngiliz basınında yer alan haberlerde çokça “cani”, “canavar” olarak anıldı. Ancak, bu anlatının aksine IRA, siviller zarar görmemesin diye bazı eylemlerinden önce onları uyardı.
Kız kardeşlerin en bilinen yargılanması ise 1973’te Old Bailey Adliyesi’nin bombalanmasıyla ilgili. IRA açısından bu adliyenin seçilmesinin özel bir nedeni var: Söz konusu yerleşkedeki mahkemelerde IRA üyeleri, haklarında somut herhangi bir kanıt yokken dahi ağır hapis cezalarına çarptırıldı.
Dolours ve Marian Price, bu eylemde yer aldıkları iddiasıyla 14 Kasım 1973'te Winchester Kalesi'ndeki Büyük Salon'da yargılanarak mahkûm oldular. Başlangıçta her bir suçlama için kız kardeşlere müebbet hapis cezası verilmesine rağmen, cezaları 20 yıla indirildi. Yüksek güvenlikli Wormwood Scrubs Cezaevi’ndeki tek kadın mahpus onlardı. Kuzey İrlanda’da kadınların kaldığı bir cezaevine nakledilmek isteseler de bu istekleri yerine getirilmedi. Kız kardeşler, dizide de yer alan ifadeyle “bedenlerinin de bir silah” olduğunu keşfederek tutuklandıktan hemen sonra açlık grevine başladı.
Zorla beslenme
Eylemleri 208 gün sürdü, çünkü Price kardeşler hapishane yetkilileri tarafından 165 gün boyunca zorla beslendi. Bu işkence, kız kardeşlerin ağızları açık tutularak ve boğazlarına bir tüple sıvı besin verilerek yapıldı. Ulusal ve uluslararası kamuoyunun desteği ve cezaevi önünde her gün düzenlenen eylemlerin ardından, cezaevi yetkilileri 18 Mayıs 1974'te kız kardeşleri zorla besleme işkencesine son verdi. Uluslararası Tıp Konseyi, daha sonra bu uygulamanın etik olmadığını açıkladı.
Price kardeşler 1980’de "Kraliyet Merhamet Ayrıcalığı" aldı ve 1981'de insani gerekçelerle serbest bırakıldılar. Dolours Price yedi yıl hapis yattıktan sonra, açlık grevi eylemi ve zorla beslenme işkencesinden dolayı anoreksiya nervoza hastalığına yakalandı.
Kız kardeşler, tahliye olduktan sonra da örgüt içinde aktif olarak yer aldı. Özellikle Marian Price. Ancak hem içeride hem de dışarıdayken onları hayal kırıklığına uğratan bir isim vardı: Gerry Adams. Sinn Féin eski başkanı Adams’ın IRA ile bağlantısını her daim reddetmesi dizide önemli bir yer tutuyor. Hatta öyle ki, her bölümün sonunda bu ibare yer alıyor. Brendan Hughes’un cezaevinde televizyondan duyduğu bu itiraf, Price kardeşler için de yaralayıcı bir deneyim oluyor.
Adams, 1980'lerdeki birçok demecinde IRA ile yalnızca İrlanda'nın birleşmesi ve Kuzey İrlanda'daki çatışmaların sona erdirilmesi amacıyla siyasi bir bağlantıya sahip olduğunu söyledi. Adams, IRA'nın eylemlerini politik açıdan savunmuş olsa da, kendisini örgütün üyesi ya da lideri olarak tanımlamadı ve mahkemeler de bu iddialara dair herhangi bir delil bulamadı. Adams’ın bu tutumu IRA’nın hâlâ silahlı mücadeleyi sürdürmesini savunanlar tarafından sert bir şekilde eleştirilse de Adams, aslolanın siyasi mücadele olduğunu söyledi. 1998 yılında İyi Cuma veya Belfast Anlaşması’nın imzalanmasının ardından Adams, Kuzey İrlanda'da barış sürecinin önemli bir savunucusu oldu. Bu anlaşma, Kuzey İrlanda'da 30 yıl süren şiddetli çatışmaları sona erdirdi ve IRA silah bıraktı.
Militanlar mı, “heyecanlı gençler” mi?
Dizi başlangıçta Dolours Price’ın gözünden IRA’yı itibarsızlaştırma çabasına girse de finalde Dolours Price’ı da bir alkolik/bağımlı, mental sorunları olan orta yaşlı yalnız bir kadın olarak göstermekten imtina etmiyor. Aynı şekilde Birleşik İrlanda için barış görüşmelerini yürüten Adams’ı bir “hain” olarak göstermekten de. Tek savunduğu, elbette insan haklarını savunan herkesin de savunacağı gibi, Sorunlar Dönemi’ndeki kayıpların akıbetinin ne olduğu. Ancak McConville’in oğlu Michael McConville’in aktardıklarına göre bunda da pek başarılı olduğu söylenemez.
Sanırım, yine ticari olarak başarı getireceği düşünülen bir hikâyenin, İrlanda'nın bağımsızlık mücadelesini ve İrlandalı kayıpların trajedisini bir tür malzemeye dönüştürdüğüne tanıklık ediyoruz. Dünya çapında bağımsızlık hareketleri ve barış süreçleri için bir model olarak görülen bir örgütün itibarsızlaştırılması da ancak bu şekilde mümkün olabilirdi zaten.
Silahlı çatışmalar ve bombalı saldırıların estetik bir şekilde verilmesi ise bu tür kara propaganda projelerinin doğasında var. Bu sahneler izleyiciye bir süreliğine etkileyici bir deneyim sunsa da, "Say Nothing" nihayetinde bu sınırların ötesine geçmeyen bir Hollywood yapımı olarak karşımızda duruyor. Hatta IRA militanlarını yekten “heyecanlı gençler” olarak gösterdiği için belki de yüksek bütçeli bir gençlik dizisi. (TY)
1969’da başlayan Sorunlar Dönemi 30 yıl sürdü ve 3 bin 500’den fazla insan hayatını kaybetti. 1981’de IRA’nın tutuklu üyeleri, hapishane koşullarını protesto etmek için açlık grevine başladı. Bobby Sands gibi önemli figürler bu süreçte hayatını kaybetti.
1994’te IRA, barış görüşmelerinin başlaması için ateşkes ilân etti. 1998’de imzalanan İyi Cuma Anlaşması ile Kuzey İrlanda’da barış süreci başladı ve IRA’nın silahlı mücadelesi büyük ölçüde sona erdi. Örgüt, 2005’te silahlı mücadeleye son verdiğini duyurdu ve elindeki silahları uluslararası denetçiler gözetiminde imha etti.