Sedir ağacına katran ağacı da denir. Uzun ömürlü, heybetli bir ağaçtır sedir. Ülkemiz, literatürde 'Toros Sediri' (Cedrus Libani) olarak bilinen sedir türünün dünyada en yaygın bulunduğu tek ülkedir. Dünyadaki en yaşlı sedir ağaçları da ülkemizde bulunur. Antalya Kumluca ilçesi Karacaören köyünde bulunan ve yöre halkının “Ambar Katran’ adını verdiği sedir ağacı 2326 yaşındadır. Dünyadaki en yaşlı ağaçlardan biridir.
Heybetli görünüşü, odununun çok dayanıklı olması, yaprak ve dallarının kapalı bir odada yakılmasıyla elde edilen katranının şifa verici olduğuna inanılması gibi nedenlerle pek çok ülkede halk arasında kutsal olarak kabul edilen bir ağaçtır sedir.
Geçtiğimiz hafta bu ağaçların yüzlercesi kesildi Antalya’da.
İMSA Mermer firması tarafından yapılan ağaç katliamında bazıları 800 yaşında olan yüzlerce sedir ağacı kesildi. Kesim tesadüfen bölgeden geçmekte olan dağcılar tarafından fark edilmişti. Dağcılar tarafından fark edildi; çünkü bölge oldukça uzak ve gözlerden de çok ırak bir yerde. Daha görülmedik, fark edilmedik neler oluyor acaba? diye düşünmeden ve hayıflanmadan edemiyorsunuz.
Antalya Hisarçandır bölgesindeki Ekizce Yaylası’nda bulunan bu ağaçların mermer ocağı açmak için kesilmesi dün yüzlerce insanın katıldığı bir eylemle protesto edildi.
Yöre sakinleri, doğa yürüyüş grupları, sivil toplum örgütleri başta olmak üzere çeşitli platformlardan yaklaşık 500 kişi mermer ocağının bulunduğu dağın zirvesine kadar çıkıp, ağaçların kesildiği alanı ziyaret ederek protesto eylemini gerçekleştirdi. Bölgede daha önce yöre sakinlerinin dahi haberi olmadan 4 taş ocağı açılmıştı. Son açılan mermer ocağı ile bu sayı -şimdilik- beş oldu.
Heyelan bölgesi
Sadece Ekizce Yaylası değil, Hisarçandır bölgesinin tamamı Antalya Valiliği tarafından heyelan bölgesi ilan edilmişti. Bölge sakinleri yörede toprağın sürekli hareket halinde olduğunu; her yıl evlerini yeniden tahkim etmek ve bozulan yolları da onarmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Bir yöre sakini 1940’lı ya da 50’li yıllarda bölgede gerçekleşen büyük bir heyelan sonucu köylülerin bir kısmının başka bölgelerde iskân edildiğini söylüyor.
Kesim alanına doğru yürürken; çok yakın bir zamanda gerçekleşmiş ve yürüyüş yolunun büyük bir kısmını da beraberinde götürmüş aşağıdaki fotoğrafta da görülebiceği gibi devasa bir heyelan bölgesine rast geliyoruz. Heyelanın gerçekleştiği yerin hemen yakınında bulunan evlerde oturmak gerçekten çok riskli bir hal almış durumda.
Bölgede toprak kaymasını engelleyen en önemli iki unsur: toprağı yerinde tutabilen, masif kaya kütleleri -ki taş veya mermer ocakları ile bu kayalar yerinden sökülüyor- ve sedir ağaçları. Heyelanın gerçekleştiği geniş alanın kenarında duran ve kayıp giden toprağın beraberinde sürükleyemediği bir sedir ağacı var. Kayan toprak ağacın köklerini açığa çıkarmış ve gözle görülebilir hale gelen zengin kök yapısı durumu bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor: Bu bölgede değil mermer ocağı açmak tek bir ağaç kesmek bile bir cinayet ya da cinnettir.
Zengin bir doğal çeşitlilik
Protesto eyleminde yapılan basın açıklamasında: “Bölgede yoğun olarak bulunan sedir ağaçlarının yanı sıra, ardıç, meşe, şimşir, pınar meşesi, yabani mersin, kuşburnu ve yabani çilek ağacının bulunduğu; endemik çiçek türlerinden biri olan şakayık ve gelintacı lalesinin de bölgede yayılım gösterdiği belirtildi. Bitki türlerinin yanı sıra bölgede ağaçkakan, şahin, kartal, yabani güvercin, keklik, yaban domuzu, karayılan, bozyılan, tilki, tavşan, kurt, sincap, toros karakulağı (vaşak) gibi çeşitli canlı türlerinin bulunduğu ve nesli tehlike altındaki canlı türlerinden biri olan çift boynuzlu yaban keçisinin de mermer ocağına tahsis edilen Alınlıdağ ve Kızıllı kayalık alanında yaşadığı dile getirildi.”
Bir diğer endişe kaynağı ise bölgenin su açısından zengin doğal yapısının zarar görecek olması.
Bölgenin ne kadar gözden ırak ve bakir bir yer olduğu aşağıda yer alan ve arka planda Batı Toros dağlarının bir kısmının görülebildiği fotoğrafa bakılarak anlaşılabilir. Fotoğrafın çekildiği yer, mermer ocağının yer aldığı zirvenin bir kaç yüz metre aşağısı üstelik. Fotoğraftaki pankartta yer alan ifade: “ Katran Ağacıma Dokunma.”
Muhafazakâr mı?
Sedir ağacı ya da daha çok bilinen adıyla katran ağacı, kutsal olarak görülen ağaçlardan biridir. En azından eskiden öyleydi.
Halk arasında katran ve çam ağacı için “Dağların kadısı katran, müftüsü çam” denir. Ya da bir zamanlar öyle denirdi. Hiçbir şeyin kutsallığının -ve dokunulmazlığının- kalmadığı, insan dâhil her şeyin bir “mal” ve “hizmet” olarak görüldüğü günümüzde bu sözün hâlâ bir anlamı kaldığını söylemek çok zor.
Her türlü kutsal değerin muhafazakâr olduğunu iddia eden bir siyasal iktidar tarafından ayaklar altına alınması da tam ülkemize özgü bir garabet.
Ne iyi ki, manevi değerlerimize çok sahip çıkan muhafazakâr bir iktidar var işbaşında! Ya olmasaydı? Kim bilir ne olurdu, 1600 metre yükseklikte, resmen dağ başında bulunan sedir ağaçlarına? (BŞ/HK)