Tiyatro tarihimizdeki ilk Shakespeare uyarlamaları Beyoğlu’nda Naum tiyatrosu ve Concordia Tiyatrosu(*) gibi dönemin seçkin salonlarında Rum ve Ermeni tiyatro toplulukları tarafından sahneye konulsa da, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tiyatro geleneğimizde Shakespeare’i “halkla” gerçek anlamda tanıştıran Türkiye tiyatrosunun en büyük mimarlarından Muhsin Ertuğrul’dur. Muhsin Ertuğrul, Darülbedayi’nin kurulmasından önce 1912 yılında Hamlet’i sahneleyerek başlatır, Shakespeare’i Osmanlı tiyatro severlerle buluşturmaya.
Darülbedayi kurulduktan sonra, bu kurumun tedrisatından geçen Kamil Rıza isminde bir tiyatrocu ise Anadolu’nun çeşitli kesimlerinde “Arapın İntikamı” ismiyle uyarladığı Othello’yu sahneye taşır ve evrensel tiyatro geleneğine aşina olmayan Anadolu halklarının oyun sayesinde tiyatroyu sevmesini sağlar. Hatta Nazım Hikmet de Kamil Rıza denen zatın Othello’yu sahnelemesiyle birlikte ilk defa bir Shakespeare oyununu sahnede görmüş olduğunu kaydeder hatıralarında. (**)
Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Muhsin Ertuğrul, Brecht, Moliere ve Shakespeare’in eserlerini repertuarına alarak, Türkiye tiyatrosunun gelişimine katkıda bulunur. Öyle ki, onun yıllar içinde sık sık Shakespeare oyunlarını sahnelemesi, yerli oyun geleneğine katkı yapmadığı yönünde dönemin entelijansiyası tarafından eleştirilir. Oysa Nurullah Ataç’ın deyimiyle, Muhsin Ertuğrul yaptığı bu uyarlamalarla sanatı ve tiyatroyu seyirci için mahalli bir hale sokmak, Osmanlı’dan gelen sahnede doğaçlamanın hakim olduğu tuluat geleneğini veya yüzeysel karakterlerin yer aldığı vodvil tarzı oyunları devam ettirmek yerine seyirciyi sanatın seviyesine çıkarmaya çalışır.(***) Muhsin Ertuğrul’dan bayrağı alan başta Müşfik Kenter, Genco Erkal olmak üzere değerli tiyatro sanatçıları çeşitli dönemlerde yeniden Shakespeare oyunlarını sahneye taşırlar.
Shakespeare’in ölümsüz eseri Bir Yaz Gecesi Rüyası, bugünlerde yeniden tiyatro seyircisiyle buluşuyor. 2015 yılına kadar Şehir Tiyatrolarında sahnelenip, büyük beğeni toplamanın yanı sıra çeşitli ödüller kazanan oyun, siyasi meseleler yüzünden kaldırılınca, oyuncularından Levent Üzümcü ve Arda Aydın’ın çabalarıyla yeniden projelendirilmiş. Oyun, oyuncuların değişmesi dışında Şehir Tiyatrosundaki temsiliyle aynı gibi görünse de, bu defa karşımızda önceki eksikliklerini tamamlamış, oyuncuların oyunun derinliğinin daha çok farkında olduğu ve ritmiyle daha fazla uyum halinde olduğu bir oyun var. Ünlü yönetmen Aleksandar Popovski’nin yorumu da cabası…
Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası’nısoylu bir ailenin düğün töreni için yazdığı tahmin edilir. Eser tam olarak bir düğün törenine uygun bir şekilde adeta bir karnaval havasında geçmektedir zaten. Yazarın çoğu eseri gibi Bir Yaz Gecesi Rüyası da aşk teması üzerine kuruludur. Konusundan kısaca bahsedecek olursak eğer, karakterlerden Hermia ve Lysander birbirilerine aşık iki gençtir. Ne var ki bu aşkın önündeki engel hem Hermia’nın babasının bu ilişkiye karşı duruşu, hem de Demetrius adlı gencin Hermia’ya duyduğu aşktır. Hikaye, Hermia’nın babasının onu zorla Demetrius’la evlendirmeye kalkışması ve bunun neticesinde Hermia ve Lysander’ın kaçmaya karar vermeleri ile ivme kazanır. Bu planın Demetrius’a aşık olan, aynı zamanda Hermia’nın arkadaşı olan Helena tarafından açığa çıkarılması ve bir ormanda buluşmaya sözleşen Hermia ve Lysander’ın peşinden giden Demetrius ve Helena’nın da bu ormana gelmesiyle olay dizisi devam eder, hikaye bu ormanda geçen olaylarla nihayetlenir. Söz konusu orman ise periler, büyülü çiçekler gibi gerçeküstü öğelerin bulunduğu bir ormandır. Zaten Shakespeare de hikayeyi, gerçekle fantastiği birbiriyle harmanlayarak inşa etmiştir.
Oyunun Popovski versiyonunu, ilk defa 2015 yılının Ağustos ayında Harbiye Açıkhava sahnesinde sağanak yağmurun altında tiyatro aşkıyla yerlerinden kıpırdamayan meraklı bir izleyici kadrosuyla birlikte izlemiştim. Yanılmıyorsam o temsilden sonra tatsız hadiseler yaşanmış, Levent Üzümcü şehir tiyatrolarından ihraç edilmiş, bir süre sonra oyun askıya alınmıştı.
Bir Yaz Gecesi Rüyası, daha önce birçok kez tiyatroda sahnelendi, müzikal olarak uyarlandı ve bale gösterimi yapıldı. Ancak bu defa oyunun alametifarikası kostümler ve dekor. Elbette Shakespeare oyunlarının en önemli tarafı kostüm ve sahne dekorlarının önemli bir yer tutmasıdır. Bu yüzden de sahnelenmesi maliyetli, ödenekli tiyatrolar için güçtür. Hatta Yahya Kemal, “Shakespeare’i sahnelemek isteyen öncelikle dekor ve kostüm iddiasından vazgeçmelidir” diyerek bu güçlüğü dile getirmiştir.
Ancak bu oyun, bir Shakespeare uyarlamasının gereğini kotarmanın yanı sıra, görsel öğeleri çok iyi şekilde kullanarak bir sanat şöleni yaratıyor ve metninin hakkını veriyor. Düşsel ve aşk dolu bir ormanı simgeleyen, şeritler halinde sahneye uzanan devasa kırmızı perdelerle, perdelerin üzerinden uçuşan perileri simgeleyen akrobatlar ve onların gösterileriyle, müzik eşliğindeki modern dans örnekleriyle, hızlı ritmiyle Popovski, Bir Yaz Gecesi Rüyasında hayalle gerçeği, rüyayla uyanıklığı harmanlayan Shakespeare’in, hayal temasını eksenine alarak karnaval havasında ilerleyen fantastik bir oyun inşa ediyor. Hala izlemediyseniz tiyatro severlere samimi tavsiyemdir.
Bir Yaz Gecesi Rüyası, bu sezon 12 Mayıs’ta Ankara Panora Sanat Merkezi’nde ve 27 Mayıs’ta İzmir Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu sahnelenecek. Oyunun önümüzdeki sezon İstanbul'da devam etmesi planlanıyor. (MK/ÇT)
(*) Naum tiyatrosu 1844-1870 yılları arasında şimdiki Çiçek Pasajı’nın yerinde olup Büyük Beyoğlu yangınıyla tarihe karışmıştır. Concordia Tiyatrosu ise 1908 yılında inşa edilene dek şimdiki San Anatoine Kilisesi yerindeydi.
(**) Metin And, Başlangıcından 1983’e Türk Tiyatro Tarihi, İletişim Yayıncılık, 2004, İstanbul
(***) Nurullah Ataç, Günce 1953- 1955, Yapı Kredi Yayınları, 2005, İstanbul