* Fotoğraf: Pixabay
Bilindiği üzere, “Çocuk Hakları”, 18 yaş altındaki bireylerin haklarıdır. 1989’da benimsenen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) 18 yaşın altındaki herkesi çocuk olarak tanımlar; sözleşmede çocukların tüm insan haklarına sahip olduğu teyit edilir.
Sözleşme'ye göre 18 yaşın altındaki bireyler ırk, din veya yetenek farkı gözetmeksizin, düşüncesi veya söylediği her ne olursa olsun ve nasıl bir aileden gelirse gelsin, bu haklara sahiptir.
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve hak örgütleri temsilcileri uzunca bir süredir, toplumda daha dezavantajlı konumda olan çocukların medyada daha kapsayıcı ve adil biçimde temsil edilmesine yönelik genel ilkeleri oluşturmaya çalışmaktadır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kılavuzluk ettiği ilkeler, öznesi çocuk olan şiddeti haberleştirmeye çalışan gazetecilere yöneliktir.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin "Doğru Davranış Kuralları" bölümünün “çocuk” alt başlığında; "suça itilmiş çocuklarla ilgili suçlarda ve cinsel saldırılarda 18 yaşından küçük olan suç faili ya da mağdurların kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmamalı, fotoğraf, görüntü ve çizim kullanılmamalıdır. Çocuğun kişiliğini ve davranışlarını etkileyebilecek durumlarda, gazeteci, bir aile büyüğünün veya çocuktan sorumlu bir başkasının izni olmaksızın çocukla röportaj yapmamalı veya görüntüsünü almaya çalışmamalıdır. Çocuklarla ilgili haberlerde soruna dikkat çekmek, kamuoyunda yaratacağı etki ve yarar dikkate alınmalıdır” ifadeleri yer almaktadır.
2011 yılında yürürlüğe giren ve aynı yıl Türkiye tarafından imzalanan ‘Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ (Lanzarote Sözleşmesi) "Çocuğun cinsel istismarı açısından neler yapılması, önleyici tedbirler ve çocuğun nasıl korunması gerektiğine dair birtakım hükümleri, taraf ülkelerin alması gereken önlemleri sıralayan ve çocuğu koruma noktasında, nasıl çalışmalar yapılması gerektiğini belirleyen, koruma, önleme, kovuşturma aşamalarında mağdur olmaması şeklinde çalışma yapılması gerektiğini söyler.
Taraf olunan sözleşmeler uyarınca çocukların uğradığı hak ihlallerine ilişkin verilerin kayıt altına alınması ve kamuoyuyla paylaşılması son derece önemli.
Dünyanın farklı coğrafyalarında oluşturulsalar da, adı geçen ilkelerle korunmaya çalışılan çocuklara dair en kapsamlı çalışma Washington Üniversitesi tarafından 1999’da kurulan araştırma merkezi ve program geliştirici birim The Dart Center for Journalism & Trauma tarafından yapılmıştır.
The Dart Center, şiddet kurbanları ile ilgili haberlerde mükemmelliği hedefler ve gazetecileri travma konusunda eğitir. Merkezin yaptığı çalışmaları diğerlerinden farklı kılan şey, travmayı iki yönüyle, hem travma geçiren, hem de travmayı haberleştiren boyutuyla mercek altına alması ve çözüm önerileri sunması.
Çocuk travmaları konusundaki haberleri geliştirebilmek için editörlerin izleyebileceği tek ve en iyi yol, gazetelerinde habercilerin düzenli olarak çocuklara dair haberler yapabilecekleri boşluklar veya televizyonlarında zaman yaratmaktır.
Söz konusu durum, geleneksel gazetecilik eğitimindeki boşluğun doldurulmasına yardımcı olacaktır. Böylece gazetecilere sosyal politika, çocuklarla ilgili eğilimler veya aile sorunları gibi konularda uzmanlık kazanacakları alanlar sağlanmış olur.
Çocukların güvenlik açığı, dünyanın her yanında artan koruma yasalarına rağmen daha fazla gizlilik hakkı gerektirmektedir. Gazeteciler habere ulaşma süreçlerinde üzerlerindeki rekabet baskısına rağmen, travma durumlarında çocukların korunması için çaba sarf etmeli, oluşturulan etik ilkeleri içselleştirmeliler.
Pandemi
Pandemi sürecinde okulların kapanması ve karantina gibi kısıtlamaların artması ile birlikte aile içi istismar, ihmal ve şiddetten etkilenen çocuklar daha büyük bir tehditle karşı karşıyalar. Pek çok araştırma çocuklara yönelik şiddetin çok büyük oranda en yakınlarından geldiğini gösteriyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) çocuklara karşı kötüye kullanım olaylarını bildirmek için yardım hattını işleten RAINN'e (Rape, Abuse & Incest National Network-Tecavüz, Kötüye Kullanım ve Ensest Ulusal Ağı) başvuran küçük çocuk sayısında artış olmuştur.
Kuruluş, çocuk cinsel istismarcılarının yaklaşık yüzde 34'ünün aile üyesi olduğunu bildirmektedir. Mart 2020'de yardım hattına ulaşan gençlerin yüzde 67'si failini aile üyesi olarak tanımlarken, yüzde 79'u da o esnada faille yaşadıklarını söyledi.
Çocuğun istismarcılarla birlikte yaşadığı her beş vakanın birinde RAINN, sevindirici olarak, çocukların polisle hemen temas kurmalarına yardımcı oldu. Ancak bu olumlu örneğin benzerlerine küresel ölçekte pek de rastlamanın mümkün olmadığını not düşmek lazım…
UNICEF’in Kendi Yurdunda Kayıp [Lost at Home]’ adlı raporunda, ülke içinde yerlerinden edilmiş çocukların temel hizmetlere erişemediği, şiddet, sömürü, istismar ve insan ticareti mağduru olmanın yanı sıra, çocuk işçiliği, çocuk evliliği ve aileden ayrı düşme gibi, sağlık ve güvenliklerini doğrudan tehdit eden risklere de maruz kalabildiklerine vurgu yapılıyor.
Çevrimiçi Çocuk İstismarı (Grooming)
Sosyal izolasyon, daha az denetim ve bilgisayar başında daha fazla geçirdikleri zaman nedeniyle çocuklar çok daha savunmasızlar. Nitekim Avrupa Polis Teşkilatı ya da kısaca Europol tarafından hazırlanan yeni bir raporda, çocukları İnternet üzerinden cinsel olarak sömürmek isteyenlerin dijital faaliyetlerinde bir artış olduğu kaydedildi.
Mart ayı sonlarında FBI [Federal Soruşturma Bürosu] ABD genelinde çevrimiçi cinsel istismar riskleri hakkında ebeveynlere uyarıda bulundu. Çocuk istismarcılarının çevrimiçi oyunlar ve çocukların katıldıkları programlara erişerek, çocuğu bu kanaldan taciz ve istismar ettiği, çocuklara cinsel olarak müstehcen fotoğraf veya video göndermeleri için baskı yaptıkları ve daha sonra bunları ebeveynlerine göndermekle şantaj yaptıklarını biliyoruz.
Utanç tehlikeli bir faktör çünkü utanç sessizlikle büyür. Çocukların olan biteni ebeveyninden gizlemesine yol açabilir. Burada iş ebeveyne düşüyor çocuklarına karşı yargılayıcı olmayan bir tutum sergilemeli ve çocuklarıyla bu riskler hakkında açıkça konuşmalılar.
Medya
Medya, çocuk ihmali ve psikolojik şiddetten çok özellikle cinsel ve fiziksel istismar gibi cezai konulara odaklanma eğiliminde. Bu durum, çocuklara yapılan kötü muamele hakkında kamuoyunun algısını değiştirebilir. Yoksulluk ve sosyal dışlanma gibi kötü muamelenin sosyal ve yapısal belirleyicilerini gizlemeye katkı sağlayabileceği gibi halk sağlığı yaklaşımlarının büyük ölçüde göz ardı edilmesine veya en azından ailelere mücadele etme ve zararın önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına engel olur.
Çocukların hakları konusunda halkı bilinçlendirmek sosyal sorumluluk ilkesinin olmazsa olmazı. Medya, çocuk haklarını savunup, cinsel istismar vakalarının ortaya çıkarılmasına yardımcı olurken çocukların, mutlak mahremiyet haklarını da korumalı.
- Gazeteci gereksiz ayrıntıları bildirmekten kaçınmalı.
- Çocuk istismar davalarında fikri takip haberleri yapılmalı.
- Gazeteciler yalnız cinsel istismar vakalarını bildirmemeli, halkı cinsel istismarın ne olduğu, ne yapması gerektiği konusunda eğitmek veya ne zaman nereden yardım alınır sorularına yanıtlar aramalıdır.
- Olay yeri ile bilgiler belli bir dereceye kadar ayrıntılardan kaçınarak verilmelidir.
Cinsel istismar hakkında haber yapan gazeteciler cinsel istismarın ne olduğu, etkileri, sonuçları ve ilgili mevzuat ile ilgi bilgi sahibi olmalıdırlar. Bir çocuk baba veya anne tarafından cinsel tacize uğradıysa ebeveynin adı yayınlanmamalıdır. Suçluların, kurbanların/mağdurların akıbeti hakkında fikri takip (follow up) haberler yapılmalıdır.
Mart ayı sonuna kadar, ülkenin büyük bölümü pandemi altındayken, 18 yaşından küçüklerin aylık çağrılarında yüzde 22'lik bir artış oldu ve gelen tüm temasların yarısı reşit olmayanlardan geldi.
Mart ayında yardım hattına ulaşan gençlerin yüzde 67'si failini aile üyesi olarak tanımladı ve yüzde 79'u şu anda bu faille yaşadıklarını söyledi. Çocuğun istismarcılarla birlikte yaşadığı her beş vakanın birinde RAINN, çocukların polisle hemen temas kurmalarında yardımcı olmuştur.
"Bu nedenle, yardım hattına gelen çocukların birçoğu kendini oldukça savunmasız hissediyordu. Bu, COVID-19'un doğrudan bir sonucuydu, çünkü istismarcıları ile beraber karantinaya alındılar. "
Pandemi sürecinde çocukların karşılaştıkları sorunlar yalnız aile içi veya dijital ortam ile kısıtlı değil elbette. Örneğin salgınla birlikte cezaevlerindeki çocukların yaşam hakları iyice tehdit altına girdi. UNICEF COVID-19 salgınından en çok etkilenen kesimin, sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanma şansı olmayan, kronik hastalığa sahip olan veya mülteci çocuklar olduğunu açıkladı.
BM’nin 15 Nisan 2020’de yayınladığı raporda küresel salgın sonucu bu yıl 66 milyon çocuğun aşırı yoksulluk seviyesi altına düşebileceği ve böylece 2019 yılında aşırı yoksul olduğu kaydedilen 386 milyon çocuk sayısında 2020‘de artış yaşanacağı da belirtildi.
Türkiye’de pandemi esnasında çocukların ev ortamında veya çocuk işçiliği kapsamında hangi şiddet türlerine maruz kaldıklarına veya psikolojik etkilenme yaşayıp yaşamadıklarına dair somut bir çalışma verisi yok. Okulların kapalı olması ve 20 yaş altının sokağa çıkma yasağı nedeniyle, yalnız çocukların rutin yaşamları bozulmadı aynı zamanda destek mekanizmalara erişim konusunda sıkıntılar yaşadılar.
Mağdur çocuk sayısındaki düşüşün en önemli nedenlerinden biri de kendisine şiddet uygulayanın veya istismarcısı ile sıkışık kalması. Bu da kaçınılmaz olarak çocuk evlilikleri, cinsel istismar gibi riskini fazlalaştırdı.
Ülkemizde de bu süreçte medyanın sorması gereken sorulara şu birkaç örneği sıralamak mümkün;
- Çocukların aile içi şiddetten kendilerini koruyabilmeleri için gereken hak arama mekanizmaları ve diğer destek hizmetler konusundaki bilgi paylaşımı mevcut mu?
- Çocuğu yakınlarından korumak için ne tür önlemler alındı?
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın bu konuda çalışan Çocuk hakları örgütleri ile olduğu kadar medya ile de ortak bir çalışma planı mevcut mu?
- Bu süreçte iş ve gelirlerini kaybeden ebeveynler üzerindeki finansal stresi azaltmak için neler yapılabilir? Zira evde çocuklarına uyguladıkları her türlü şiddet, ihmalin en büyük neden bu ekonomik stres.
- Türkiye, cinsel istismar vakaları ve çocuğa yönelik şiddet olayları ile ilgili tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmekte midir? (YGİ/APA)