Roboski Katliamını Soruşturma Komisyonu raporu Ocak ayı içinde açıklanacak. Habere göre; Meclis Uludere Alt Komisyonu Başkanı İhsan Şener, "olayın yıldönümünde yapılacak bir açıklamanın suistimal yaratabileceği gerekçesiyle böyle bir yol izlediklerini" söylemiş.
Hakikati bulup ortaya koyacak bir raporun açıklanması neden suistimal yaratsın?
Komisyon'un Başkanı iki gün önce taslak raporu basına verirken yaptı bu açıklamayı.
Adı üstünde 'taslak' rapor neden basına verilir? Taslak rapor, neden üyeleri ile görüşülmeden basına verilir? Taslak rapor birisinin öznel görüşlerinden ibaret olabilir mi? Taslak rapor, "talimatı Genelkurmay vermiş olabilir" diye muğlak bir ifade taşıyabilir mi? Sınır ötesi harekata karar verme yetkisi hükümete ait iken, bundan hiç söz etmeyen bir rapor 'taslak' dahi olsa yazılabilir mi?
Komisyon üyesi Ertuğrul Kürkçü'nün değerlendirmeleri akla gelen bu soruları aydınlatan nitelikte.
Evvelki gece NTV'de Bekir Ağırdır, Oğuz Haksever'e "Uludere olayının hükümete karşı hazırlanmış bir tuzak olduğunu" söyledi.
Rapor taslağında yer alan "silsile halinde yapılan yanlışlar neticesinde ortaya çıkan kasıtsız yanlış iş / bombalama" söyleminin ilk bölümünü sahiplenen Ağırdır dedi ki: "Bu kadar silsile ile yapılmış yanlışın - üstelik Hükümet ile Genelkurmay arasında iyi bir uyum varken - bir araya gelmesi manidardır; dolayısıyla bu olay Hükümet'e karşı hazırlanmış bir tuzaktır."
Durmadı Ağırdır: "Başbakan bu tuzağın nereden geldiğini ertesi günden itibaren biliyordur."
Ağırdır tuzaktan 'Başbakan'ın bunun nereden geldiğini bildiğini' söyleyecek kadar emin.
Bir an karşınızda bir araştırmacının değil, bir falcının olduğunu düşünebilirsiniz.
Araştırmacımıza bir soru sormak lazım o zaman: Araştırmacılık, maddi veriler olmadan kalbe doğan hisler ile sonuç uydurmak işi midir?
Konuya elde olan ol(a)mayan maddi veriler ışığında bakan bir değerlendirmeye sahip olmak istiyorsak, bu katliam ve onun Soruşturma Komisyonu raporu hakkında söylenebilecekler sanırım şunlar:
* Genelkurmay'ın bilgi vermediği bir ortamda siz bu olayı 'kasıtsız yapılmış yanlış' olarak tanımlayamazsınız.
* "Bir Genelkurmay birimi talimatı olmuş olabilir" diye olasılıklar üzerine rapor yazamazsınız. Yazarsınız da o sonuçlanmış, hakikati ortaya koymuş bir incelemenin eseri olmaz.
* Sınır ötesi harekata karar verme yetkisi hükümetindir. Eğer bir Genelkurmay tasarrufu varsa bunun Hükümet'in - fiilen Başbakan'ın - onayından geçmiş olması gerekir. Yani silsile ile karar verilip onay makamına çıkıldı ise bu katliamın emrini veren kişi Başbakan'dır.
Eldeki verileri değerlendirmeyi şöyle sürdürebiliriz:
Ertuğrul Kürkçü, evvelki gece İstanbul'da Ferhat Encü'nün ev sahipliğini yaptığı Roboski anmasında, katliamı inceleme sürecinde kendisini şaşırtan bir şeyi şöyle belirtti:
"Ben hayatımda hiç yüzbinlerce kişilik bir ordunun, komutanları nezdinde, tek bir düşman ismi anarak çok derinden takıntılı bir ruh hali sergilediğini görmemiştim. Sınırdaki jandarma taburunun komutanının söylemi şu idi: 'Ah sayın vekiller, siz bu Bahoz Erdal'ı bilmezsiniz.' "
Bu derin takıntılı ruh halinin taze bir örneği, başka kimlerin bu takıntı ile yatıp kalkıp gece yarıları tweetleri ile meşgul oldukları aşağıdaki haberde.
"Bahoz Erdal öldürüldü mü?
08 Kas 2012 09:20 Samanyolu Haber
"Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Bordo Bereliler, Irak sınırını 5 kilometre geçerek nokta operasyonlar gerçekleştirdi.
"Örgütün kış hazırlıklarına büyük darbe indirilen operasyonun asıl hedefinin terör örgütü PKK'nın askeri kanat sorumlusu "Bahoz Erdal " kod adlı Fehman Hüseyin olduğu iddia edildi. Bordo berelilerin sınır ötesine yaptığı nokta operasyon ile ilgili sosyal medyada "Bahoz Erdal öldürüldü" haberleri yayılmaya başladı. Bu iddialara ilk cevap Ak Partili vekil Şamil Tayyar 'dan geldi.
"AK Parti milletvekili Şamil Tayyar dün akşam Twitter'da şu mesajı yayınladı: "İçişleri Bakanı şu anda mecliste ve Fehman Hüseyin'in öldürüldüğü iddiasını teyit etmedi, ama operasyonun sürdüğüne dikkat çekti. "
"Bordo berelilerin sınır ötesine yaptığı nokta operasyon ile ilgili dün akşam saatlerinden itibaren sosyal medyada çok sayıda haber yayınlanmaya başladı.
"Yapılan nokta operasyonunun PKK'nın üst düzey bir ismine karşı gerçekleştirilmiş olabileceği iddialarını "Bahoz Erdal öldürüldü" söylentileri takip etti. Ancak söz konusu haberlerle ilgili olarak herhangi bir bilgi teyit edilmiş değil.
ORG. ÖZEL NE DEMİŞTİ?
"Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, daha önce yaptığı değerlendirmelerde "PKK'nın lider kadrosunun peşine düştük. Çok iyi korunuyorlar ve çok sık yer değiştiriyorlar" demiş, ardından da PKK lider kadrosunun "öldürülme" korkusuyla Kandil'de bile koruma ordusuyla gezdiği ortaya çıkmıştı.
PKK'LI YÖNETİCİNİN PEŞİNE DÜŞTÜLER
"Bordo bereliler 2 günlük operasyonun ardından birliklerine dönüş yaptı. PKK'ya verdirilen zayiatla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı ancak özel kuvvetlerin PKK'nın üst düzey bir yöneticisinin peşinde olduğu öğrenildi."
* * *
Haberin bize söylediği şu: Yapılan sınır ötesi harekat Hükümet tarafından bilinmekte ve izlenmektedir. O esnada İçişleri Bakanı Meclis'tedir. Beklenen zaferi müjdelemek üzere istihbaratçı vekilimiz tweet hesabının başındadır. Bunların hepsi çok doğal; çünkü sınır ötesi harekat talimatını onaylamak / vermek Hükümet'in olmazsa olmaz yetkisindedir.
Peki 28 Aralık 2011'de de yine bir "zafer" bekleyen Hükümet yetkilileri, önlerine getirilen harekat talebini iştahla onaylamış, emri vermişler midir, vermemişler midir?
Dört uçak sortisi ile vücutları parçalanan 34 Roboski'li çocuğun - gencin arasında Fehman Hüseyin olsa idi, ölenlerin gerisi kim olursa olsun bu katliam "34 teröristin etkisiz hale getirildiği bir AKP - Genel Kurmay zaferi" olarak ilan edilecek miydi, edilmeyecek miydi?
Katledilenlerin sadece ekmek parası peşinde insanlar olduğu anlaşılınca şimdi bu katliamdan silsile ile birinci ve ikinci derecede sorumlu olan Hükümet ve Genelkurmay'ın bu taslak rapor ile aklanmaya, gerçeğin karartılmaya çalışıldığına şüphe var mıdır, yok mudur?
Bekir Ağırdır gibilerin güya bilirkişi oldukları konularda yazdıkları fermanın dili zehirli. Öyle ki; yakındıkları "lumpen dilinde dolaşan nefret / linç dilinden" daha zehirli. O "lumpenlere" gerçeği anlatmak, Bekir Ağırdırgillere gerçeği anlatmaktan daha kolaydır.
Roboski katliamının Soruşturma Komisyonu raporu Ocak ayında yayınlanacak. Bekliyoruz. Bu rapor eğer taslağı gibi çıkarsa onu "suistimal etmek" boynumuzun borcu olsun.
"Unutursak, kalbimiz kurusun" (HA/BA)