“Neşeye acıdan kaçınarak değil, acının orta yerinde ve onunla birlikte mücadele ederek ulaşılır. Neşeli militanlık, aynı zamanda çaresizlik ve umutsuzlukla birlikte hareket edebilme ve onu siyasallaştırabilme kapasitesine sahip olabildiğimiz yerlerde ortaya çıkar.”*
Ahmet Yıldız, 26 Temmuz 1979’da doğdu. Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü son sınıf öğrencisiydi. 2008 yılında İstanbul'un Üsküdar ilçesinde öldürüldü.
Yıldız'a geçmişte danışmanlık yapan Lambdaistanbul'un o dönemki avukatlarından Fırat Söyle, cinayetten üç ay önce Yıldız'ın, eşcinsel olduğu gerekçesiyle ailesinden ölüm tehditleri aldığı için bölge savcılığına şikâyette bulunduğunu; ancak savcılığın soruşturma başlatmayı ya da Yıldız'a koruma sağlamayı reddettiğini söyledi.
Öldürülmesi, Türkiye'deki LGBTİ+ hakları konusundaki tartışmaları ve sorunları yeniden gündeme getirdi. Ölümüne ana akım ve uluslararası medyada geniş yer verildiği için –Türkiye'nin ilk gey namus cinayeti– dava, LGBTİ+ hakları savunucuları açısından da bu alandaki farkındalığı artırmak için bir dönüm noktası oldu. Ancak, özellikle cinayetin detayları, hukuki süreç ve olayın üzerinden geçen yıllar, beraberinde birçok soru işaretini ve belirsizliği getirdi.
Ahmet Yıldız hakkında açılan davanın 39. duruşması iki gün önce (11 Ocak’ta) İstanbul Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Saldırı esnasında yaralanan kişinin (Ümmühan Daraca) şikâyetiyle 8 Eylül 2009'da başlayan dava sürecinin üzerinden 15, Ahmet Yıldız’ın öldürülmesinin üzerinden ise 16 yıl geçti.
15 yıldır süren davaya müdahil olmak isteyen LGBTİ+ derneklerinin ve avukatların tüm talepleri, neredeyse her duruşmada reddedildi. 15 yıldır duruşma salonundaki sanık sandalyesi boş ve LGBTİ+ dernekleri ile aktivistleri, davanın zamanaşımına uğrayacağından endişeli.
Mahkeme başkanının “Zaten beş dakika sürecek,” deyip hükmünü kurduğu 39. duruşma, kelimenin tam anlamıyla beş dakika sürdü. Avukatlar, bu hız ve kayıp zaman içerisinde adaletin sağlanabilmesi için emsal kararlar sunarak tüm aile fertlerinin dinlenmesini güç bela isteyebildi. Bu detaylara, duruşma salonundan çıkan avukatlar aracılığıyla vakıfız, çünkü mahkeme başkanı tutanakta “açık yargılama” yazmasına rağmen duruşmayı basına kapalı gerçekleştirdi. Yetmedi, içeri girmek isteyen gazetecileri engellemek için güvenlik görevlisi tarafından duruşma salonunun kapısı kilitlendi.
Firar
39. duruşmaya katılan avukatlardan biri “Terör davası gibi davranıyor heyet,” dedi. Sadece heyet değil, adliyedeki tüm görevliler Ahmet Yıldız duruşmalarında aynı tavıra bürünüyor. Duruşmadan sonra bir araya gelen LGBTİ+ aktivistlerini ve avukatları, adliye içinde ve dışında takip ediyor polisler. Zaman zaman gelip avukatların kulağına eğilerek “Açıklama yapmayacaksınız değil mi avukat hanım/bey?” diye soruyorlar. Aktivistler geçen sene (2023) görülen duruşmalarda adliye dışında açıklama yapmayı istese ve denese de polis engeline takıldı. Bir duruşmadan sonra, çantasından minik bir gökkuşağı bayrağı çıkaran LGBTİ+ aktivistinin kolu tutuldu ve bayrak aniden görünmez kılındı.
Sonraki duruşması 27 Haziran 2024’e bırakılan davada, sanık Yahya Yıldız hakkında çıkarılan yakalama emrinin devam etmesine karar verildi. Firari baba Yahya Yıldız, davanın soruşturma aşamasında en son Zaxo’da görülmüştü.
İstanbul’daki duruşmayla eş zamanlı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) LGBTİQAA+ Dayanışması aktivistleri, bize hem çok hüzünlü gelen hem de hayli güç veren bir eylem düzenledi. Ellerinde Ahmet Yıldız fotoğrafları ve LGBTİ+ bayraklarıyla kampüste basın açıklaması okuyan LGBTİ+'lar şöyle dedi:
“Nefretle beslediğiniz kutsal ailenizi ne kadar dayattıysanız da buna mahkûm olmadığımızı çok iyi biliyor, bizi yıldırmayacağınızı hatırlatıyoruz. ODTÜ'den sesleniyoruz: Ahmet’in katili bulunana kadar, bu ülkede yaşama hakkımız güvence altına alınana kadar, AKP iktidarın bize karşı yürüttüğü fobik siyaset savaşı sona erene kadar direnmeye devam edeceğiz. Ahmet’in davasını takip ediyoruz. Unutmayacağız, unutturmayacağız!”
Onur Haftası
Adliyede, sonraki duruşmanın haziran ayına denk geleceğini öğrenen LGBTİ+ aktivistlerinin gözündeki ışığı gördükten hemen sonra ise şöyle bir cümle duydum: “Onur Haftasına denk geliyor, daha iyi örgütlenebiliriz.”
Arkadaşları ve LGBTİ+’lar Kimsesizler Mezarlığına gömülen Ahmet Yıldız’ın davasına da hatırasına da sahip çıkıyor. Ve bunu da kayıplarının ardından tuttukları yas, cezasızlığın verdiği öfke ve mücadelenin getirdiği dirençle yapıyor. Ahmet Yıldız, ölümü ve davasıyla Türkiyeli LGBTİ+’ları bir araya getirmeye, mücadeleye ivme kazandırmaya, LGBTİ+ hareketinde gedikler açmaya devam ediyor.
Haziran ayında, 40. duruşması görülecek olan Ahmet Yıldız davasında daha kalabalık buluşma dileğiyle.
* Neşeli Militanlık, Toksik Zamanlarda Direnişi Örmek, Nick Montgomery, carla bergman, Çeviren: Gülnur Elçik, İletişim Yayınları. (TY)