Başrollerinde Janet Leigh ve Anthony Perkins’in yer aldığı Psycho (1960) Alfred Hitchcock filmografisinin belki de en güçlü ve görkemli filmi. Sevdiği adam ile yeni bir hayat kurabilmek için patronundan 40 bin dolar çalan Marion (Janet Leigh), Phoneix’i terk eder ve fırtınalı bir akşamda geçirdiği kaotik yolculuğuna, yol kenarında gördüğü Norman Bates’e (Anthony Perkins ) ait Bates Motel’e sığınarak ara verir.
Dönemin en ünlü oyuncularından Janet Leigh’i sığındığı bu otelde, daha filmin ilk yarısında, sinema tarihinin en korkunç bir o kadar da en estetik sahnelerinden biri olan ünlü duş sahnesi ile kaybederiz. 60’ların sinema seyircisi için olağandışı olan bu sahne sinema tarihine adını altın harflerle yazdırır: Hitchcock’un ünlü duş sahnesi!
Sigmund Freud’a defalarca selam gönderen Psycho öyle ki Türkçe çevirisinin aksine psikopat teriminin değil, psikanalizin (psychoanalysis) kısaltmasıdır. Daha sonra aslında var olmadığını öğrendiğimiz annesi ile birlikte yaşayan Norman, pasif ve annesine bağlı bir bireydir. En büyük zevki ölü kuşların içini doldurmaktır ki kendi ruhunu da annesi ile doldurur.
Freudyen açıdan inceleyebileceğimiz Norman Bates karakteri röntgencilik ve öldürme arzusu ile kaplıdır. Marion’ın hem mecaz hem de gerçek anlamda yoldan çıkarak Bates Motel’e gelişi, Norman’ın obsesif nörosis kişiliğini tetikler. Norman, Marion’ı rahat bir şekilde dikizleyebilmek için ona 1 numaralı odanın anahtarını verir. Evinin bahçesindeki havuzda yıkanırken iki adamın tacizine uğrayan bir kadının öyküsünü anlatan Rembrandt’ın ünlü tablosu Susanna and the Elders, Norman’ın Marion’u gözetleyebileceği deliğin üzerindedir. Ancak röntgencilik Norman’a asla yetmeyecektir.
Bir önceki sahnede yaptığı hesaplardan, çaldığı parayı iade etmeyi ve sevgilisi ile huzurlu bir yaşama adım atmaya karar verdiğini anladığımız Marion’u, duş sahnesinde ilk ve son kez mutlu ve huzurlu görürüz. Marion, yaptığı günahlardan arındırdığı ruhuna biraz sonra karışacak kanından habersizdir.
Duşun başından alınan bir sahne ile arınan Marion’u izlerken, kamera yavaş yavaş yer değiştirir; perde artık arkadadır, Marion kenarda küçücük kalmıştır, banyonun perdesi sinemanın perdesini kaplar, perdeye elinde bıçak taşıyan gölge düşer. Marion’un yitip gidişini de yakın plan çekimde muazzam bir “kayan el” sahnesi ile izleriz. Sinema tarihinin en çok referans gösterilen ve kültürel bir fenomene dönüşen bu ünlü sahneyi iliklerimize kadar hissetmemizde en büyük pay, gerilimi artıran müziklerin sahibi Bernard Herrman’a aittir.
Hermann tekrar tekrar kesmeler ile verilen bıçaklanma sahnelerinde en mükemmel sesi kullanmak için Hollywood efektlerine değil; bir kavuna başvurur! Hayalindeki kusursuz sesi yakalamak sayısız kavun parçalayan Hermann en son Casaba kavunun çıkardığı seste aradığı derinliği ve hissi yakalar ve ünlü duş sahnesinin bıçaklanma efektlerinde Casaba kavunun sesi eklenir.
Sinema tarihinin en değerli yapımlarından Psycho bize sadece karanlık bir psikanalitik dünya sunmaz, Amerikan Rüyası ile daha zengin olma hayali kuranlara “Güvende değilsiniz” der, banyonuzda bile güvende değilsiniz. (YK/EKN)