İntihar, bireyin istemli olarak yaşamını sonlandırdığı, biyolojik, genetik, psikolojik, sosyolojik ve çevresel etmenlerin karmaşık etkileşiminden kaynaklanan bir durum, bir halk sağlığı sorunudur.
Durkheim'a göre, ölüm ile sonuçlanacağı bilinmesine rağmen, kişinin dolaylı ya da doğrudan gerçekleştirdiği eyleme "intihar" denir. Bu girişim çoğunlukla beklenildiği ve istenildiği sonuçlara ulaşmadığı bilinse de Shneidmann'a göre ağır sorunlarla baş etmeye çalışan, zarar görmüş benliğin çözüm arayışıdır. (10, 11)
Bu yazının kaleme alındığı, 18-23 Şubat tarihleri arasında peş peşe gelen, medyadan takip edilebildiği kadarıyla on altı intihar vakasının yanında birkaç ay kadar önce aile bireylerince, içlerinden birinin planlamasıyla, toplu gerçekleştirilen intihar olgusunun yanında, femiside ve kadın cinayeti özellikleri de taşıyan üç adet önemli intihar vakasının medyada yer aldığını öğreniyoruz. Bu durum ülkemiz açısından hayli karmaşık durumlara işaret eden, sadece ruh sağlığı çalışanlarını değil, Sağlık Bakanlığı, halk sağlığı uzmanları, sosyologları da ilgilendiren; birçok alandan çalışmacının ortaklaşa çalışma yürütmesini zorunlu kılan bir durumdur.
9 Kasım 2019 tarihli Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) de gerçekleşen intiharların ardından bir açıklama yapmıştı. Yaklaşık bir hafta sonra, 15 Kasım 2019 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde bir komisyon oluşturulacağını öğrenmiştik. Bu çalışmaların yeterli olmadığı, daha kapsamlı bir organizasyonun gerekliliği dikkat çekmektedir.
Kullanılan dil, yapılan yayınlar ve paylaşımlar üzerine düşüncelerimizi paylaşmadan evvel, birkaç noktanın üzerinde durmanın önemli olacağı kanısındayız:
Yeryüzünde her 3 saniyede bir kişinin intihar girişiminde bulunduğu, her 40 saniyede bir kişinin hayatına son verdiği (bir yılda ortalama 800.000'den fazla ölüm anlamına geliyor) istatistiklerden anlaşılmaktadır. Tamamlanmış bir intihar olgusundan ortalama en az altı kişinin etkilendiği göz önüne alındığında ne derece önemli bir halk sağlığı sorununu tartıştığımızı anlayabiliriz. 15-29 yaş aralığında trafik kazalarından sonra en sık ölüm sebebi intihardır. Ülkemiz sağlık istatistiklerindeki eksikliklere rağmen bu oran son 10 yılda 30.000'e yakın vatandaşımızın çeşitli şekillerde hayatlarına son verdiklerini göstermekte, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, bu olguların geriye dönük yapılan araştırmalarında, popülasyonun ortalama yüzde 40-60'ının son bir ay içinde en az bir hekime başvurduğu göze çarpmaktadır. Ruh sağlığının yeterli ve düzenli olarak verilemediği, takiplerin yetersiz yapıldığı ülkelerde intihar oranlarının yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
İntiharın kendisi bir hastalık değildir
İntihar başlı başına bir hastalık olmadığı gibi önceden bir belirtisi de her zaman olmayabilir. Acil psikiyatri polikliniklerine başvuran kişilerde olduğu gibi belli başlı durumlar için öngörülebilir bir durum iken, bazı vakalarda beklenmedik ve ani girişimler sonucu gerçekleştiği bilinmektedir. İntihar sebeplerine bakıldığında depresyon ve bağımlılık gibi "ruhsal rahatsızlıklar" ön plana çıkmakla beraber ilişkisel sorunlar, kişinin toplumla yaşadığı çatışmalar, ekonomik durum, göç gibi transkültürel faktörler gibi birçok başlığın barındığını görmekteyiz. Bunun yanında, ailede intihar girişiminde bulunma davranışı ve psikiyatrik rahatsızlıkların varlığı durumunda sonraki kuşaklarda benzer vakaların görülme sıklığında artma olabildiği genetik çalışmalarda gösterilmiştir. (12, 13)
Türkiye'de intihar olguları dünya ortalamasının altında olsa da gün geçtikçe tamamlanmış intihar istatistikleri her iki başlıkta artmaya devam etmektedir. Kadın cinsiyet, bekâr ya da boşanmış olmak, aile içi sorunlar, toplumsal dayanışma ve desteğin azlığı, düşük ekonomik gelir durumu, düşük eğitim seviyesi intihar riskini artıran özellikler olarak istatistik önem taşımaktadır.
İntihar yöntemlerine baktığımızda yaklaşık 160 çeşit farklı yöntemin literatürde yer aldığını görmekteyiz.
İntihar önlenebilir nedenlere sahiptir
İntihar olgularının bir çoğunun önlenebilir/tedavi edilebilir ruhsal rahatsızlıklara bağlı sebepleri olduğu kadar (Ağır Major Depresif Bozukluk, yoğun pozitif psikotik belirtiler ile seyreden Şizofreni akut atağı gibi) kronik fiziksel rahatsızlıklar, ilişkisel - toplumsal sorunlar, kayıp/yas olayları, ekonomik sorunlar gibi çevresel faktörlere de bağlı olduğu yukarıda bahsedilmişti. Önlenebilir birçok sebep mevcut olduğu halde bir kısım olgunun belirti vermemesi, uygulanan tedaviye yanıtsız olup tamamlanmış girişimlerin olduğu da tıbbi bir gerçekliktir.
"Uçuruma uzun uzun baktığında, unutma ki uçurum da sana öyle bakmaya başlayacaktır"
Bu cümle, Nietzsche'nin "İyinin ve Kötünün Ötesinde" adlı eserinin 146. Aforizması'nda geçmektedir. Metaforik olarak bu cümle, olumsuz yönde çağrışım yaratan görüntülere baktığımızda bizde uyandırdığı benzer duyguları ve düşünceleri tanımlamaktadır.
Travmatik olayların insan ruhsallığında başlıca yarattıkları: Olay örgüsünün öncesi ve sonrası arasında bağın kurulamaması, olay bütünlüğünün anlamdırılamaması ve dünyanın güvenli ve adaletli bir yer olduğuna inancın kırılmasıdır. "Uçuruma Bakma" metaforu için somut bir örnek olarak, yakın geçmişin önemli bir travmatik deneyim olan Boston Maratonu saldırısından sonra yapılan bir araştırma verilebilir. Altı saat ve üstü patlama ile ilgili medya maruziyetine uğrayan bireylerin Akut Stres Reaksiyonu cevapları, doğrudan maruziyet yaşayanlara gore yüksek bulunmuştur.(1) Böyle travmatik bir olayın haber niteliği taşıması kadar nasıl aktarıldığı daha fazla önem taşımaktadır.
Aşağıda ayrıntılı olarak bu paylaşımların ve haberlerin NASIL olması gerektiği üzerine örnekler verilip açıklama yapılacaktır.
Buraya geçmeden birkaç başlığın daha altını çizmek istiyoruz. İntiharın, psikiyatristler tarafından önlenebilir bir eylem olarak görüldüğünü söylemiştik. Yapılan çalışmalarda intiharın "dile getirilmesi"nin bile bu eylemin yordayıcısı olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle depresif belirtileri olan kişide "ölsem de kurtulsam, Tanrı canımı alsa da bitse" gibi pasif ölüm düşüncelerinin dahi önemli sinyaller olabileceği akıldan çıkartılmamalı ve bu kişiler meslek profesyonellerine yönlendirilmelidir. Ayrıca intihar girişiminde bulunmuş olan bireylerin yüzde 20-25'inde ilk bir yılda ikinci girişimin olabildiği bilinmektedir. Bu nedenle bu kişilerin tedavi ve takibinin düzenli yapılmasının gerekliliği tartışılmazdır.
Uçuruma bakmak...
İntihar ile ilgili olarak etik kurallar çerçevesinde yazılmayan metinler, yapılan paylaşımlar intihar meyili olan kişileri etkilemekte, intihar oranlarını artırmaktadır.(2)
İntiharın toplum üzerindeki etkisi ile ilgili bilinen ilk bağlantı 1774 yılında Goethe'nin "Genç Werther'in Acıları" adlı romanı ile kurulmuştur. "Werther Etkisi" olarak adlandırılan bu durum, biten bir aşkın ardından ateşli silah ile intihar ederek hayatını sonlandıran roman kahramanının etkisiyle çok sayıda gencin benzer yöntemle intiharının ardından tanımlanmıştır. Kitabın uzun yıllar boyunca Avrupa'da basımı yasaklanmıştır.
Bir örneği takiben gerçekleştirilen benzer tipte intiharlara Taklit/ Kopya İntihar (Copycat Suicide) adı verilmektedir.(3)
Ülkemizdeki bilinen ilk taklit intiharlar Ahmet Mithat Efendi'nin gazetesi dahil birçok gazetede Beşir Fuat'ın 5 Şubat 1887'de kendisini öldürürken kaleme aldığı mektubunun ölüm haberi ile beraber yayınlanmasından sonra gerçekleştiği bilinmektedir. Bu olayın ardından İstanbul'da intihar olgularında artış bildirilmiştir.(4)
Bu durum için verilebilecek olumlu bir örnek ise: 1984-1987 yılları arasında Avusturya medyasının gündeminde ön sıralarda olan Viyana Metrosu'nda gerçekleşen intiharların, düzenlenen kampanyalar neticesinde medyada yer almasının kısıtlanması ve sonuç olarak da intihar girişimlerinin yüzde 80'e varan oranda azalmasıdır.(5)
Bir haberci için "intihar" haber değeri taşıyan bir durumdur. Bir intihar haberinde kamuoyunun dikkatini daha fazla çeken haberlerin etik çizgilerin dışına çıkan, yazılan ve paylaşılan görselleri olduğu göz ardı edilmemelidir.
İntihar haberlerinin, görüntülerin ve videolarının kontrolsüzce paylaşıldığı bir ortamda unutulmaması gereken yegane bilgi: "İntihar oranlarında artış sebebinin intiharın duyurulmasının değil, bunun duyurulma ve yansıtılma şeklinin" olduğudur. Bu bağlamda;
İntihar haberi verilirken nelere dikkat edilmeli (6,7,8)
|
Ülkemizde son iki haftada gerçekleşen intihar olgularında, sosyal medya etkileşimin etkisi, kendilerine zarar verecek/öldürecek yöntem ve araçların sosyal medya/internet üzerinden erişimlerinin ve edinilmelerinin saptanması, kurgusal olmayan metinlerin diğer intihar eğilimli kişiler üzerindeki etkisinin araştırılmasının gerekliliği bu önemli halk sağlığı sorununun ele alınırken göz önünde tutulması gereken önemli başlıklar olarak durmaktadır.
Farklı disiplinler tarafından gerçekleştirilecek ortak çalışmalar ile bu maddelerin ele alınacağını düşünüyoruz. Bireysel düzlemde yapılan paylaşımların, kullanılan dilin, sanılandan daha fazla oranda "ikincil travmatizasyonlara" yol açabileciğinin altını bir kez daha çizmenin gerekliliğini hissediyoruz.
Son cümleleri yine Durkheim'in anlatıları üzerinden kurmak istiyoruz. Kendisi, modern toplumu kendi gerçekliğinde organik bir bütün olarak görmüştü. Bu bütünü oluşturan parçaların gereksinimlerin karşılanması ise işlevsellik açısından gereklidir. Karşılanmadığı durumda patolojik durumlar ortaya çıkmaktadır. Ekonomik dalgalanma, siyasal sistemi etkilerken, kişilerarası dinamikleri bozarak göç, kadına yönelik şiddet, bağımlılık gibi sorunlara yol açabilmektedir. Patolojik herhangi bir sosyal sarsıntının bireyi etkilemesi kaçınılmazdır.(16)
Yazılanlar ışığında, intiharın önlenebilir bir ACİL toplum sorunu olduğu unutulmamalı, kişiyi bu duruma götüren süreçler her ne kadar karmaşık olsa da zamanında yapılmış müdahalenin hayat kurtarıcı olduğu hatırda tutulmalıdır. Bu nedenle, sebeplerin çözümü zaman alabilse de ilk adım olarak kişinin ruh sağlığı çalışanları ile temasının sağlanması gerektiği bir kez daha vurgulanması uygun olacağı kanısındayız. (ŞY/UÇ/AÖ)
1- Media' Role in Broadcasting Acute Stress Following the Boston Marathon Bombings E. Alison Holman, Dana Rose Garfin, and Roxane Cohen Silver. PNAS January 7, 2014 111 (1) 93-98; first published December 9, 2013 https://doi.org/10.1073/pnas.1316265110
2- Schmidke A, Schaller S – Wasserman D (2005) Seri İntiharlar ve Medya Gündeminde İntihar. Çeviren S Aygün Cengiz, Kriz Dergisi Cilt 13, Sayı 3,33-36
3- İntiharı Anlama ve Müdahale. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Çalışma Birimleri Dizisi 28, Halise Devrimci Özgüven, Mustafa Sercan. Ankara, 2019
4- Altun Ş ve Sarıoğlu C (2006). Türk Popüler Tarihinde İlkler. İstanbul: Alfa Yayınları
5- Sonneck G, Etzersdorfer E, Nagel- Küess S (1994) Imitative Suicide on the Viennese Subway. Social Science & Medicine 38(3):453-457
6- Preventing Suicide A Resource for Media Professionals Update 2007. World Health Organisation, International Association for Suicide Prevention, Switzerland, 2017
7- Preventing Suicide A Resource for General Physicans. World Health Organisation, Geneva, 2000
8- İntiharın Önlenmesi Birinci Basamak Sağlık Çalışanları için Kaynak, World Health Organisation, Ankara 2015
9- Sayıl I, Devrimci Özgüven H (2002) Suicide and suicide attempts in Ankara in 1998: result of the WHO/EURO. Multicentre Study of Suicidal Behaviour. Crisis, 23:11-16.
10- Ali Emre Şevik, Halil Özcan, Emin Uysal, İntihar girişimlerinin incelenmesi: Risk Faktörleri ve Takip, (Klinik Psikiyatri 2012;15:218-225)
11- Shneidman ES (1986) Some Essentials of Suicide and Implications for Response, in Suicide. A Roy (Ed), Baltimore, Williams and Wilkins, s.1-16.
12- Roy A (2000) Psychiatric emergencies. Comprehensive Textbook of Psychiatry. BJ Sadock, VA Sadock (Ed), 7. baský, Baltimore, Lippincott, Williams & Wilkins, s.2031-2040.
13- McClure GM (2000) Changes in suicide in England and Wales, 1960-1997. Br J Psychiatry, 176:64-67.
14- Voracek M (2011) Biological parent suicide and severe psychiatric morbidity are risk factors for suicide in adopted and nonadopted offspring. Evid Based Ment Health, 14:66.
15- Hvid M, Vangborg K, Sørensen HJ ve ark. (2010) Preventing repetition of attempted suicide-II. The Amager Project, a randomized controlled trial. Nord J Psychiatry, 65:292-298.
16- Aziz Şeker, Durkheim'in Sosyolojisinde İntihar ve İntiharla Mücadelede Sosyal Hizmetin İşlevi, Mavi Atlas, 7(1)/2019: 90-110.