Son yedi günde olanlar Türkiye’nin yıllardır kendini tekrar eden gündeminin bir özetiydi aslında…
19 – 25 Ağustos arasında her biri günlerce manşetten verilmesi gereken olaylar peş peşe yaşandı.
Seçilmişlerin yerine atanmışlar
31 Mart seçimlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçilen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, İçişleri Bakanlığı kararıyla 19 Ağustos’ta görevlerinden uzaklaştırıldı. Koltuklarına kayyumlar oturdu.
Seçilmişlerin yerine atanmışların getirilmesi Türkiye’nin ilk kez yaşadığı bir durum değildi.
Tansu Pişkin, 1921’lerden 19 Ağustos 2019’a kadar geçen sürede kayyum hallerini “Umumi Müfettişlik'ten Kayyuma, Seçilmişlerden Atanmışlara” yazısında aktardı.
Kayyum kararına farklı kesimlerden tepkiler gelirken Ruken Tuncel’in konuştuğu Mızraklı ve Özgökçe Ertan, "Kayyum gerekçeleri toplumda karşılık bulmadı her kesimden destek alıyoruz" dedi.
Sürecin nasıl devam edeceği Türkiye demokrasisi ve siyaset açısından da kuşkusuz çok önemli olacak. Ve muhtemelen uzunca bir süre haber toplantılarımızın konuları arasında yer alacak.
Ve protestolar….
Kayyum atamalarına protestolar başladı. Van’da bir kafeye sığınanları polis darp ederken, Ankara’da 12 yaşındaki bir çocuğa ters kelepçe takıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, polisin müdahalelerini işkence olarak nitelendirerek soruşturma açılmasını istedi.
Gazeteciler gözaltında
Kayyum protestoları sırasında çeşitli kentlerde gazeteciler Ahmet Kanbal, Mehmet Şah Oruç, Rojda Aydın, Nurcan Yalçın, Halime Parlak, Yelda Çiçek, Taylan Özgür Öztaş gözaltına alındı.
Orman yangınları ve sorular
19 Ağustos sabahının önemli haber konularından biri İzmir’deki orman yangınıydı. 18 Ağustos Pazar günü İzmir Karabağlar’da başlayan yangın söndürülemedi ve üç gün sürdü. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açıklamasına göre 5 bin hektarlık alan zarar gördü…
Daha bir ay önce Muğla’daki yangında gündeme gelen soru yine ortada duruyordu: “Yangın uçakları nerede?”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli bu soruyu yanıtlarken Türk Hava Kurumu'nun (THK) uçaklarının bozuk olduğunu savunup “Binmek isteyenler buyursunlar uçsunlar” dedi.
Hikmet Adal, Bakan’ın bu açıklamasını bir THK yetkilisine sorduğunda skandalı ortaya çıkaran yanıtı aldı: “Dalaman ve Fethiye’de Temmuz ayında 400 hektar ormanlık alanı yanarken uçaklarımızı hazırladık, bakanlıkla iletişime geçtik. Yardıma gerek olmadığını söylediler. İhaleyi başka bir firmaya verdiler ama o firmanın elinde yangın söndürme uçağı yok.”
TIKLAYIN - THK: Muğla Yangınında Bakanlık Yardım Teklifimizi Kabul Etmedi
Pakdemirli sonraki açıklamasında konuyu "Hükümetimize siyasi saldırı var” noktasına getirirken aynı gün THK'nın uçaklarının "Uçuşa elverişlilik sertifikası" olduğu ortaya çıktı.
Bu gelişmeler yeni soruları beraberinde getirdi:
36 yıl boyunca yangın söndürmede kullanılan THK uçakları artık neden kullanılmıyor?
THK uçaklarının kullanılmamasının nedeni ihale verilen şirketin helikopterleri için verilen uçuş garantisinin yerine getirilmesi mi?
Yangınlarda uçak kullanılsaydı ne kadarlık bir alan kurtarılacaktı?
Yanıtların peşindeyiz.
Tepkiyi kamuoyu veriyor, siz erkek şiddetini önleyin
23 Ağustos Cuma günü sosyal medyadan yayılan kısa videoda eski kocası Fedai Varan’ın öldürdüğü Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum”, yanındaki çocuğunun “Anne lütfen ölme” sözleri duyuluyordu. Bianet olarak görüntüleri yayımlamadık.
Büyük bir tepki dalgası oluştu. Bulut’un son sözleri sosyal medyada “Ölmek istemiyorum” etiketiyle yankılandı. Çok geçmeden siyasetçiler konuşmaya başladı. 18 yıldır tek başına iktidarda olan AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik “Kadına dönük şiddete karşı yeri göğü inletmemiz lazım” diyordu.
Kadınlar yıllardır “Ölmek istemiyoruz” diye yeri göğü inletiyor zaten.
Erkek şiddetinin temel nedenlerinden biri eril yargıdan katilleri, saldırganları, tecavüzcüleri koruyan kararların çıkması.
Siyasi iktidarın yapması gereken kamuoyunun tepkisinin yükseldiği olaylarda ortaya çıkıp duygu yüklü mesajlar vermek değil kuşkusuz.
Yapılması gereken; kadınları erkek şiddetine karşı korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere mevzuatın eksiksiz uygulanmasını sağlamak olmalı.
Çünkü, Türkiye’de bu yılın ilk yedi ayında erkekler, en az 184 kadını öldürdü.
Evrim Kepenek’in yazısı için TIKLAYIN – Ölmek İstemiyoruz: Kadınların Yaşam Hakkı Kağıtta Kalmasın
Geçmiş olsun Ayşegül Tözeren
Edebiyatçı aynı zamanda Evrensel yazarı Ayşegül Tözeren 20 Ağustos’ta evinden gözaltına alındı. Avukat Erdal Doğan, Tözeren’in Silopi’de çocuklu yoksul ailelere iki kez 100’er lira para yatırmak, Suruç’ta açıklama yapmak gerekçeleriyle gözaltına alındığını belirtti. Tözeren adli kontrol kararıyla bırakıldı.
Avukata işkence ve cezasızlık
Demirören ve Kalyoncu ailelerinin 14 Nisan Pazar akşamı Çırağan Sarayı’nda düzenlenen düğün töreni öncesi Çırağan Caddesi’nin trafiğe kapatılmasına tepki gösterdiği için avukat Sertuğ Sürenoğlu’na işkence yaptığı iddia edilen polisler hakkında soruşturma izni verilmedi. Yayın Koordinatörümüz Ekin Karaca’nın konuştuğu Sürenoğlu’nun avukatı Ömer Kavili, “Bu karar bu haliyle kesinleşirse, devletin geleneksel cezasızlık politikasının sürdüğü kanıtlanacaktır” dedi. (DB)