"İsrailli askerlerin çoğunun (hepsinin değil) kindarlığı dikkate değer... Euripides'in tasvir ettiği ve yakındığı zulümle pek alakası yoktur, zira burada karşılaşma iki güç arasında değil, olağanüstü bir güçle, neredeyse hiç gücü olmayanlar arasındadır... Lakin güçlünün bu gücü, öfkeli bir asabiyeti de beraberinde getirir: sahip olduğu tüm ağır silahlara rağmen güçlerinin açıklanması mümkün olmayan bir sınırının olduğu keşfi..." (John Berger)
Yıl 1954, Cezayir.
Onlar Afrikalı, üçüncü dünya insanı, sömürenler tarafından insan olarak görülmeyenler.
Onların savaşı/direnişi kendilerinden çalınanları geri almak… Her şeyin sona erdiği yerde onlar her şeyin yeniden var olması için savaşırlar.
Cezayir halkı, sömürgeciliğe karşı, bağımsız olma, kendini yönetme hakkı için FLN'nin (National Liberation Front/Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi) öncülüğünde direnişe geçer.
Cezayir’de şehir savaşı başlar.
FLN, sömürgeci güç olan Fransa’ya karşı direnişini yükseltir, Fransa da "terör örgütü" olarak gördüğü FLN'nin direnişini yok etmek adına sivillerin yaşadıkları yerlerde katliamlar yapar, halka işkenceler uygular, sokağa çıkma yasakları ilan eder.
Şiddet, karşılıklı şiddetle doğru orantılı olarak yayılmaya başlar.
Şiddet Frantz Fanon'un Yeryüzünün Lanetlileri kitabında ifade ettiği gibidir; "Sömürge rejiminin sömürge halkına uyguladığı şiddetle doğru orantılı olarak yayılır."
Cezayir gerillaları, Fransalı sivillerin yaşam alanları olan kafelerde, barlarda, eğlence yerlerinde, stadyumlarda şiddet içeren eylemler gerçekleştirir.
Bir Fransız askerine karşı düzenlenen eylemin ardından sokakta her şeyden habersiz oturmakta olan yaşlı bir Cezayirli Fransalılar tarafından suçlanıp linç edilir.
Yine Fransalılara karşı gerçekleştirilen bombalama eylemlerinin ardından sadece orada bir şeyler satmak için bulunan Cezayirli satıcı çocuk da linç edilir.
Şiddetin karşılıklı şiddetle doğru orantılı olarak yayılmasına dair en önemli an, yakalanan FLN liderlerinden Ben M'Hidi''nin Fransa medyasının karşısına çıkarılmasıdır.
Bir gazetecinin "Masum kurbanlara saldırmak için bombaları taşımakta kadınların sepetini kullanmak alçakça değil mi" sorusuna, FLN lideri şu yanıtı verir:
"Korumasız köylere napalm bombaları atarak binlerce insanı öldürmek, daha alçakça değil mi? Uçaklarımız olsaydı bizim için sömürgecileri kovmak daha kolay olurdu. Bize bombardıman uçaklarını verin, sepetler sizin olsun."
Cezayir halkının direnişini kıramayan Fransa, direnişi kırmak için sağcısından solcusuna, medyasından, "paraşütçü" birliğine, sokaktaki insanına kadar birlik olur.
Ancak, Cezayir halkının direnişi, 2 Temmuz 1962'de Cezayir'e bağımsızlığını getirir, yüz otuz yıl sonra, yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği savaşla.
Filmin Adı: Cezayir Savaşı, yönetmen: Gillo Pontecorvo, 1966. (KT/YY)