Bir edebiyatçı olarak Karl Marx: Scorpion ve Felix

Birçok kişi Karl Marx’ın bir tane de olsa eserini okumuştur. Bu bazıları için Manifesto’dur, bazıları içinse Kapital. Bazen baştan sona okumak da mümkün olmaz. Zira zordur Marx okumak. Güçlü bir iktisat, felsefe ve tarih bilgisi gerektirir. Kılavuzlar bile yazılmıştır Marx okumak isteyenler için. Hatta daha küçük eserler olarak yeniden üretmiştir Marx’ın bıraktığı külliyat kendini. Alman İdeolojisi’nden çıkan ‘Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu’ vardır. Diyalektiği kavramak isteyenler için önemli bir kaynaktır.
Nitekim Marx’ın sıkı okurları onun edebi dilini de bilir. Zaten zor olan metinleri anlamak bazen daha da zordur bu nedenle. Dahası, kimileri Almanca öğrenmek ister bu yüzden. Ancak Marx’ın edebiyatla doğal ilişkisine dair bildiğimiz tek eser Engels ile mektuplaşmalarının derlenmesinden ortaya çıkan ‘Sanat ve Edebiyat Üzerine’ idi. Ta ki iki farklı yayınevi Marx’ın gençlik yıllarında yazdığı bir romanı gündeme getirene kadar.
Tozlu raflardan edebiyat kürsülerine uzanan deneme
‘Scorpion ve Felix’in çıkış fikri, Marx’ın babasına bir doğum günü hediyesi vermek istemesine dayanıyor. Bunun için 19 yaşındaki Marx, o dönemin en önemli hiciv ustalarından Laurence Sterne’nin etkisinde Scorpion ve Felix’i kaleme almaya başlıyor. Ancak üniversiteli Marx, Shandy’ci mizahta bir çıraklık eseri olarak değerlendirilen bu romanı tamamlanamadan bir kenara kaldırıyor.
Öyle ki genç Marx’ın yazdığı bu roman, devam eden yüzyıllarda oldukça ciddi eleştirilerle de karşı karşıya geliyor. Genç bir hukuk öğrencisinin 1837’de yazdığı bir romandan çok, arkasında bıraktığı mirasın bir kilometre taşı gibi yargılandığı da oluyor. Ancak Marx’ın bu romana dair özeleştirilerinin en büyük eleştiri olduğunu söyleyenler de var. Tetes Kitap’ın yer verdiği Duncan Large’ın makalesi, bu eleştirilerin toplamına dair görece objektif bir yanıtı da sunuyor.
Marx, edebiyatta da anaakımın dışında
Satır araları eksiklerle dolu bu mizahi romanı anlamak da birçok kişi açısından kolay olmayacaktır. Keza bölümlerde yer alan felsefi, dini ve edebi referanslar güçlü bir dönem bilgisi gerektiriyor. Scorpion ve Felix, Hume’dan Kant’a, Shakespeare’den Goethe’ye birçok yazara değiniyor ve İncil’den antik Yunan mitolojisine birçok kaynaktan besleniyor. Ayrıca diğer eserlerinin aksine, Marx bu romanı Almanca yazmış. Dolayısıyla orijinal metinden yapılmış bir çeviriyi okuma ihtiyacı daha da önemli bir hâl alıyor.
Genç Marx’ın romanında Scorpion ve Felix’in çelişkisi dikkat çekiyor. Felix, isminin karşılığı olan iyimserliği ve mutluluk arayışını temsil ederken Scorpion ise tehlike, çelişki ve eleştirel düşünceyi yansıtan bir karakter. İki baş karakterden Felix, yaşamda mutluluğu elde etme uğraşı, toplumsal ve kişisel çatışmalar ekseninde mizahi bir karakter iken Scorpion, Felix’in “şanslı” kişiliğinin karşısında bir tehdit ya da onunla yarışan bir karşıtmışcasına yer alıyor.
Marx, romanda burjuva toplumu ve dönemin edebi klişeleri ile alay ederken dönemin klasik edebiyat anlatısının da dışına çıkıyor. Kimi çevrelerin Shandy’ci mizahın basit bir ürünü olarak değerlendirdiği roman parodik içeriğine rağmen didaktik bir anlatıma sahip. Ayrıca Locke gibi düşünürlerden etkilenen Sterne komedisine göndermeler içeriyor bile denebilir. Keza felsefi akımlarla da alay eden roman, Alman idealizmine yönelik sorgulamalara da edebi bir şekilde yer vermiş. Oldukça sert bir hicivselliği yansıtan Marx, yalnızca bu yönleriyle bile romanını dönemin edebi özelliklerinden ayırmış.
Roman, Marx’ın fikirlerinin aynası
Bitirmeden romanın Marx’ın düşünce dünyasına ışık tuttuğunu da belirtelim. Bu kitabı hikayeden çok Marx’ın felsefi fikirlerinin başlangıcını anlamak adına bile okuyabilirsiniz. Çünkü roman, Marx’ın ilerleyen yıllarda devralacağı diyalektik düşüncenin ve maddeciliğin ayak izlerini taşıyor.
Nitekim onu bir edebiyatçı olarak anmak pek mantıklı olmasa da Scorpion ve Felix macerası sonunda Marx’ın güçlü bir edebi anlatımının olduğuna dair görüşlerim pekişti. Ancak bu edebi ve mizahi bakış açısının toplumsal olaylarla ilişkisini atlamak da hata olur.
Öyle ki romanın yazıldığı dönemde genç bir Hegelci olan Marx, yıllar sonra kurduğu şu cümlelerle mizahi perspektifini de ortaya koymuştu: "Hegel, bir yerde, bütün büyük tarihsel olayların ve şahsiyetlerin iki kez tekrarlandığını söyler. Şunu eklemeyi unuttu: İlki trajedi, ikincisi komedi olarak."
(AV/HA)
bianet’te stajyer olmak: Hak mücadelesinde geçen bir ay

Ağaç kökünde, insan dilinde yeşerir

Kürt gençleri ‘yeni süreç’ hakkında ne düşünüyor?

Yeni dönemde zorunlu ders: Eğitim hakkı için mücadele

ALMANYA'DA SEÇİME DOĞRU
Sol Parti’den Özlem Demirel: Siyaset daha saldırgan ve çetin kavgalarla geçecek
