"Bu yan köyden 30 kişi çıktı dağa otuz yıl içinde. Çoğunun öldüğü biliniyor. Ama sadece biri köye gömülü. Mart ayında geldi cenazesi. Taziyeye gittik. Burada taziye çok mühimdir, yüzlerce kişi gelir. Yaşlı bir kadın orda Kürtçe ağıtla, propaganda çalışması yapıyordu: Qoriciiiii qorici... Behtsız qoriciii... Uyaaan aç göziniii.. Kardeşinin yanına katııııl. Dewlete hizmet etmeeee"
Ergani - Çermik arasında bir köy. Buralar bölge için belki Lice ile Kızıltepe kadar tipik, ama bir o kadar da farklı bir resim çiziyor. Tamamı korucu olan, yarısı korucu olmuş, yarısı korucu olmayı reddetmiş, ortadan ikiye ayrılmış, halkı birbiriyle konuşmayan köyler var.
Buralarda haritaya baktığınızda Diyarbakır'dan Hakkari'ye ve güneyde Mardin'e uzanan tepesi geniş bir T harfi ile çizebileceğiniz Kürt siyasi hareketinin büyük etkinlik sahibi olduğu bölgede çok farklı denklemler var.
Oraları düşünerek söylediğiniz herşeyi buraları düşünerek revize etmek durumundasınız. Her tespit T'den uzaklaştıkça yeniden yeniden gözden geçirilmek zorunda.
Dün işte bu köylerden birine vardığımda, ilk uğradığım evde hepsi birbirine akraba kadınlı erkekli, gençli yaşlılı 15-20 kişiyi çardağın altında çay içer sohbet ederken buldum.
Kulağıma oturanlardan birinin üniversite öğrencisi olan kızının altı ay önce dağa çıktığı söyleniyor. Roj TV'de görmüş ana babası. Köyden ikisi kız üç kişi var dağda.
Çoğunluk Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) desteklediği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bağımsız adayı Altan Tan'a oy verecek. Seçimleri reddetmek gerektiğine inanan biri oy vermeyecek. Tan'ın oyları yetecek mi, seçilebilecek mi diye endişe ediyorlar.
Benim aklım fikrim ise Demokratik Özerklik tartışmasında. Ne anlam ifade ediyor insanlar için bu kavram?
12 Haziran'dan itibaren Demokratik Özerklik hayata geçirilecek diyor destekledikleri parti. Soruyorum: bu köy için bir şey değişir mi? Sizin için ne demek Demokratik Özerklik? Bütün siyasi tartışmalardan haberdarlar.
Şehir ile köy, merkez ile çevre farkı
Ama burada daha önce Mardin'de, Diyarbakır'da tartıştığım seçmenler kadar büyük bir karşılık yok bu fikre.
Oralarda görüştüğüm taban gençlik grupları, öğretmenler, Demokratik Özerkliğin, sadece devletin düzenlediği her alana, eğitime, sağlığa, diğer hizmetlere değil ama kapitalizme de alternetif demokratik halk örgütlenmeleri yaratacağı inancını, hali hazırda hayata geçen küçük örnekleriyle, çoşkuyla dile getiriyorlardı. Harıl harıl çevreyle uyumlu, kadın erkek eşitliğine dayalı, kar amacı gütmeyen yapılanmalar tarif etmeye çalışıyorlardı.
Burada biraz daha düşünceli insanlar. "Daha bu bir fikir atışıdır, çok zaman ister" diyor biri, "Önce şehirlerde gelişmesi lazım sürecin ki halk görsün. Gördüğüne inansın, kendi de yapsın. Tarımda ne yapacaz, hayvancılıkta ne, ziraatte ne, bunların bilinmesi lazım. Yani eskiden ne yapmıyorduk şimdi ne yapacağız? Kendimizi yöneteceksek ne yapacağız da daha iyi olacak? Bunları bir seferberlikle konuşmak lazım".
"Göbekte uygulanır, ama Adıyaman'da, Urfa'da, Malatya'da, Sivas'da, Tunceli'de, Mersin'de nasıl uygulayacaksın?" diyor bir başkası.
Ama biraz sonra tereddütün asıl nedenleri daha somut biçimde ortaya çıkıyor.
"Korucular var, bak köyün şurdan ötesi korucu olmuş otuz yıldır. Selam bile vermiyoruz. Biz gene güçlü kaldık, bazı köylerde millete çok zulmettiler. Otuz yıldır, silah onlarda, ekonomik güç onlarda, devlet onları destekliyor her anlaşmazlıkta."
"Otuz yıldır onlar zenginleşti, biz fakirleştik. Onların nüfusu arttı, bizimkisi azaldı. Bu eşitsizlik nasıl hallolacak?" diye asıl soruyu soruyor bir başkası.
"15 yıl önce bütün partiler koruculuk kaldırılacak diyordu programlarında, şimdi kimse koruculuğu tartışmıyor" diyorlar.
Peki korucu nasıl katılacak demokratikleşmeye?
"Onlar kendi rızasıyla bırakmaz silahı" diyor biri.
Bir başkası "Çıkarını görürse bırakır, çıkar görmesi lazım" diyor.
Buralar sert. Türkiye'nin diğer kısımlarına dert anlatma arzusu, köylerde sanki şehirlere göre daha zayıf.
Hatip Dicle ile ilgili mahkeme kararı duyuldu sohbet sırasında.
"O zaman, seçilsinler, ama Ankara'ya gitmesinler. O yemini de etmesinler" görüşü ağır bastı hemen. (KB/BA)