Yıl 1914. Mustafa Kemal, Sofya'da askerî ateşe olarak Sofya Operası’nda Giacomo Puccini’nin Tosca operasını izler ve çok etkilenir.
Yıl 1934. İran Şahı Rıza Pehlevi’nin Türkiye ziyareti vesilesiyle, Atatürk’ün talimatıyla "ilk Türk operası" Özsoy sahnelenir. Librettosu Atatürk'ün önerileriyle Münir Hayri Egeli tarafından yazılan opera, olağanüstü kısa sürede Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenmiştir.
Yıl 2019. Puccini'nin Tosca'sı, RAST Tiyatrosu, Amed Şehir Tiyatrosu ve Teatra Jiyana Nû iş birliği ile sahnelenecektir. Çözüm Süreci 2016'da sonlandırılmış, Kürtlere ve gayrimüslimlere yönelik baskılar artmıştır. Tarihin bu "ilk Kürtçe opera"sının bestecisi Ardaşes Agoşyan, librettosu Kawa Nemir'dir.
Agoşyan, Ermeni olduğu için kendisine kadro verilmeyeceğini öğrenince 15 yıldır görev yaptığı İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'ndan istifa etmiştir. Kadro verme konusunda imza yetkisi olan bir kişi, "kafatası yapısı nedeniyle Türkiye’nin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu" öne sürerek onu kadrolu yapmayacağını söylemiş, bunun üzerine Agoşyan konservatuardaki görevinden istifa ederek 2018'de Amsterdam'a taşınmıştır. Çalışmalarını Amsterdam Üniversitesi'nde sürdürmektedir.
Dünya edebiyatının pek çok önemli eserini Kürtçeye kazandıran şair/yazar/çevirmen Kawa Nemir de o sırada Hollanda'dır. Mardin'de James Joyce'un Ulysses'ini çevirirken, Artuklu Üniversitesi'nde (Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu üniversite bünyesinde kurulan Kürdoloji Enstitüsü'nde) görev yapan arkadaşlarının evlerine yapılan polis baskınlarından yılarak Joyce koleksiyonunun bir kısmını bavuluna koyup Hollanda'ya taşınmıştır. "Ben Joyce'u feda edemem" diyerek sürgün hayatını tercih eden Kawa, sürgündeki yazarlar için rezidansa çevrilen Anne Frank'ın güney Amsterdam'daki evinde kalmaktadır.
Kawa, Tosca'yı Kurmanciye çevirir, librettosunu yazar, Ardaşes de besteleri yapmaya koyulur. Operanın yönetmenliğini yapan RAST Tiyatrosu'nun kurucusu Celil Toksöz, Kawa'nın librettosunu, Ardaşes'in melodilerini sırtlanıp ekiple çalışmak üzere Diyarbakır'a gider. Operanın provaları tam başlamışken belediyeye kayyım atanınca Amed Şehir Tiyatrosu'nun salonuna el konulur. Batman, Mardin ve Van'a da kayyım atanmış, ekip tümüyle salonsuz kalmıştır. Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden alınan izinle provalar İstanbul'a, çokça kez oyunları yasaklanmış Teatra Jiyana Nû'nun mekânına taşınır ve ekip, Kawa'nın librettosunu, Ardaşes'in melodilerini sırtlanıp Diyarbakır'dan İstanbul'a uçar. Oldukça kısa sürede yapılmak durumunda kalınan İstanbul'daki provaların ardından ekip, metni yazan Kawa ve operayı besteleyen Ardaseş ile ilk kez buluşmak üzere Rotterdam'a gider.
Rotterdam'daki ilk gösteri öncesi iki günlük prova süreleri vardır. Bir yandan Kawa, operadaki Kürtçe kelimelerin telaffuzunu Amed Şehir Tiyatrosu oyuncularına öğretmeye çalışırken, diğer yandan Ardaşes opera için yazdığı senfoniyi müzisyenlerle çalışmaktadır. Diyarbakır'dan İstanbul'a, İstanbul'dan Rotterdam'a taşınan provalar sonrasında "İlk Kürt Operası" Tosca, 25 Ekim 2019'da International Theatre Amsterdam’da sahnelenir.

Yıl 2025. Siyasi iktidarı elinde tutan AKP-MHP ittifakı, Türkiye'de bir "Kürt sorunu" olmadığını iddia etmektedir. Hakkari'ye, Esenyurt'a, Mardin'e, Dersim'e, Ovacık'a, Batman'a, Halfeti'ye, Akdeniz'e, Siirt'e, Van'a vs. kayyımlar atanmış, DEM Partili ve CHP'li seçilmiş belediye başkanlarının yerine vali ve kaymakamlar getirilmiştir. İstanbul Üniversitesi diploması iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yolsuzluk ve terör soruşturması kapsamında tutuklanmıştır.
Tüm bunlar olurken, bir yandan da Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve yerine kayyım atanan Mardin belediye başkanı Ahmet Türk'ten oluşan bir heyet Meclis partileri ve İmralı'yla görüşmeler gerçekleştirir.
Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği kalp krizi sonucu yoğun bakıma alınır ve 3 Mayıs'ta hayatını kaybeder. Önder için yapılan cenaze töreninde yumruklu saldırıya uğrayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuyla ilgili yaptığı açıklamada Önder'in kendisine bir sır bıraktığına da değinir: Netflix'te yayına giren Bir Cumhuriyet Şarkısı'nın senaryosunu Sırrı Süreyya Önder yazmıştır.
Asimilasyon politikalarına, mülksüzleştirmeye, dilsizleştirmeye dair tek söz yoktur filmde. Özsoy operasının hayata geçirildiği 1934'te, operanın sahnelenişinden birkaç gün önce yürürlüğe giren İskân Kanunu'ndan (ki Kürtlerden “Soyca Türk olup dilini unutmuş” olarak bahsedilen bir yasa) tek bir yerde dahi söz edilmemektedir. Atatürk'ün opera ve sanat sevdasına ise bolca övgü vardır. Operayı tamamlamak için sadece 26 günü olduğunu öğrenen Adnan Saygun'un bacakları titrer. Provalar için büyük bir salon tahsis edilir ama dışarıda süren inşaat çalışmaları ve İstiklal Marşı'nın bestecisi Osman Zeki Üngör'ün çelmeleri sonucu yeterli vakit bulunamaz. Orkestranın erişilebilirliği, daha önce hiç arya okumamış Süleyman Bey'in tecrübesizliği büyük mesele olur. Zor koşullarda ilk opera teması tüm filmi sarmalar; tüm kredi, kararlılıkla, yılmadan bu işi hayata geçiren birkaç kahramana yazılır.
12 Mayıs 2025: Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat tarihinde yaptığı çağrının ardından PKK, barış elçisi Sırrı Süreyya Önder'in ölümünden dokuz gün sonra kendini feshetme ve silah bırakma kararını açıklar. Barışın gelmesi için atılacak adımlar belirsiz kalır.
Bugün: Son söz niyetine
Bir Cumhuriyet Şarkısı'nı izleyince Sırrı Süreyya Önder'in ismini kreditlere yazdırmamasının tek nedeninin filmi tepkilerden korumak olmadığını düşünüyor insan. Ama ölümünün ardından bilinmesini istemiş ki Özgür Özel'e fısıldamış. Bu sırrın açıklanmasıyla birlikte başka sırların, sır olmayan sırların, örneğin Kürtçe Tosca'nın hikâyesinin de paylaşılacağını tahmin ediyordu belki de. Barışa olan inancı, kendi ömrünün sınırlarıyla çevrelemediği bir inançtı belki de. Başka hikâyelerin de anlatılacak olmasına duyulan inanç.
Mustafa Kemal, 1914'te Sofya'da Tosca operasını izleyip hayran kaldı, 2019'da ise Tosca, ilk kez Kürtlerin dilinde Amsterdam'da sahnedeydi. Yönetmeni Celil Toksöz, "Opera Kürdistan'da sahnelenecek mi?" sorusuna "Salonlarımızı elimizden aldılar, salonlarımız yok" diye cevap veriyordu. Şimdi o salonlara tekrar el konulmuşken, bir sır da biz verelim: Bu ülkeye barış gelecekse o aradaki 105 yılda neler olduğunu konuşarak, niye Kürtçe Tosca'nın Van'da, Mardin'de, Batman'da sahnelenemediğini; Kawa Nemir'in, Ardaşes Agoşyan'ın ve daha birçoğunun niye doğup büyüdükleri coğrafyadan uzaklarda olduğunu konuşarak gelecek. Sırrı Süreyya Önder'in bıraktığı sırrı bir de buradan görmeli.
(FY/TY)










