Suriye’de iç savaşın başlamasından bugüne kadar yaklaşık dokuz yılda resmi verilere göre 3 milyondan fazla mülteci Türkiye’ye geldi. Mültecilerle “birlikte yaşayalım” diyenler ve bunun için çalışanlar da vardı. İdlib’de 34 askerin yaşamını yitirdiği saldırıdan bir gün sonra “Türkiye’nin sınırdan geçişlere engel olmayacağı” yönündeki Reuters haberi ve ardından gelen benzer açıklamaların ardından ajanslara “göçmen hareketliliği” haberleri düşmeye başladı. Bir süre sonra televizyonların canlı yayınlarında sınıra ulaşmak için otobüslere akın eden mültecilerin görüntüleri düştü. Ondan da kısa bir süre sonra “botlarla” denize açılanlar… Bir süre sonra da Yunanistan ve Bulgaristan’ın mültecileri durdurduğu, gaz bombalarıyla müdahale ettiği… Özetle binlerce insanın arada sıkışıp kaldığı… Bırakın birlikte yaşamayı artık bir yaşamlarının bile olup olmayacağı meçhuldü.
İstanbul’daki gazeteciler son durağı Avrupa hayaliyle binilen otobüslerin olduğu bölgelere koştu. Nereye, nasıl gideceklerdi? Birden bire bu kadar otobüs nereden çıkmıştı. Doğrudan onlara soracaklardı Türkçe…
Arkadaşımız Hikmet Adal da Zeytinburnu’ndaki otobüslerin olduğu yere gitti. Haberinde Suriyelileri götüren otobüsün kalktığını, kendisinin de Afganların olduğu otobüse bindiğini anlattı.
AVRUPA YOLUNDAKİ MÜLTECİLER ANLATIYOR: "Çocuklarım Güvende Olsun Neresi Olursa Olsun"
Otobüstekilerin her birinin farklı ama sonu aynı biten hikayeleri vardı. En çarpıcı anlatımlardan biri de … aitti. “Çalıştığım yerde 1800 liram kaldı” diyordu. Hepsinin ardında bir şeyler kalmıştı. Belki bir ev, bir komşu, bir sevgili, belki kötü anılar. Hepimiz gibi. Binlerce mülteci artık birlikte yaşama, birbirini anlama projelerinin değil, devletlerarası bir gerilimin unsurları. Avrupa otobüslerinde çocuklarına sıkı sıkıya sarılıp giderken bundan sonra ne olacağını ne onlar biliyor ne biz. Bundan sonra gündem sadece Türkiye'de değil tüm dünya için mülteciler ve yaşam hakkı olacak…
Suriye'deki gelişmeler de gün gün dozunu artırarak devam ediyor. Muhalefet partileri ve sivil toplumdan diyalog ve diploması çağrıları yapılıyor. Bir dakika sonrası bile kestirilemeyen bir seyirde ilerliyor.
TIKLAYIN - Dünya Basını: Topyekun Çatışma Riski Var
TIKLAYIN - Pınar Tarcan'ın Dr. Hakan Güneş'le söyleşisi: "İdlib'de Türkiye'nin Seçeneği Az, Müttefiki Yok"
8 Mart'a doğru İstanbul Sözleşmesi
Geçen haftanın başında Evrim Kepenek, ikinci yargı paketinde kadınları ilgilendiren önemli bir düzenlemeye ilişkin haber yaptı. Buna göre aile uyuşmazlıkları önce “mahkeme temelli” çalışacak arabuluculara gidecek; anlaşma sağlanamazsa dava konusu yapılacak. Evrim Kepenek, Mor Çatı avukatlarından Ceren Akkaya, Esra Baş ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi'nden avukat Begüm Tekin’le görüştü.
TIKLAYIN - Avukatlardan "Aile Arabuluculuğu" İtirazı: Eşitliğin Olmadığı Yerde Uzlaşı Olmaz
Avukatlar bu konuda da İstanbul Sözleşmesi’ni işaret ediyor:
”İstanbul Sözleşmesi ise kadına yönelik şiddete ilişkin her türlü zorunlu arabuluculuğu ve uzlaşmayı yasaklıyor. Gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk açısından, şiddet içeren davalarda zorunlu arabuluculuğun getirilmesi mümkün değil. Sığınakta kalan bir kadını arabuluculuk surecine nasıl zorlayacaksınız?"
8 Mart'a doğru İstanbul Sözleşmesi ve erkek şiddetine karşı devlet önlemleri çok konuşulacak.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi Nedir?
Gergin bekleyiş: Covid-19
Geçen hafta başında 25 Şubat'ta yayımladığımız haberde Dünya Sağlık Örgütü'ne göre koronavirüs resmi adıyla Covid-19’un "pandemiye" dönüşmesine bir adım kaldığını duyurmuştuk. Haber, virüsün 20’den fazla ülkeye yayıldığından söz ediliyordu. 1 Mart itibariyle girdiğimiz Covid-19 haberine göre salgın 67 ülke ve bölgeye yayılmış durumda.
TIKLAYIN - COVID-19'da Son Durum: Virüs Toplam 67 Ülke ve Bölgede
Türkiye’nin çevresinde Yunanistan, Ermenistan, İran ve Irak’ta salgın vakası görüldü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da zaten riskin kapıda ve önlemlerin yeterli olduğunu açıkladı. Tüm iç karartıcı gündemin içinde Covid-19 gerilimi de var. Salgının seyrini, bakanlık ve sağlık örgütlerinin açıklamalarını gün gün bianet’te aktarmaya devam edeceğiz.