Şili halkının zamanında bağrına bastığı, her fırsatta sarılmak ve öpmek isteyecek kadar sevdiği karizmatik lider Salvador Allende'nin yokluğu, aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen, bilhassa ailesinin kabul etmekte zorlandığı bir durum teşkil ediyor. Yakınlarının Chicho (Çiço) diye hatırladığı sosyalist devlet başkanının konutu askerler tarafından kuşatılınca darbeci Pinochet'ye direnmesinin ardından intihar etmesi, geçmişle yüzleşmeyi daha da çetrefilli bir hale getiriyor.
Cannes Film Festivalindeki Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde gösterilen ve Altın Göz Ödülüne layık görülen Allende mi Abuelo Allende (Beyond my Grandfather Allende, Büyükbabam Allende'nin Ötesi) adlı belgeselde, liderin torunu Marcia Tambutti Allende ailede bir tabu olarak yaşanan bu ve daha birçok konuyu zarafetle kurcalıyor. Yıllar boyunca ifade edilemeyen duyguların dışa vurulmasındaki engeller tam olarak aşılamasa da Şili'den yola çıkarak Latin Amerika ve dünyanın muhtelif köşelerine dağılmış Allendeler'in anılarına ve duygu dünyasına dahil oluyoruz.
Sessizliği kırmak
İlk belgeselini gerçekleştirmiş olan yönetmen Marcia, Meksika'da sürgünde 17 sene yaşadıktan sonra ülkesine dönmüş. Dedesini sadece posterlerden tanıyor, hakkında daima iyi şeyler duyuyor fakat sevilen liderin eleştirildiğine asla rastlamıyormuş. Allendeler, Chicho'nun siyasi mirasını yaşatma ve insan hakları konusundaki mücadelelerini daima sürdürmüşler fakat kendisinden birbirlerine bile bahsetmekten imtina etmişler.
Belgesel çekimi sırasında 95 yaşında vefat eden Chicho'nun eşi, Tencha (Tença) lakaplı Hortensia Bussi Allende geçmişi deşmekten ve acıları tekrar tekrar yaşamaktan kesinlikle geri duruyormuş. Küba'daki sürgün boyunca politik olarak gayet aktif olan kızları Tati'nin intiharı, üzerinde asla konuşulmayan konuların başındaymış.
Tüm bu engellere rağmen Marcia, aile fertlerini zorluyor, kıyıdan köşeden bulduğu eski fotoğraflarla onları provoke etmeye ve çözmeye yelteniyor; ne de olsa ailede fotoğraf albümleri geleneksel olarak büyük değer taşıyor. Fakat ne yazık ki belgeselin tamamlanma anına kadar, darbe sırasında askerlerin talan ettiği evde el konulan Tencha'nın albümlerine Marcia ulaşamıyor.
Dozunda bir müzikle sunulan belgeselde Chicho'nun mizahı ve hayatı ne kadar sevdiğini, mistik gücüyle halkı ve çocukları mıknatıs gibi kendine nasıl çektiğini, hatta bazı evlilik dışı ilişkileri olduğunu öğreniyoruz. Her şeye rağmen Allendeler'in aile ilişkilerine hakim olan duygu sevgi, saygı ve bağlılık.
Atletik Chicho'yu Algarrobo kumsalında koşarken veya bir yelkenliyi tek başına ustalıkla idare ederken görüyoruz.
Belgeselde devlet başkanı olarak Salvador Allende'nin muhtelif arşiv görüntüleri de var, fakat ailenin keşfetmekten en çok hoşlandıkları, Marcia'nın belgesele son anda dahil ettiği, genç ve neşeli Chicho'nun teatral bazı denemelerinin çekimleri.
Mütevazı ve vakur bir tonun hakim olduğu Şili-Meksika ortak yapımında, faşist güçlerce tetiklenmiş dinamikler sonucunda parçalanan bir aile mercek altına alınıyor.
Büyükbabam Allende'nin Ötesi aile fertlerinin dışında herhangi birinin çekmesi durumunda rahatsız edici olabilecek konuyu layıkıyla işleyip, yaralı bir ailenin sessizliğini kırıyor ve Allendeler'in özel dünyasına bizi misafir ediyor; Şili hakının her vesilede sadakatlerini ifade ettikleri canayakın liderlerine de saygı duruşu vazifesi görüyor.
Belgeselin Türkiye'de de bir an önce gösterilmesi dileğiyle... (MT/EKN)