Altı kişiydik Uluslararası Çanakkale Çocuk Bienali'nin kapısında. Üç baba, üç çocuk. Sonra dağıldık bienal mekanının içinde. İkili gruplarımız kısa sürede birbirinden ayrıldı. Ve elbette sık sık tek başımıza kaldığımız da oldu.
Benim için kızımı bulmak kolaydı. Almanya'dan gönderilen bir video işi büyülemişti onu. Dönüp dolaşıp orada alıyordu soluğu.
İşin adı Altın ya da Altın Değil. Kızım varken bana düşmez ama ne yapalım, yazamıyor daha...
10-12 yaşlarında çocukların kendi yazdıkları bir öykü. Malzeme bir altın küre, birkaç şemsiye; yer sokaklar. Taytlarını giyip yüzlerini boyayarak oynamışlar rollerini.
Görse, bizim milli eğitim bakanlığı yetkilileri ne düşünür kimbilir! Malum, kıyafet serbestliği sağlansın diye çıkarılan yönetmelikte öğrencilerin tayt giymesi mahsurlu bulundu.
Yeğenimin bundan haberi yok neyse ki, taytını giymiş kendinden sekiz on yaş büyük bir çocukla Çin'den gelen bir işe bakıyor.
Çinli 999 öğrenci kalplerindeki güzel kızı resmetmişler. Her biri kendi güzel kızını. Hayalete benzeyeni de var, büyüyünce manga karakteri olacak olanı da... Herkesin güzeli kendine ama en güzeli işin kendisi. Adı Kalbimdeki Güzel Kız; altında Hai yuan Stüdyosu'nun imzası var.
Çin'den gelen tek çalışma bu değil. Benim Okyanusum projesinde hayatlarında hiç deniz görmemiş 200 çocuğun emeği var.
Deniz hakkındaki bilgileri öğretmenlerinden, ailelerinden ya da televizyon gibi kanallardan edinen çocukların hazırladıkları şişeler eserin notu gibi etkileyici. "Deniz taşır, kucaklar, aktarır, içine alır. Yaşamın kaynağıdır. Şişe de kucaklar ve taşır, her şeyi hoşgörüyle kapsar."
Zil niye çalar?
Söz çocukların olur da okul işin içine girmez mi? Girmiş. Yere bir düğme koyup "basınız" demiş Uluslararası Çocuk Sanat Birliği'nden Merve Erşahin. Zemine çizili, içiçe geçmiş iki dev dairenin birinde atlama ipi gibi oyun mateyalleri, diğerinde defter, kalem vs... Kesişen bölgede ise okul forması.
İnsanların sahip oldukları alanların çokluğuna rağmen bunu fark edememelerini istedikleri zaman bu alanları kullanamamalarına bağlıyor Erşahin: "Okulda da durum böyledir. Okulda teneffüs zili çaldığında öğrenciler girebilecekleri tüm alanlara girebilirler. Ders zili çaldığında ise bu alanlara giremezler. Alanları kısıtlanmış olur."
"Kartonistan'ın Zorbası" Rusya'dan, "Yazışmalar, Bedenle İlgili Şeyler" Fransa'dan gelmiş bienale. Biri kartonlardan yapılma materyalleri oynatmış videoya çektiği öyküsünde, diğeri el, ayak, yüz derken bütün bedeni konuşturmuş fotoğraflarla.
Uyarlamanın orijinal tadı
Çanakkale Koleji'nin işi "Kahramanlarımız Çamurdan" diyerek satranç taşlarına çamurdan hayat vermiş, Mavitay Çocukların Kültür Evi bienale Arcimboldo Uyarlamaları'nı yerleştirmiş.
Evren Aldoğan rehberliğinde gerçekleşmiş Arcimboldo Uyarlamaları atölyesi. Bir Rönesans sanatçısı olan Giuseppe Arcimboldo referanslı işlerde çocuklar meyve ve sebzelerden uçuk kaçık portreler tasarlamış. Rivayet, atölye sonunda meyvelerin sadece portrelere hizmet etmediği yönünde.
Mavitay'ın çocuklarla yaptığı başka çalışmalar da yer alıyor bienalde. Feminist fotoğrafçı Cindy Sherman'dan uyarlamalar ve çocukların fener ve lazer pointer yardımıyla birbirlerini ışıkla boyayarak fotoğrafladıkları işler bunlardan ikisi.
Bienale renk katan bir başka işte Avusturya'daki çocukların gönderdiğin selamı yakalıyor izleyenler.
Renkli Kuşlar Dünya Turunda Atölyesi Viyana'ya uğradığında bir araya gelen Türkiye, Bosna, Afrika, Sırbistan, Almanya, Avusturya gibi birçok ülkeden çocuk daha önce gitmedikleri ülkeleri ve oralardaki çocukları düşlemiş.
Resim, origami, hikaye anlatımı gibi farklı teknikleri kullanarak yaptıkları ağaç çocukların isimleri, yaşları, sevdikleri hayvan ve hobilerinden oluşan dallarla uzayıp gitmiş. Kağıttan dilek kuşları da farklı ülkelere ortak dilekleri iletmiş.
Bir çadır neleri saklar?
İçi bir çocuğun ihtiyacı olan yaratıcı ve eğlendirici birçok malzemeyle dolu olan çadır Bora Özden'in "Kendime Ait Bir Dünya" adını verdiği işi.
Her çocuğun yaratma ve kendine ait bir dünya kurma isteğinden söz ediyor Özden. "Çadır kurmak evrensel bir şeydir, dünyanın tüm çocukları bunu yaparlar. Bu, bazen güvensiz, bazen de sıkıcı buldukları gerçek dünyadan kaçıp kendilerine daha güvenli ve daha eğlenceli bir dünya yaratmanın en güzel yoludur.
"Çadırlar çocukların hayal güçlerini, içine koydukları nesnelerle birlikte iç dünyalarını ve kişiliklerini yansıtır. Burası onların kendi dünyaları, hayal güçlerinin somut halidir."
Özden'in son sözleri sadece kendi işi için geçerli değil. Çanakkale Uluslararası Çocuk Bienali tam da vurgulanan anlamıyla dev bir çadır aslında.
Ve eklemek gerekir ki, çocukların hayal dünyası kadar yaptıkları işe yaklaşımları da etkiliyor insanı. Sanırım, işin sırrı, bienalin küratörü Mustafa Horasan'ın açılış sonrası görüşmemizde bienalin başarısını dile getirenlere iki kelimeyle verdiği yanıtta saklı: "Çocukları önemsedik." (YY)
* Uluslararası Çanakkale Çocuk Bienali 16 Aralık'a kadar izlenebilir.