bianet’te dolu dolu geçirdiğim bir ayın ardından bu yazıyı yazıyorum, bunun sebebi biraz her günümüzün gerçekten çok dolu geçmesi biraz da ayrılık yüklü olduğunu düşünmemdi.
Baştan başlayacak olursam, ofise ilk geldiğimde gazeteciliğe çok ilgi duyan fakat gerçekten hiçbir tecrübesi ya da bilgisi olmayan biriydim. bianet, bana gazeticiliği tecrübeyle öğretti. Staja başvururken tek beklentim gazeteciliğin nasıl bir iş olduğunu gözlemleyerek öğrenmekti, bianet’te gazetecilik yaparak bu sorunun cevabını aldığımı söyleyebilirim.
İlk günümün sabahı ofiste sandalyeme oturduğumda “ne yapacağım ben burada şimdi, hiçbir fikrim yok!” diye düşünürken birkaç saat sonra tüm arkadaşlarıma “Bakın çabuk okuyun, bunu ben yazdım!” diyerek hazırladığım ilk rutin haberi atmıştım.
Staja kabul edildiğimi 7 Şubat’ta, çok yoğun bir gündemde öğrendim. Bu dönemde gazetecilik yapmak benim için çok anlamlı bir şeydi çünkü bölgeye gidip elimden geldiğince yardımcı olmayı çok istiyordum ama bunun için, en azından depremin ilk günlerinde, yardımcı olmak için elimden gelen bir şey yoktu, yeterli donanıma sahip değildim.
Ofisteyken deprem bölgesinde olan biteni duyurmak için çalışmak benim için çok anlamlıydı çünkü elimden geleni yaptığımı hissediyordum ve bunu somut bir şekilde görebiliyordum.
*Nur Kaya ve bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz |
Gazeteciliğin idealize ettiğim taraflarını çok güzel bir ofiste deneyimleme imkanı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Aynı zamanda önerilerimi haberleştirip farklı sorunlara görünürlük sağlayabildiğimi hissediyordum, bir stajyer olarak bunu yapma imkanımın olması çok anlamlı ve değerliydi.
Sahaya ilk çıkışımda Tuğçe’yle gittiğimiz duruşmanın basına kapatılması ve adliye koridorunda bekleyişimiz de gazeteciliğin gerçeklerini yansıtan ve unutamayacağım bir diğer tecrübeydi. Her şeye rağmen Tuğçe’nin ve KaosGL muhabirlerinin haber için çabalarını çok ilham verici ve etkileyici bulmuştum ve yine her şeye rağmen öğretici bir tecrübeydi.
8 Mart’ta hasta olduğum için evden çıkamamanın moral bozukluğunun üstünden ofiste bir sürü kadın haberi yazarak geldim. Stajım 10 Mart’ta bitiyordu, 9 Mart akşamı Boğaziçi Ünivesitesinde Kadın Araştırmaları Kulübü’nün paneline ertesi sabah da İKSV’nin basın açıklamasına gitmiştim. Benim için çok dolu bir son gün olmuştu ve daha farklı olmasını da istemezdim.
Görüş almak için ulaştığım insanlarla konuşurkenki heyecanımı hala anımsıyorum, telefonlara “Merhaba, ben bianet’ten Nur” diyerek çıkmayı çok özleyeceğim. Ve tabii “gündeeem”lerimizi ve sabah toplantılarında heyecanlı heyecanlı üzerinde çalıştığım haberleri aktarmayı da.
Tuğçe’nin esprilerini, Evrim’le kadın çalışmaları konuşmayı, çarşamba günleri İngilizce ve Kürtçe ekipleriyle ofisin şenlenmesini de çok özleyeceğim.
Ofisteki herkesten çok fazla şey öğrendim, tüm bianet ofisi gazetecilik serüvenimde ve gazeteciliği tanıdıktan sonra daha da ısınmamda çok önemli bir yere sahip.
Bu bir ayı bir insan bir ayı ne kadar dolu geçirebilirse o kadar dolu geçirdiğimi bilerek tamamladım. bianet bana sayamayacağım kadar çok şey öğretti ve bunu tecrübelerle sağlamlaştırdı. Gelecek bianet stajyerlerinin de çok güzel tecrübe ve anılar biriktireceklerine çok ama çok eminim. (NK/EMK)