Medya ve İletişim Bölümü birinci sınıf öğrencisi olarak bianet’e geldim. Neredeyse haber yazma tekniği hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Okul gazetesinde yazdığım iki haberden fazlası değildim. Tek bildiğim, gazeteciliği sevdiğim, bir gün önemli bir gazeteci olmak istediğim ve bu konuda çok hırslı olduğumdu.
Hangi gazeteciyle konuşursanız konuşun, size söyleyecekleri tek bir şey vardır; “Gazetecilik, sevmezsen yapabileceğin bir iş değil.” Ben bianet’ten önce gazeteciliği seviyordum, şimdi aşığım.
BİA Yayınları kitaplarını okuduğunuzda hep aynı ibareyi göreceksinizdir; “bia bir okuldur”. Gerçekten de öyleymiş. bianet stajı çok keyifli ve oldukça verimli bir yaz okulu gibiydi benim için ve bu okul bildiklerinizden çok daha farklıydı. Her şeyden önce barış odaklı, hak odaklı dil kullanmayı öğreniyorsunuz burada, sonra da ona göre haber yazmayı. Benim konumumdaki birisi için böyle bir başlangıç bulunmaz Hint kumaşı gibiydi.
Burada bir göreviniz yoktur, burada gazeteci olmanın getirdiği sorumluluklarınız vardır. Kapıdan ilk girdiğiniz andan itibaren çevrenize, yaşadığınız her şeye bir haberci gözüyle bakmaya başlarsınız. Çünkü bugün bir haber yazmak istiyorsanız bu sizin elinizdedir. Her şeyiyle size ait olan bir haber yapmaktan bahsediyorum. Buradaki her bir editör en az bir konuda uzmanlaşmıştır ve doğru, iyi ve etik bir haber yazmak için her zaman dinlemen gereken muhteşem önerileri olacaktır.
Gazetecilik sadece haber yazmaktan ibaret değil tabi ki büyük bir birikim gerektiriyor; insanları, şehirleri iyi tanıman gerekiyor, kimin sesi olduğunu bilmen gerekiyor. Buraya gelmek için hayatımda ilk defa uçağa bindim ve ilk defa İstanbul’a geldim. Hiç bir yer bilmiyordum. İzmirli biri için başlarda ağlatan Beyoğlu yokuşlarını, her an bir eyleme şahit olabileceğiniz İstiklal Caddesi’ni, Tarlabaşı’nı, ofisten iki saatte gidilebilen Bağcılar’ı ve daha nicesini stajımda yaptığım haberlerle öğrendim. Bir sürü insanla, esnafla, mülteciyle tanışma ve konuşma şansım oldu. Hiç bilmediğim bir şehirde, bir ayda onlarca şey öğrendim diyebilirim.
Bir de ofis hayatından nefret edenlere bile sevdirecek bir yanı var bianet’in. İlk kural; kimseye siz dememek! Çünkü büyük ihtimalle Korcan dönüp, şaka yollu “Siz babandır” diyecektir. Bir anda garip bir ses duyarsan irkilme, çünkü kesinlikle Ekin’den geliyordur. Eğer bir gün Elif’in editörlüğünde yaptığın bir haberden sonra “tut” diye bir ses duyarsan onu tutmalısın, çünkü Elif sana TGS kalemi atacaktır. Eğer Haluk’u ofisin herhangi bir yerinde mesela arkanda ayakta durmuş ve telefonuyla uğraşırken görürsen, garipseme ya Pokemon yakalıyordur ya da Snap çekiyordur. Çiçek’le tanıştıktan sonraysa günlük hayatta kullandığın bütün cinsiyetçi tabirler toz olup uçacaktır. Eğer hiç Kürt bölgesinde bulunamadıysan Murat ve Yusuf bu konuda senin için bir deryadırlar. Nadire Hanım haber yapmadığın bir gün gelip bugün ne yaptın diye sorarsa korkma mesela, yaptığında da okuyup yorumlarını yapacaktır. Ve en önemlisi asla tezgahın üzerinde çay doldurmamalısın çünkü Leyla seni haşlayabilir.
Bu bir aylık muhteşem başlangıç deneyimi için teşekkürler bianet. (GNU/EKN)