Kısa ama dopdolu “stajyerlik hayatım” boyunca bazen koşuşturup çoğu zaman zorlanıp her seferinde keyif alarak binlerce kelime yazdım. Haberlerimi önce haberlerini okuduğum bianet editörleri sonra bianet okuyucuları okudu. İki aşamanın da heyecanı ayrıydı.
bianet pek çok arkadaşım gibi benim için de bir haber sitesi olmanın ötesinde, yalnızca haberdar olmak için değil “okumak için” sayfalarında dolaşacağınız; dönüp bakabileceğiniz, kolay kolay tüketemeyeceğiniz, referans alabileceğiniz zengin bir kaynak olmuştu hep.
bianet’te satırlara göz gezdirmenin ötesinde çoğu zaman sayfalardaki cümlelerin tümünü okurduk.
bianet ofisine girdiğim ilk gün fark ettim ki içerisi dışarıdan göründüğünden çok daha güzel!
Tam dört hafta. Yirmi dopdolu iş günü. Demokrasi nöbetlerinden kalma Taksim Meydanı’ndan Cihangir’e oradan Faik Paşa’ya yürüyorum. bianet ofisinde yazlar sıcak, nemli ve neşeli.
Zili çaldığımda Leyla kapıyı açıyor, kahvaltı hazırlığını bölüyorum. Yusuf’la Murat’ın masasına uğruyorum, sabahları ikisi birden Kürtçe sayfasını doldurmak için uğraşıyor.
Ofisin içlerine doğru birkaç adım sonra Ekin’i ve Haluk’u görüyorum. Ekin her sabah aynı samimiyetle hoş geldin diyor bana. Haluk’la sohbet çok keyifli, iflah olmaz bir çizgi roman sever.
Tamer’le Deniz bir şeylere gülüyor. bianet’te herkes her şeye rağmen neşeli olmayı başarabiliyor ama ekibin en şakacıları onlar.
Umut büyük ihtimalle Erdoğan’ın konuşmasını İngilizceye kazandırmakla uğraşıyor, en zor işi bu.
İlk günümde üniversiteler haberi için benden yardım istediğinden beri peşini bırakmadığım Beyza’ya günaydın diyorum. Bilgisayarının başında kahvaltı ederken haberlere göz atıyor. Gün içinde başına geleceklerden, hesap makinesi içeren gündeminden habersiz. Nilay ofisteki köşesinde. Kahveyi yapacak şanslı kişiyi arıyor.
Bir ayın her gününde fikirlerimin ve sözlerimin değerli olduğunu her daim hissettirdi bana bianet editörlerinin her biri. Hiç tanımadan güvendikleri bana güvenleri hiç kırılmadı tüm amatörlüğüme, büyük küçük hatalarıma rağmen. Yazması en zor ama en değerli haberimi de Çiçek’in güveni sayesinde yaptım. Nerede ne soracağımı, neyi nasıl yazacağımı bütün incelikleriyle anlattı: “Aklına takılan her soruyu sor ve fotoğraf çekmeyi sakın unutma!”
Bir ay çok kısa bianet! Size çok alışmıştım.
Herkesin “medya olmasın da ne olursa olsun” dediği günlerde bianet’te olmaktan hiç pişman olmadım. Her şey için her birinize tek tek teşekkür ederim. (SG/EA)