Aralık, Ocak, Şubat ve Mart, Erzurum, Diyarbakır, Ankara, Adana, İstanbul, Muğla ve Kocaeli derken 61 il ve ilçede görev yapan yaklaşık 261 medya mensubu ile buluştuk.
Buluşmaların ilk günü eğitimler herkese uzunmuş gibi gelirken ayrılış zamanına yaklaşırken alınan değerlendirmelerde nerdeyse hepimiz bu kadar gün bizlere yetmedi daha çok söyleyecek sözümüz vardı diyerek ayrıldık.
Ne çok şey öğrendim
Evet, çocuk hakları konusunda konuşacak, yazacak, yayınlayacak ve kamuoyuna sunulacak çok şey vardı.
Biz ise tüm bu aşamaların hukuka ve uluslar arası sözleşmelere uygun, hak ihlallerine yer vermeyecek şekilde hazırlanması ve sonuçlandırılması konuları üzerine tartışıyorduk.
Tartışmalarımız karşılıklı bilgi alışverişleri ile öğretici hale geliyor eğitmen sıfatı ile orda bulunuyor olmama rağmen ben de çok şey öğreniyordum.
Bizden güzel haberler bekleyin!
Her eğitimin kendine has bir havası ve üzerinde durulan farklı bir konusu vardı. Öylesine sarıyordu ki bu farklılık insanı ertesi hafta bir başka farklı hava teneffüs etmek için sabırsızlanıyor ve bu farklı gruptan ne öğrenebilirim sorusu ile gidiyordum eğitimin yapılacağı şehre.
Şehirler farklı, insanlar farklı, gazete, televizyon, radyo isimleri başka başkaydı ama çıkan sonuç hep aynı idi:
" Çocuklara uygun bir dünya için basının önemini anladık. Bundan sonra haberlerimizi yaparken tüm bunları gözeteceğiz. Bizden güzel haberler bekleyin!"
Bekliyorduk ve karşılığını alıyorduk bize ulaştırdıkları haberleri okuyor ve birlikteliğimizin etkisini görüyorduk. En mutlu yanı da bence buydu.
Sonuç: Tehlikeli değil, tehlikedeler
Gösterilen ve üzerinden gidilen örnekler olumsuz örnekler olsa da programa katılan katılımcılara eğitimlerden kalanlar hep olumlu idi. Bazen bir atölye çalışmasında hararetli tartışmalar sonucu ulaşıyorduk meşru ve doğru olan son fikre, bazen de bir çay molasında dertleşirken buluveriyorduk sonucu.
Ama hep birlikte ve uzlaşarak varıyorduk bu sonuca. "Çocuklar tehlikeli değiller, tehlikedeler" diyorduk.
Bir çocuğu tehlikeye atan, suça, sokağa, maddeye itenle ve bunun nedenleri ile mücadele etmeliydik, bu mücadeleye basında ortak olmalı ve mücadelenin belki de her aşamasını doğru kelimeler ve anlayış ile duyurmalıydı kamuoyuna.
Nereden ve nasıl?
Eğitimlere katılan diğer eğitmenlerle ilişkimizin ve aynı dili konuşmamızın etkisiydi belki de katılımcılara yansıyan birliktelik ve güç duygusu.
Çünkü biliyorduk ki çocuk konusunda toplumun her kesimi kişisinden kurumuna kadar birlikte çalışmalı, güçlü bir duruş sergilemeli ve doğru sonuçlar almalıydı.
Yetişkinler dünyası olarak çocuklara karşı haklarını koruma, destekleme ve hayata geçirme noktasında pek çok ödevimiz olduğunu hepimiz biliyor fakat nerden ve nasıl başlayacağımızı kestiremiyorduk belki de.
Şimdi aynı yolda...
Bu eğitimlerde nerden ve nasıl başlamalı sorusuna cevaplar aradık ve yolumuza bir yön çizdik.
Hepimiz basının olanı yansıtma görevi dışında olması gerekeni yaratma konusunda kamuoyu üzerinde baskın bir etkisi olduğunu ve bu etkiyi doğru anlatımlarla doğru yere yönlendirmesi halinde ciddi ve köklü bir anlayış değişikliği olacağını biliyorduk.
Şimdi hepimiz farklı yerlerden, farklı isimlerle, farklı tasarılarla ama tek bir sonuç için aynı yolda yürüyoruz.
Bu eğitimlerde yolumu açıp benimle yürüyen ve bu yola dâhil olan tüm dostlara sevgi ve saygılarımı sunuyor ve yürüdüğümüz uzun ama ışıklı yolda kolaylıklar diliyorum. (YO/BA)
* Avukat Yasemin Onat- Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi