Çok çeşitli buluşmaların adresi Beyoğlu, "Beyoğlu Herkesindir" diyen Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği'nin (BEYDER) aracılığında Beyoğluluları bugün (11 Ekim) saat 18.00'de Taksim Meydanı'nda bir araya getiriyor. Grup, Başkan Ahmet Misbah Demircan'ı istifaya davet ediyor. Neden mi?
Sürecin içinde nefes alıp verenlerden biri olarak özetleyeyim:
Beyoğlu'nda hızla artan kafe, restoran, eğlence yerleriyle birlikte kaldırımların işgali ve , gürültü çoğunluğun ortak sorunu oldu. Beyoğlu'nda yaşayanlar, üretim yapanlar, sosyal hayat tüketicileri arasında fikir ayrılıkları doğdu.
Gerilimi Cihangir'den başladı. Cihangir Güzelleştirme Derneği kaldırım işgallerinden rahatsız olan semt sakinlerini de kafe ve restoran sahiplerini bir araya getirerek kaldırım kullanımı ve gürültü meselesinin taraflar arasında çözümlenebilmesi için bir adım attı.
BEYDER ile birlikte işletmeciler toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantıya katılan işletme sahipleri arasında da yaklaşım ve değerlendirme farklılıkları vardı. Bu toplantı bir kez daha tekrarlanarak Beyoğlu Belediyesi arabuluculuk yapmaya davet edildi.
Bu konunun tartışılması ve çözümlenmesine katkıda bulunabilmek amacıyla Cihangir'in yerel ve sivil gazetesi Cihangir Postası'nın 32. sayısında dosya konusu "Birlikte yaşamak" olarak belirlendi.
Bu sayıda bu toplantı ve toplantının niyeti konu edildi.. Haberde Dernek Başkanı Selçuk Erdoğmuş'un önerisiyle İtalya Cenova'da uygulanan kaldırım işaretleme yer aldı. Bu örnek hem kafeleri hem kaldırımların gerçek sahibi yayaları koruyabilecek bir öneriydi.
Bu sayının hemen ardından 2010'un son aylarında Beyoğlu Belediyesi çalışanları Cihangir'e hiç de bu yazılıp çizilenlere, tarafların kendi sorunlarına yönelik geliştirecekleri adımlara uyumlu olmayan bir tavırla işletmelerin masa ve sandalyeleri toplandı.
Gerilimin kaynağı buydu. Cihangirli işletme sahipleri birbirine düştü. Dernek de bu nedenle suçlandı. Bu belediye kimin diye soruldu.
Devam edelim; Cihangir Postası'nın 33.sayısında; Cihangir Güzelleştirme Derneği yönetim Kurulu; "Birlikte yaşamak adına, ortak sorunlara, ortak çözüm yolları bulmalıyız" başlığı ile yaklaşımını açıklayan bir bildiri yayınlandı, Beyoğlu Belediyesi'nin yaklaşımı kınandı ve eleştirildi.
Aynı sayının yönetmeni Murat Çelikkan, yazısında şöyle diyordu;
"Cihangir Postası'nın dosya konusu ise 'Bir arada yaşamak'. Dünyada ve Türkiye'de birçok açıdan tartışılan ve gündemde olan bu konu, yeni anayasadan Kürt ve azınlıklar sorununa kadar çok geniş bir çerçeveye sahip. Biz bunu kent ve mahalle düzeyinde ele almaya çalıştık. Cihangir, farklı etnik, dinsel ve cinsel kimliklerin yanı sıra, farklı gelir grupları ve yaşam tarzlarının bir arada olduğu bir semt.
"Bu farklıklara konut alanlarıyla ticari alanlar arasındaki gerilimi de eklerseniz, yapısının oldukça renkli olduğunu söyleyebiliriz. Bir arada yaşamanın hukukunu, bir arada yaşayacak olanların geliştirdiği bir uygulamadan yanayız. Bu bağlamda, Belediye'nin işgaliye alarak 'yasal'laştırdığı dış mekâna yayılan kafeleri, masalarını zabıta gücüyle parçalayarak yaptığı uygulamayı kabullenmemiz mümkün değil.
" Cihangir, semt sakinlerinin de kafe sahiplerinin de örgütlü olduğu bir semt. Yani aktörler belli. Bir araya gelip ortak çözümler üretmek yerine, neye dayandığı belli olmayan zabıta uygulamalarını anlamak mümkün değil."
Bu süreçte Beyoğlu Belediye Başkanı'ndan defalarca randevu talep edildi. Araya hatırlı kişiler girdi. Hatta bir milletvekili bile vardı, hatırladığım. Ama bu buluşma mümkün olmadı.
Cihangir'den başlayan gerilim 2011'in başından itibaren tüm Beyoğlu'na yayıldı; sadece kafe-restoran-eğlence yerleri sahiplerini değil Beyoğlu'nun sosyal yararlanıcılarını, sokak müzisyenlerini,ve hizmet sektöründen geçimini sağlayan pek çok kişiyi sarıp sarmaladı.
Ve hala Ahmet Bey, Beyoğlu'nu temsil eden semt derneklerinin kurduğu Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu'na randevu vermedi. Demircan, basına "Bu işten geri dönüş" yok açıklamaları yaparken Cihangir Postası'nın yönetmeni Defne Asal'ın "Kararlara Katılmak" başlıklı yazısında sorduğu soruyu aklına getiremiyordu.
Defne Asal yazısında şunu soruyordu:
"Cihangir Postası'nın bu sayısını hazırlamaya koyulduğumuzda, mahallemizdeki kafe'lerin 'yola taşmış', 'haddini aşmış' görülenlerinin masa ve sandalyeleri neredeyse parçalanarak kaldırtılmıştı Beyoğlu Belediyesi tarafından... Biz mahallemizde mutlu mesut yaşamak istiyorduk, gürültüden, trafikten falan yakınıyorduk ama böyle bir 'kaba kuvvet' görmek de istemiyorduk oysa.
"Mahallemizde birçok farklı görüş vardı; kimisi tüm kafelere öfke kusuyor, kimisi kafe sayısının sınırlandırılmasını, en azından bir düzene koyulmasını istiyor, kimisi kafelerin yarattığı problemi mesele edenlerin 'yasakçı'lığı davet ettiğini söylüyordu... Peki, yerel yönetim, yani oylarımızla temsil hakkı verdiğimiz belediye? O ne diyordu?... Mahallede nelerin konuşulduğundan, kimin neyi neden istediğinden ne kadar haberdardı? Mahalleden yükselen sesleri ne kadar duyuyor ve hesaba katıyordu?
"Bu sayımızın kapak konusunu bu yüzden böyle belirledik: 'Yerel Yönetim-STK'lar ilişkisi nasıl olmalı?' Mümkün olduğunca fazla kişiye, sese, 'temsilci'ye ulaşmaya çalıştık. Çoğuna ulaştık da. Ama göreceksiniz sayfalarımızı karıştırırken; taraflardan birisi yok, en önemlisi demeyeceğim, çünkü en önemlisi değil, en önemlisi olmamalı; belediye... Defalarca aradık ve konumuzu anlattık; eğer siz olmazsanız, eksik olur dedik... Ama olamadı. Randevu veremediler..."
Peki, şimdi neler oluyor? Beyoğlu'nda gerilim tırmanıyor. Beyoğlu kendisine söz hakkı tanımayan yerel temsilci istemiyor ve onu istifaya davet ediyor.
Herkesin düşünmesi gereken bir soru bu: Beyoğlu kimin? (NÖ/EKN)