Bir hafta sonu daha geçti. Bir cumartesi, bir pazar, bir de bayram. Bir Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası daha geldi. Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi Anneleri 425. kez buluştu. “Kayıplarımızı istiyoruz” dediler dörtyüzyirmibeşinci kez.
Evlatlarını kaybetmiş analar onlar. Öyle “ölüm” kelimesinin soğukluğu yerine kullanılan bir “kayıp” değil bu. Daha acısı. Öldüklerini bildikleri çocuklarının birer mezar taşı yok. Çünkü kemikleri bile yok. Gerçekten kayıp o evlatlar.
Berfo Ana’yı hepimiz tanıdık. Bazılarımız onun isyanına yakinen tanık oldu, yanında oturdu bir Cumartesi günü. Bazılarımız ise hikâyesini duydu, bildi ve üzüldü onun için.
Berfo Ana diye bildik hepimiz onu. Oğlu Cemil Kırbayır’ı 13 Eylül günü almışlardı ve bir daha getirmemişlerdi. Oğlunu bekledi yıllarca kapısı açık evinde, evi boyatmadı bile gelirse evladı tanısın diye. Cemil Kırbayır ölmüştü de bu acı bilgi bile çok görülmüştü kendisine yıllarca.
Berfo Ana 21 Şubat 2013 günü 105 yaşında hayata gözlerini yumdu. Alacaklı gitti hayattan. Evladını evden alıp götüren, muhtemelen işkence eden, öldürenlerden, onlarca yıl sonra evladını bulacaklarına dair söz verenlerden, hepimizden alacaklı göçtü gitti.
“Zaman denen büyük silgi” her şeyi unutturuyor bize. Siliyoruz hafızamızdan bazen bilinçsizce bazen de inatla kazıyıp, kanatarak. Berfo Ana, Recep Tayyip Erdoğan’a tek dileğinin ölmeden önce oğlunun mezarını görmek olduğunu söylemişti. Göremeden öldü, gözleri açık kaldı. “Zaman denen büyük silgi” bu sözü unutturacak mı ya da çoktan unutturdu mu bilmiyorum elbet. Ama “Benim çocuğum öyle çocuk değildi ki. Dilim dilim etti de. Parça parça etti de. Attı. Ben ölene kadar onun peşindeyim,” diyen Berfo Ananın ağıtlarını bize unutturmamalı zaman.
“Ben çocuğumu istiyorum, ben mezarını istiyorum, cenazesini. Hani nerdedir?” diyen ana, hepimizin anası. Bir sabah evinden götürülen Cemil hepimizin abisi olmalı. Biz bu davanın bekçisi, ne olsa da asla yerini bulmayacağını bildiğimiz adaletin takipçisi olmalıyız.
Hep derim bu ülkede güzel insanlar var ve onların çabasıyla daha yaşanası bir yer olacak, olacaksa. O güzel insanlardan bir kısmı Cemil Kırbayır’ın düşünceleri yaşasın, Berfo Ana’nın ocağı sönmesin diye Ardahan’ın Göle ilçesinde bir kültür evi yapmaya çalışıyorlar. Çalışmalar geçen yıl başlamış ve destekler sayesinde bir kısmı inşa edilmiş ancak kültür evinin tamamlanması için daha desteğe ihtiyaçları var. Bu Amaçla 22 Mayıs 2013 Çarşamba saat 20.00'da Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde Kültürevi'nin düzenlediği bir dayanışma konseri yapılacak. Konserde Suavi, Yavuz Bingöl, Bandista, İsmail Hakkı Demircioğlu ve Niyazi Koyuncu sahne alacak.
Berfo Ana’nın ve bu topraklarda evlatlarını kaybetmiş tüm anaların hatırına davetiye alın derim. Ben öyle yapacağım. Konsere gidersek ne güzel olur, ama gidemesek de en azından bu vesileyle Cemil Kırbayır Kültürevi’nin yapımına katkıda bulunabiliriz. Biliyorum güzel insanlar var aramızda. (SK/HK)
Konserle ilgili bilgiler:
Davetiyeleri nereden alabilirim?
Konser davetiyelerini İstanbul’un dört bir yanından temin etmek mümkün. Taksim'de Mephisto, Uykusuz Kafe, Sokak Kahvesi, Kadıköy'de Seyhan Müzik, Kartal'da Dersim Kasetçilik, Zeplin Kafe’den ve Bakırköy’de Beyaz Adam Kitapevi’nden temin edebilirisiniz. Ayrıca 0 532 652 22 77 numaralı telefondan da davetiye istemek mümkün.
Konser salonuna nasıl ulaşırım?
Toplu taşıma ile önce metro veya otobüs ile 1. Levent’e veya Kabataş’a geliniz. 1. Levent’ten Karanfilköy Otobüsleri (58 A) Kabataş’tan ise Fatih Sultan Mehmet’e giden (58 N) otobüslerini kullanınız. Araba ile MKM’ye ulaşmak için Etiler’den sonra Akatlar ve Karanfilköy tabelalarını takip ediniz.