Yeryüzünde yaşam bulmuş yönetim sistemleri türlü türlüdür. Monarşik sistemden oligarşik sisteme, faşist sistemden sosyalist sisteme kadar birçok sistem sayılabilir.
Tüm bu sistemlerin birbirlerinden farklı yönetim biçimleri, ideolojileri ve yaşam felsefeleri vardır. Her birinin karakteri, tarz ve yöntemleri, kabul ve red ölçüleri farklıdır. İdealize ettikleri insan tipolojileri birbirlerine uzaktır.
Ama tüm bu benzemezliklerine rağmen, birbirlerinin tıpa tıp benzeri olan benzerleri vardır.
TIKLAYIN - 28 yıllık mahpus Bilge, koğuşta dövülüp ailesinden uzağa sevk edildi
Dalkavukları
Tüm sistemlerin dalkavukları birbirlerine benzer. Aynı yumurta ikizleri gibidirler ve birini diğerlerinden ayırabilmek mümkün değildir.
Sadık bir köpeğin bakışlarını taklit eden bakışlarıyla, üste doğru hafif eğri çizen dudaklarıyla ve nakışlı sesleriyle tüm sistemlerin dalkavukları birbirlerine benzerler.
Bir sistemin dalkavuğu, olur da işini kaybederse, başka bir sistemde hiç zorlanmadan mesleğini icra edebilir; bu, rakip bir sistem olsa dahi... Üstelik o sistemin kırk yıllık dalkavuğuymuşçasına hiç yabancılık da çekmez. Zira dalkavukluğun dili enternasyonaldir ve tüm sistemlerde bu dil kullanılır.
Onların bir kimlik ve ideolojileri yok aslında. Ama her kimlik ve ideolojinin acımasız savunucusu olabilirler. Aynı şekilde düşmanı da...
Tabi oldukları sistemin çürümesinde ve yozlaşmasında dalkavukların rolü belirleyicidir. Çünkü onlar erkin doğrusu kadar yanlışını da alkışlarlar.
Ama yine de onları çok suçlamamak gerek. Dalkavukluk kimliklerini bile sisteme borçludurlar. Çünkü sistemler yaratır onları. Bu sebepten, bir sistemin niteliğinin ölçülerinden biri de onun dalkavuk niceliğidir.
Zira dalkavuk yaratan sistemler hastalıklı sistemlerdir.
Bir dalkavuk öyküsü iyi gider.
Meclisi toplayan bir paşa, dalkavuğunu da çağırır. Meclisten kasıt eşraf takımıdır. Şöyle iyidir, böyle faydalıdır, diyerek öve öve bitiremez patlıcanı. Dalkavuk, paşanın patlıcana dair söylediklerine canı gönülden katılır, bununla da yetinmeyerek adeta göklere çıkarır patlıcanı.
Çay arasından sonra paşa bu kez patlıcanı kötülemeye başlar. Dalkavuk hiç durur mu; paşa nefesini tüketmesin diye patlıcanı yerin dibine batırır.
Paşa kızarak, “Yarım saat önce patlıcanı methettim, iştirak ettiniz; şimdi beğenmediğimi söylüyorum, yine beni tasdik ediyorsunuz. Bu ne mizaçtır, bu ne karakterdir” der.
Dalkavuk, “Paşam; ben zatı âlinizin dalkavuğuyum, patlıcanın değil” diye yanıt verir. (AB/APK/SD)