Haberin İngilizcesi için tıklayın
Adım Rukiye Şimşek. 27 Ekim 2013 Pazar günü, iki yıldır yaptığım gibi evimden çıktım, Bostancı’ya gittim. Merve ve Hakan Gürler’in dördüncü kattaki evini temizleyeceğim. İki çocuğumu evde bıraktım. Merve-Hakan’ın çocuklarıyla da ilgileneceğim.
İstanbul’da yağmur yağıyor. Ev işçiliği yapmaya başladım, çünkü Fındıklı’da kendimize ait bir evimiz olsun istiyorum. Evin taksitlerini buradan aldığım ücretle ödeyeceğim.
Merve-Hakan beni bekliyor. Her zamanki gibi işler birikmiş. Mutfağın camını silmek için cama çıkıyorum. Dördüncü katın camından düştüm.
Yerdeyim. Sonrası yok. Yaşamımı kaybettim.
Sonrasında neler olmuş neler. Benim ölümümle ev işçilerinin de ev işçisi olarak evlerde çalışırken yaşadıkları mahkeme salonlarına taşınmış.
Bahri Şimşek: "Bebek var eşini hastaneye götür dediler"
Eşim Bahri Şimşek, bundan sonrasını Sinem Atakul’un “Gurur Yarası” isimli belgeselinde şöyle anlatıyor:
“Bana bir telefon geldi. Rukiye’ye dair ne olduğunu söylemiyorlar. Ama gel diyorlar sadece. Evde bebek var ben inemem gel karını hastaneye götür diyor. Çalıştığım yerden arkadaşımın aracı ile gittim. Bostancı’daki adresi bilmiyorum. Nasıl gittim? Nasıl buldum? Hiç bilmiyorum. ‘Ne oldu?’ diyorum. Kimse yanıt vermiyor. Evini temizlediği aile de bir şey demiyor. Sonrasında da hiç aramadılar. Ta ki dava açılana kadar.”
Ölümüm üzerinden bir yıl geçtikten sonra Cumhuriyet Savcısı Ahmet Atlı iddianameyi yazmadan önce bir bilirkişi raporu hazırlanmasını istemiş.
A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı, İnşaat Yüksek Mühendisi Dr. Tamer Metinsoy imzalı bilirkişi raporu, beni biraz şaşırttı. Çünkü raporda, camdan düşmemin tek sorumlusunun ben olduğunu iddia etmiş. Bilirkişi raporunda ev işvereni Merve Gürler’in camı silmem için bana talimat vermediği iddia edilmiş.
Ölümüme ilişkin ilk dava Ekim 2014’te görüldü. Duruşmada enteresan diyaloglar yaşanmış, kendisine “Evinizde güvenlik tedbirleri alır mıydınız” sorusu sorulan sanık, “Sabun kullandırmazdım çünkü sabun izine tahammülüm yok” şeklinde yanıt vermişti.
Mahkemeye sunulan ilk bilirkişi raporunda asli kusurlu olanın ben sorumlu tutulurken, ev işvereni sanığın ise tali kusurlu olduğu söylenmişti. İkinci raporda ise asli kusurlunun ev işvereni olduğu belirtildi bu sefer de benim kusursuz olduğu ifade edilmişti.
Aralarında iş güvenliği uzmanlarının bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyeti, üçüncü bir rapor hazırladı. Raporda “Yüksekten düşme riski bulunmasına rağmen uygun şekilde korunmamış olan bir alanda, gerekli güvenlik önlemleri alınmadan çalışılmasının önüne geçilmemiş olunması, eğitim ve denetim konularındaki yetersizliklere” dikkat çekildi.
Ev işvereni erkek de sorumlu tutuldu
Avukatım Sevgi Evren, üçüncü raporun hem tespitler yönünden hem de iş kazası olarak tarif edilmesi yönünden emsal bir rapor olduğunu belirtti ve “Belki bir ev işvereni için ilk defa yatar derecede bir ceza çıkacak çünkü bu durumda mahkemenin sadece taksirle ölüme sebebiyet vermekten değil olası kasıttan ceza vermesi gerekiyor” dedi.
Avukatım Evren ve İmece Ev İşçileri Sendikası’nın mücadelesi uzun yıllar sürdü. Neredeyse altı yılın sonunda Nisan 2019’da İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşmada, bir ev işçisinin davasında ilk defa alt sınırdan ayrılarak mahkeme yüksek bir ceza verdi.
Son duruşmaya kadar her duruşmaya gelen onlarca ev işçisinin davaya müdahelesi ile başarıldı bu. Ve tazminat davasında da bu sefer sadece ev işvereni Merve Gürler değil eşi Hakan Gürler de sorumlu tutuldu.
Hayatımı çalan sadece kadın değildi, bunu da ispatlamıştık. Avukatım Evren, bunun ev işçileri açısından çok önemli ve emsal bir karar olduğunu söylüyor.
Ben Rukiye Şimşek, 42 yaşında hayatımı kaybettim. Ölümüm nedeniyle açılan davada çıkan karar ev işçileri için emsal karar oldu.
Yaşamımı kaybettikten sonra "Hayallerimizi kaybettik" diyen eşim Bahri ve iki çocuğumun tek mutluluğu bu.
Ben Ev İşçisi Rukiye Şimşek, camdan düşerek öldüm, davam kalanlara örnek olsun.
"Kadın ve erkek birlikte sorumlu tutuldu"İmece Ev İşçileri Sendikası'ndan avukat Ayşe Özdemir, Rukiye Şimşek'in davasına ilişkin bianet'e şu bilgileri aktardı: * Bu kazanım hayatımızı bütünüyle istila eden hukuksuzluk başta olmak üzere kapitalizme ve erkek egemen sisteme karşı alınmış bir kazanımdır. * Ev işçisi kadınlar, temizlik için gittikleri evlerde sadece ev temizlemiyor, buna ek olarak yemek yapıyor, ütü yapıyor, cam siliyor, çocuk bakıyor ve enva çeşit iş yapıyorlar. Onları böylesine çeşitli işlerde çalışmak zorunda bırakan esas şey, emeklerinin tarif edilmemesi, herhangi bir iş tanımının yapılmamasıdır. Emekleri gerçek anlamda hukukun dışında bırakılmakta. Bu anlamıyla hukuk dışı kalmak köleliktir. 'Toplumsal cinsiyet rolleri dayatımasını görüyoruz'* Göçmen işçiler dışında ev işçilerinin sayısı yaklaşık 1 milyon, ancak sigortalı sayıları bunun sadece %1'ine tekabül ediyor. Rukiye bu emek sömürüsünün ilk örneği değildi, lakin bu sömürüyü görünür kılan trajedilerden sadece biriydi. Davanın sonuçlanması ile birlikte erkek işvereninde iş cinayetinden sorumlu olduğu gerçeğini mücadelemizle çıkartabildik. * İşveren vekilleri dava boyunca ekonomik gücü elinde bulunduran işveren erkeği, davanın dışında tutmaya çalışarak hukukun ve adaletin tecelli etmesinin önüne geçmeye çalıştı. Rukiye'nin davasının savunmasının temelinde toplumsal cinsiyet rolleri dayatmasını bütün veçheleriyle görüyoruz. * Bunun yanında erkeği ev içi emeğin dışında tutan, ev içini salt erkek egemen ve cinsiyetçi sınırlarla çizen bir anlayışla karşı karşıya kaldık. * Dava süreci boyunca bu egemen anlayışın bütün avantajlarına güvenen işveren erkek, karar anında böyle bir sonucu elbette ki beklemiyordu. Bu anlayışın zırhına bürünen işveren şahsında, erkek egemen ve hukuk dışı durum mahkûm edildi. * Bu sonuç haklılığımızın bize vermiş olduğu güce dayanıyor. Rukiye şahsında ortaya çıkan durum mücadelemizin, kararlılığımızın bir sonucuydu. * iş kazası olarak kabul ettirdiğimiz bu davada ev işçisi arkadaşımızın ölümünden erkek ve kadın ev işverenleri birlikte sorumlu tutulmuştur. |
(EMK)
*Video ve fotoğraf: İmece Ev İşçileri Sendikası