Dünyanın en önemli ve kapsamlı belgesel etkinlikleri listesinde önemli yer tutan Amsterdam'daki Uluslararası Belgesel Film Festivali IDFA 20 Kasımda Suriye'deki savaşı tüm çıplaklığıyla gözümüze sokan Talal Derki'nin Return to Homs (Homs'a Dönüş) adlı eseriyle açıldı.
1 Aralık tarihine kadar sürecek festival, gezegenin muhtelif köşelerinden seslerini duyurmaya çalışan insanlara ümit vaat ederken 300'e yakın belgeselle keyif şehri olarak turist çeken Hollanda'nın başkentinin siyasi imajını da perçinliyor.
Suriye'deki dehşet
Yönetmen Talal Derki'nin 2011 ile 2013 yılları arasında çekmiş olduğu etkili görüntüler seyirciye komşudaki savaşı adeta birebir yaşatıyor. Belgeselin başında hürriyet ve adalet için protesto yürüyüşlerine katılan barışçıl Homs'lu gençler Esad'ın askerlerinin kendilerine şiddetle karşılık vermesi sonucunda silahlı militanlara dönüşüyor. Haklarına kavuşacaklarına olan inançlarını her şeye rağmen muhafaza eden idealist kahramanlarımız insanlıklarını kaybetmemek için de büyük çaba sarf ediyorlar. Ne de olsa bir yakınlarının öldürülmesi artık sık sık karşılaştıkları bir durum haline gelmiştir; bir süre sonra kendileri de askerlerin hedefi olmaktan kurtulamazlar.
Yine de Basset'i bitmez tükenmez enerjisiyle şarkılarını haykırmaya devam ederken, yakın arkadaşı Ossama'yı da kamerasıyla olayları yakalayıp tüm dünyaya yaymaya çalışırken görürüz. Homs şehrinde, kurşunlarla delik deşik edilmiş duvarlar, bombalarla yıkılmış evler arasında hayat mücadelesi verenlerle oradan oraya koştururken insan savaşın dehşetini iliklerinde hissediyor. Artık yanmış, talan edilmiş, yıkıntı halindeki apartmanların şehri olan Homs'ta patlayan her bomba seyirciyi yerinden oynatıyor. Vurulduktan sonra günlerce sokağın ortasında yatan ve sürmekte olan çatışmalar yüzünden defnedilemeyen direnişçilerin durumu Suriye'de insanlıktan ne ölçüde çıkıldığının bariz bir işareti.
Yönetmen Derki kendi sesiyle de belgesele katkıda bulunup çok uzun zamandır olanlara sessiz kalan tüm dünyaya kayıtsızlığını hatırlatıyor.
IDFA'nın destek fonu Bertha'dan yararlanıp yarışma bölümünde yer alan ilk belgesel Homs'a Dönüş Suriye'ye bir insanlık ayıbı olarak bir kez daha bakmamızı sağlıyor.
Diğer belgeseller
Festivalin ilk günü gösterilen yapımlardan biri Putin'in gurur vesilesi, Rusya'nın en önemli gelir kaynaklarından doğalgazın taşınmasıyla ilgiliydi. Vitaly Mansky'nin Truba (Pipeline/Boru Hattı) adlı belgeseli Urengoy-Pomary-Uzhgorod hattına odaklanıp Batı Avrupa'ya sevkedilen enerji kaynağının 4.500 kilometrelik yolculuğuna bizi ortak ediyor. Dramatik olduğu kadar gülünç de olabilen insanlık durumları, gazın çıkarıldığı ve boru hattının geçtiği bölgelerdeki halklara varsıllığın kesinlikle yansımaması, değerlerine sımsıkı sarılmaya devam etseler de hayatla verdikleri mücadele sonucunda yorgun düşmüş yaşlılar ve onlara yine de müdahale eden, muhalefete tahammülsüz güvenlik kuvvetleri günümüz Rusya'sının tipik manzaralarından bazıları.
IDFA'nın Green Screen bölümünde yer alan çevreci yapımlardan Pandora's Promise (Pandora'nın Sözü) nükleeri tekrar masaya yatırıp alternatif bir enerji olarak kale almamızı tavsiye ediyor. Robert Stone'un yönettiği ABD yapımı belgesel, fosil yakıt tüketmeye devam etmemizi isteyenlere kanmayarak rüzgar ve güneş enerjisine ek olarak nükleere de sıcak bakmamızı önerirken durumun aslında nükleeri savaşla ilişkilendirmemizden kaynaklandığını savunuyor.
Edebiyat dünyasında gizemli bir yeri olan J.D.Salinger'le ilgili belgeselin sonunda ise yazarı sevenler için hoş sürprizler de var. The Weinstein Company'nin dünya satış hakkını elinde tuttuğu 120 dakikalık sürükleyici yapım ABD televizyon belgesellerinin tüm klişelerini katmerleyerek kullanıyor; takıntılı halde kendinden yaşça epey genç olan kadınlara tutkun olan ayrıksı yazarın kişiliği ve Gönülçelen (The Catcher in the Rye) adlı romanının insanlar üzerindeki etkileri belgeselde irdelenen konulardan bazıları. Çocukluğundan itibaren didik didik edilen hayatı, İkinci Dünya Savaşına katılmış olmasının yıkıcı etkileri, yarattığı kahramanların özelliklerini gerçek hayatta aramasının getirdiği hayal kırıklığı ve daha bir sürü ayrıntı, yazarın aile fertleri, yakınları, dostları, ünlü edebiyat simaları, hatta sinema dünyasının meşhurları aracılığıyla ortalığa saçılıyor. Shane Salerno'nun yönettiği Salinger adlı yapım imajı ve eserlerinin pazarlaması konusunda gayet temkinli olan yazarın 2010'da gerçekleşen vefatından sonrasını da öngördüğünü, şimdiye kadar yayımlanmamış eserleriyle ilgili planlarını da açıklıyor, beklemekte fayda var…
Açılış gecesinden ayrıntılar
Festivalin yöneticisi Ally Derks etkinliğin açılış töreninde Bertha Fonunun geçmişinden ve başarılarından söz etti, ayrıca geçenlerde vefat eden belgesel dünyasının değerli simalarından Kanadalı Peter Wintonick'i de andı. IDFA artık Wintonick adına özel bir ödül verecek, Selanik Belgesel Festivali yöneticileri de hızlı davranarak aynı yöndeki bir kararı kendi etkinlikleri kapsamında aldıklarını duyurdular.
Açılış gecesi Hollanda'nın en önemli belgeselcilerinden biri sayılan Heddy Honigmann'a Yaşayan Efsane Ödülü verildi.
Bir trans bireyin kimliğini aramasıyla ilgili Xander de Boer'in Girls Boys & Me (Kızlar, Oğlanlar ve Ben) adlı projesi da destek ödülü aldı.
Bu arada orta metrajlı belgeseller yarışma bölümünün jüri üyelerinden biri Meral Uslu. 1962 Yeni Kapı Köy doğumlu olan Türkiyeli sanatçı belgesel çalışmalarını Hollanda'da yürütüyor ve şimdiye kadar çeşitli ödüllerle başarısını taçlandırmış durumda.
IDFA tüm heyecanıyla sürüyor... (MT/EKN)