Yazının İngilizcesi için tıklayın
Mehmet Ali Genç, 1917 doğumlu.
Sivas, Zaralı. Maksim Gazinosu'nun gece bekçisi.
Otopsi raporuna göre ölüm nedeni göğüs tazyiki ve kafa travması sonucu meydana gelen beyin ödemine bağlı mekanik asfiksi.
Mehmet Ali Genç’in hikâyesi bugüne dek hiçbir yerde yayımlanmamış. Öyle ki, 1 Mayıs 1977’de ölenlerin çoğunun aksine, sosyal medya mecralarında ve haber sitelerinde de hakkında hiçbir haber, fotoğraf yer almıyor. Onunla ilgili bilgiler, gece bekçisi olduğu ve 1917’de doğduğuyla sınırlıydı.
Zara bağlantısı
Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) vasıtasıyla ulaştığımız otopsi raporları sayesinde, Mehmet Ali Genç’in Zaralı olduğu bilgisiyle yola çıkarak ailesine ve arkadaşlarına ulaşmaya çalıştık. Bu aşamada ise devreye bianet emektarlarından Leyla İşbilir girdi ve kısa sürede Mehmet Ali Genç’in Zara’da yaşayan oğlu Şükrü Genç’e ulaştırdı bizi.
Şükrü Genç, şu an 63 yaşında. Üç kardeşten en küçüğü. Bir ablasını da babasından önce kaybetmiş. Babası Taksim’de hayatını kaybettiğinde askerdeymiş. İzin alıp gelmiş babasının cezanesini almaya. Zara’ya götürmüş sonra, oraya gömmüş. Babasının vefatından sonra hasta annesinin bakımını da, babasından kalan borçları ödemeyi de o üstlenmiş.
Torunundan fotoğraflar
Mehmet Ali Genç’in fotoğraflarını torunu Umut Ali gönderdi bana. Birkaç yıl önce halasının evinde bulduğu fotoğrafları telefonuna kaydetmiş.
Babası Şükrü Genç “Fotoğrafları oğlum gönderebilir,” deyince Umut Ali’ye yazdım. “Abla dedemin fotoğraflarını neden istemiştiniz, hangi gazetede çıkacak?” diye sorduğu ses kayıtları attı bana.
Babasının öncesinde onu haberdar ettiğini anladıktan sonra ben de araştırmayla ilgili açıklama yapabildim. Umut Ali’nin o zaman çektiği fotoğraflar olmasa dedesi Mehmet Ali Genç’in yine hiçbir fotoğrafı olmayacaktı elimizde. Umut Ali’ye çok teşekkür ederim.
Mehmet Ali Genç’i, babasını anlatırken “Doyamadan kaybettik onu” diyen oğlu Şükrü Genç’ten dinliyoruz.
Oğlu Şükrü Genç anlatıyor
Babam evvelinde çiftçilik yapıyordu köyde. Bir dönem bakkalı da vardı. Para kazanmakla, çalışmakla geçti ömrü.
İstanbul’a da çalışmak için geldi. 1970’li yılların başında Maksim Gazinosu’nda bekçilik yapmaya başladı.
Babam gündüz işçi, akşam da bekçiydi.
1 Mayıs günü Maksim Gazinosu’ndaki mesaisi bitince çıkıyor, Kazancı Yokuşu’na doğru yürüyor. Burada kulağına bir kurşun geliyor, babam yere düşüyor. İnsanlar panikle hücum edince babam ayak altında kalıyor, eziliyor.
Hastaneye götürmek için alıp bir kamyonetin arkasına koyuyorlar. Taksim İlkyardım’a götürüyorlar ilk. Orası çok kalabalık olduğu için babama sıra gelmiyor. Sonra Şişli’ye götürüyorlar. Şişli Etfal’e gideli 10 dakika ya oluyor ya olmuyor, babam vefat ediyor.
20 yaşımdaydım
Ben askerdeydim babam öldüğünde. 20 yaşımdaydım.
Biz üç kardeştik. Bir ablamı babamdan önce kaybettik. İki kardeşiz şimdi.
Babamın borcu vardı. Annem de hasta olduğu için çalışamıyordu. Babam öldükten sonra kalan 10 bin lira borcu ödemek için çalışmaya başladım ben. Bir yandan da annemi hastaneye getirip götürmeye devam ettim. Ona baktım. Annemi de 1992’de kaybettik.
Babamın mezarını yaptırdım köyde. Zara’da mezarı şu an.
Hiç kimse aramadı
Hiç kimse aramadı bizi. Babamın vefat haberini alınca askerden izin aldım, köye getirdim onu. Askerden döndüm sonra. Dedim babamın elbiselerini, kimliğini alayım.
O zaman radyoda söylediler. Ölenlerin üzerinde olan eşyaları verilmemiş ailelere. Saatleri, paraları mesela. Ben gittim babamın kıyafetlerini almaya, bir çocuğun kıyafetlerini verdiler bana.
Geri gönderdim. Bunlar babamın değil diye. Bana dediler ki babanın üstüne kayıtlı olup da çıkanlar bunlar. Hayır dedim, buyrun kendiniz bakın. Kol saatini, kimliğini, üzerindeki 250 lirayı da göremedim. Savcıya gittim. Oradan da bir şey çıkmadı.
Doyamadan kaybettik
Çok güzel bir insandı. Onu benden sormayın aslında siz, köydekilerden sorun. Babamı en iyi onlar bilir.
Evimiz yol üstündeydi bizim, arabalar oraya kadar girebiliyordu. Bütün köylülerin arabası orada dururdu, bizim eve yemeğe gelirlerdi. Ben hiçbir zaman yalnız kahvaltı yaptığımızı hatırlamıyorum.
Hem sabah hem de akşam sürekli misafirler olurdu evimizde. Birlikte yerdik. Misafirlerine pervane olurdu.
Babam iyi insandı, insanlığı vardı.
Bizi hiç üzmezdi.
O imkânsızlığa rağmen ne istesek alırdı. Daha çocukken, okula başlamadan alırdı ayakkabılarımızı, giysilerimizi.
Beni Ankara’ya, Anıtkabir’e götürmüştü mesela göreyim diye. Gezdirmişti.
Babamın iyiliği çoktur ama ne diyeyim. Doyamadan kaybettik onu. (TY/APA)
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları