Sağlık politikaların sonuçları değişik biçimlerde değerlendirilebilir. Bunlardan birisi politikaların sürece ilişkin değişkenlerde ortaya çıkardığı değişimi izlemek, bu bakımdan da örneğin, muayene, ameliyat sayılarına, aşılama, modern doğum kontrol yöntemi kullananların oranlarına bakmaktır. İkinci yöntem ise sonuca ilişkin göstergelerin değerlendirilmesidir. En nihayetinde tercih edilmesi gereken ise ikincisidir. Çünkü süreç göstergeleri sonuç göstergeleri üzerinde etki gösterecektir. Sonuç göstergelerinden en çok tercih edileni ve en geçerli olanı ise bebek ölüm hızıdır (BÖH).
BÖH o yıl içinde her bin canlı doğan bebekten kaçının bir yaşına gelemeden öldüğünü gösterir ve hem refah düzeyinden hem de sağlık hizmetlerinin organizasyonundan etkilenir. Sonuç olarak hem ülkenin genel gelişmişlik durumu hem de toplum sağlığı düzeyi hakkında iyi derecede fikir verir.
Biz burada BÖH üzerinden sağlık politikalarını değerlendirirken daha başka bir şey yapacağız. Tek başına BÖH’nı değil, AKP döneminde, yani sağlıkta dönüşümün uygulamaya konulduğu zaman dilimi içinde, Türkiye’nin BÖH performansının, yani sağlıktaki performansının, nasıl değiştiğini değerlendireceğiz.
Sağlıktaki performans, ülkenin kişi başı gelirine göre sahip olması gereken BÖH değeri ile ölçülür. Beklenen şey, bir ülkenin, dünya ülkeleri arasında gelir bakımından yerleştiği sıra numarası ile BÖH bakımından yerleştiği sıra numarasının aynı olmasıdır. Örneğin Türkiye 2012 için gelirde 185 ülke arasında 60. sırada ise, BÖH bakımından da yine 60. sırada olmalıdır. Eğer BÖH’nda daha yukarıda (iyi konumda) yer alıyorsa gelirine göre sağlıkta başarılı olmuş, gelirini sağlık için iyi değerlendirmiş demektir. Tersi durumda ise performansının kötü olduğu sonucuna varılır.
Böyle bir analizi aşağıdaki tabloda 2003 ve 2012 yılları için yapıyoruz. Her iki yıl için de Türkiye’nin sağlıktaki performansı, gelirine göre beklenenden daha kötü. Yani Türkiye elindeki gelirle ulaşabileceği sağlık düzeyini yakalayamamış. Ancak aradan geçen 10 yıl içinde başarısızlıktaki durum düzelmiş. Performans puanı 2003’te – 31 iken, 2012’de – 9’a inmiş.
Tablo 1: Türkiye’nin 2003 ve 2012 yılları için BÖH açısından durumu
Yıl | Ülke sayısı | BÖH* (Binde) | BÖH sırası | GSYİH SGP $** | GSYİH sırası | Performans (Gelirdeki sıra-BÖH sıra) |
2003 | 177 | 33 | 105. | 6772 | 74. | -31 |
2012 | 185 | 12 | 69. | 18391 | 60. | -9 |
Kaynak: Human Development Report 2005 ve 2014
*TNSA’ya göre ise BÖH 2003 için binde 29, 2013 için 13’tür
**Satınalma Gücü Paritesi olarak Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla
Bu noktada bu “başarı”nın nasıl yakalandığı önem kazanır. Bunun için Türkiye sağlık harcama eğilimlerinin seyri değerlendirmemize yardımcı olabilir. Dolayısıyla bu noktada sağlık harcaması değişkenini devreye sokuyoruz. Merak ettiğimiz şey, bu gelişmenin daha düşük sağlık harcaması ile yani daha verimli bir sistem organizasyonu ile, örneğin harcamaları kışkırtan özel hastanecilik odaklı bir sistem yapısının yerine, daha kamucu bir organizasyonla başarılıp başarılamayacağı konusunda fikir edinmek. Bu bakımdan Türkiye’yi, sağlık durumu açısından, yani BÖH düzeyi bakımından, kendisine benzeyen ülkelerle, sağlık harcamalarına göre kıyaslayacağız. Karşılaştırma için 2003 ve 2012 yıllarında Türkiye’nin bebek ölüm hızından yüzde 10 daha düşük ve yüzde 10 daha yüksek olan ülkelerin verilerini kullanacağız.
Tablodan görüldüğü gibi 2003 yılı için, benzer sağlık düzeyine sahip ülkeler arasında Ermenistan, Brezilya ve İran’dan sonra en çok sağlık harcaması yapan ülke Türkiye’dir. 2012 yılı için ise, yani Türkiye’de artık sağlıkta dönüşümün tüm bileşenlerinin uygulamaya konulduğu aşamada, bu kez Brezilya’dan sonra en çok sağlık harcaması yapan ülke Türkiye’dir. Diğer ülkeler çok daha düşük harcamalarla Türkiye’nin sağlığına benzer bir düzeyi yakalayabilmişlerdir. 2012 için kişi başı sağlık harcamalarını elde etme olanağı olmasa bile Suriye ve Libya’yı da göstermiş olmamızın nedeni, bu iki ülkenin savaş koşullarını yaşıyor olmalarına rağmen sağlıktaki durumlarının Türkiye’ye benzer olmasıdır.
Tesadüfen her iki yılda da ortak olan ülkeler Brezilya, Çin ve Türkiye’dir. Brezilya ve Türkiye BÖH’larını 10 yıl içinde binde 33’den 13 ve 12 düzeylerine indirmişlerdir ve Brezilya bu başarıyı 2.08 katlık bir sağlık harcaması artışı ile başarırken, Türkiye 2.90 katlık sağlık harcaması artışı ile aynı sonuca ulaşmıştır. Çin’in aynı sağlık düzeyine rağmen kişi başı sağlık harcaması miktarı Türkiye’ye göre her iki yıl için de oldukça mütevazıdir. Türkiye’nin kişi başı sağlık harcaması 2003 için Çin’in 1.81, 2012 içinse tam 2.17 katıdır. Öte yandan sağlıktaki performansı en yüksek ülke yıllardır sosyalist bir rejime sahip olan Küba’dır ve Küba’nın bu durumu aslında ne yapılması gerektiğini açık olarak gösterir.
Türkiye sağlıktaki başarısız konumunu belli bir ölçüde düzeltme başarısını gösterirken, anlaşılan, bu “başarı”yı kazanmak için gerekenden çok daha fazla para harcamıştır. Üstelik halen negatif performans bölgesinden çıkabilmiş de değildir.
Tablo 2: BÖH Türkiye’ye yakın ülkelerde kişi başı sağlık harcaması (2003 ve 2012 için)
2003 | 2012 | ||||
Ülke | BÖH (binde) | Kişi başı sağlık harcaması (SGP $) | Ülke | BÖH (binde) | Kişi başı sağlık harcaması (SGP $) |
Ermenistan | 30 | 611 | Romanya | 11 | 913 |
Çin | 30 | 232 | Bulgaristan | 11 | 1149 |
Surinam | 30 | 261 | Grenada | 11 | 731 |
Endonezya | 31 | 110 | Tayland | 11 | 557 |
Vanatua | 31 | 121 | Tonga | 11 | 271 |
Honduras | 32 | 156 | Türkiye | 12 | 1217 |
El Salvador | 32 | 372 | Çin | 12 | 560 |
Brezilya | 33 | 611 | Dominica | 12 | 568 |
Belize | 33 | 300 | Suriye | 12 | |
İran | 33 | 432 | Mauritius | 13 | 956 |
Mısır | 33 | 192 | Venezüella | 13 | 917 |
Türkiye | 33 | 420 | Seyşeller | 13 | 880 |
Cezayir | 35 | 182 | Brezilya | 13 | 1273 |
Fas | 36 | 186 | Libya | 13 | ? |
Kaynak: Human Development Report 2005 ve 2014
Yukarıdaki tabloların ortaya çıkardığı sonuçlar doğrudan sağlıkta dönüşüm politikasıyla ilişkilidir. İlgili bütün devlet kurumları sağlıkta dönüşümün başarısından söz etseler bile ortada böyle bir şeyin olmadığı açıktır. Aslında bu manzaranın dışında bir sonucu saptamamız şaşırtıcı olurdu. Çünkü, sağlıkta dönüşüm özelleştirmeyi, özel hastaneleri, hastanelerin işletmeleştirilmesini gerçekleştirmiş bir programdır. Bu politikaların, kurumları para kazanmak amacıyla tedaviye, tetkike, teknolojiye, ilaca yönlendirmesi kaçınılmaz olmaktadır. Türkiye sağlık sistemi AKP eliyle ve sağlıkta dönüşüm aracılığıyla, sonuçları halkın sağlık düzeyini geliştirmeye yansımayacak şekilde, paraya odaklı bir yapıya dönüştürülmüştür. Bunun sağlıktaki makro ekonomik verimliliği azaltması zaten beklenen bir şeydir. (İB/HK)
Doç. Dr. İlker Belek, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. |