Talât Ulusoy bana göre bir İzmir (ve dahi Ege) kültür tarihi arkeoloğu gibi çalışıyor. Peş peşe İzmir kitapları Sakin Kitap yayınlarında okurlarıyla buluşuyor. Son kitabı "Ganimet Şehir İzmir"*in alt başlığı kitabın içeriğiyle ilgili ipucunu da veriyor; "Farklı Bir İzmir 'Kurtuluş' Tarihi."
İzmir'in 1922'sinin 9 Eylül'ü ile 22 Eylül'ü arasındaki 13 günün olanı biteni, aslında zamanı daha daraltarak 13-18 Eylül arası beş gün üzerinden bugünlere kadar izleği süren bir "resmî tarih" kaydının bir anlamda deşifrasyonu olmuş "Ganimet Şehir İzmir."
Düşünün ev, bağ-bahçe, işyeri, yerlik-yurtluk; bildiğiniz size dair ne varsa adeta düşman hukuku uygulanmak üzerinden yangın yerine dönüştürülüyor. Yanmamak için, ne'niz varsa ardınızda bırakarak kaçıyorsunuz ve canınızı kurtardığınızı sandığınız an koca deniz önünüzde. Ve denizin kıyısı sizin gibilerle mahşer yerine dönmüş.
Ardınıza dönüp gerisin geri gitseniz yangın yeri, yanmasanız bile dumandan soluksuz kalacaksınız. Deniz ise boğulmakla eşdeğer.
İşte bu hengamenin arka planıdır kitaba malzeme olan.
Kitabın son sayfalarında yazar, "Yüzleşme, toplumun pusulasıdır" diyor. Evler, çiftlikler, işlikler zaman dilimi içinde yerel iktidar güçlerinden merkezi idareye varıncaya kadar "kitabına uydurularak" nasıl oldu-bittiye getirilerek adeta "hak" gibi el değiştirdiğini anlatıyor.
Dile kolay şehrin üçte biri 14 bin hane bir anda yanık şehir haline dönüşür. Yanmayan, yakılmayan yerler ise insansızlaştırılır. İşte bütün hikâye artık bu "kurtarılmış" denilen mekânlar manzumesinin elbirliğiyle yeni sahiplerinin paylaşımının detaylarında kayıtlıdır. Talât Ulusoy İşte bunu yapmış.
Yazar, "İzmir'in yüzleşmesi, bütün Anadolu'nun yüzleşme kapısını açacak anahtardır" diyor. Hadi eksiğini de ben ekleyeyim. Mezopotamya'nın da...
Öyle sanıyorum ki; her bir tarafı bugün farklı adlarla anılan İzmir'in dört bir yanında yaşayanlar Ganimet Şehir'i okuduktan sonra çok farklı bir ruh haliyle şehrin sokaklarında gezinecekler. Cesaretleri varsa elbette.
Çünkü bilecekler ki; yüzleşme yolunda her birimizin karşısına çıkacak olan çıplak "hakikat" yüze çarptığında çok farklı tepkilere sebep olacak. Düşünülecek tabii ki! Çıplak hakikatle karşılaşıldıktan sonra ezberleri bozulup konforlarını kaybedenler hangi ruh haline evirilirler. Bu bir vicdan meselesidir.
Talât Ulusoy çok haklı olarak; "Hakikat ile temasın kesinti süresi uzadıkça unutmanın karanlığı koyulaşır" diyor. Öyle bir 'yapay hafıza' zuhur eder ki; "çocuk yaşta, anaokulunda-ilkokulda hafızaya yüklenen 'gerçek' ile görür dünyayı, 'hakikat'ten çekinir olur.
Ve "Hakikat'ten kaçışta sağcı-solcu farkı yoktur. Çünkü evet, bir daha yüzleşmek toplumun aynasıdır...
Var mısınız? Varsanız buyurun ve okuyun Ganimet Şehri...
*Talât Ulusoy, Ganimet Şehir İzmir, Sakin Kitap
4 Ağustos 2023 Hazar Gölü
(ŞD/AÖ)