Herkes gibi bana da bayramlar çocukluğumu hatırlatıyor. Ama sanırım bana hatırlattıkları çoğunluğa hatırlattığından biraz daha farklı. Bu farklılık içine doğup büyüdüğüm ailemin özelliğinden kaynaklanıyor.
Daha doğrusu bu özelliğine diğerlerinden beklediğim duyarlılığın gösterilmemesinden. Müslüman Türk bir babanın ve Malakan[1], Rus bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Kendim ateistim.
Annemin komşularıyla her zaman iyi ilişkileri olmasına rağmen neden sıkı komşuluk ilişkisi geliştirmemiş olmasına; bizi, her zaman açıkça belli etmese de, fazladan koruma ihtiyacı duymasına bir anlam veremiyordum. Ta ki, okuma yazma öğrenip, nüfus cüzdanını görüp de bazı sorular sorana kadar.
Annemin adı bizim bildiğimiz gibi Türkan değil Duna'ymış. Din hanesinde de o güne kadar hiç duymadığımız "Malakan" yazıyordu. Annem, gizleyemediği bir tedirginlikle, kendisinin bir Rus ve Malakan olduğunu açıkladı bize. Ancak bunu kimseye söylemememiz için de sıkı sıkı tembihledi.
Bu, bazı günler neden evde özel bir çörek piştiğini ve boyalı yumurta tokuşturduğumuzu ve neden herhangi bir bayram olmadığı halde anneannemden bayramımızı kutlayan tebrik kartı aldığımızın da açıklamasıydı. (Anneannem evli olan annem ve bir kızkardeşi hariç beş çocuğuyla birlikte 1962'de Kars'tan Sovyetlere göçmüştü).
Babam bir Müslüman olmasına rağmen Ramazanda oruç tutmazdı, bayram namazlarına giderdi sadece. Annemse oruç tutardı. Ancak bunu diğerlerini kandırmak, onların içinde fark edilmemek için yapmazdı. "Tanrı'ya nasıl, ne zaman ve hangi dilde ibadet ettiğinizin önemi yok, o hepsini kabul eder; yeter ki içinizi temiz tutun, kimseye kötülük etmeyin" derdi. Sağ olsunlar her ikisi de dinle ilgili herhangi bir yönlendirmede bulunmadılar bizlere.
Biz çocuklar, biraz büyüyüp aklımız ermeye başlayınca, zor da olsa Rus ve Malakan kimliğini saklamaması gerektiği konusunda ikna ettik kendisini.[2] Annemin korktuğu gibi mahallelilerden ve arkadaşlarımızdan olumsuz bir tepki almadık, ama bu biraz da mahallenin nitelinden kaynaklanıyordu.
Türkiye'nin bir başka yerinde yaşıyor olsaydık alacağımız tepkiler kesinlikle çok farklı olacaktı. Alevi ve Sünni Araplar, Kürtler, Türkler ile 40 haneli Çingenelerin bir arada yaşadığı Mersin'in bir mahallesinde ikamet ediyorduk. Bu farklı gruplar kendi içlerinde birbirleriyle kavga etseler de, gruplar arasında bir kavgaya tanık olmadım, orada yaşadığım süre boyunca.
Çevremizdeki diğer ailelerde olduğu gibi, bayram öncesinde ve bayramda bizim evde de aynı telaş ve heyecan yaşanırdı. Bayram öncesi ev baştan aşağı temizlenir. Yemekler, tatlılar pişirilir, çocuklara bayram harçlığı olarak vermek için bozuk para bulundurulurdu. Şekerin, kolonya'nın, kahvenin en hası alınırdı, bayram ziyaretine gelecekler için. Sıkı bir bayram trafiği yaşanırdı. Mahallenin çocukları hep birlikte şeker toplar, o zamanlar kurulan bayram yerine giderdik.
Dini inanç farklılığına rağmen her gruptan bazı gençler, Ramazan boyunca olmasa da, oruç tutup birlikte iftar açar, hatta sahurda bile birlikte yemek yerdik ‒üstelik bunlar genellikle bizim evde gerçekleşirdi. Ayrıca kurban bayramında kurban kesenler, kurban etini ayırım yapmaksızın herkese dağıtırdı.
Bunlar bayramlara ilişkin iyi hatıralar. Ancak her bayram, bu iyi hatıraların yanı sıra, annemin ‒ve dolayısıyla bizim‒ yaşadığı burukluk bırakmaz yakamı. Başlarda bilmeseler de sonrasında öğrenmişlerdi annemin bir Malakan, Hıristiyan olduğunu. Annemin diğerlerinin inançlarına ve dolayısıyla bayramlarına gösterdiği duyarlığı ve katılımı, ne yazık ki, bu güne kadar aynı inancı paylaştığı kimseler ‒Türkiye'de yaşayan Malakan sayısı bir elin değilse bile, iki elin parmak sayısını geçmez‒ dışında, ona gösteren olmadı. Ne Paskalyasını ne de Noelini kutlayan olmadı.
İnanan Müslümanların bayramını kutluyor, bir dahaki bayramın barışın müjdecisi olmasını diliyorum. (NY/EÖ)
[1] Malakanlar hakkında bilgi için bkz.: Çare Olgun Çalışkan'ın planlama.org'taki "Sürgün Bir Hikayenin Masum Kahramanları 'MALAKANLAR'" başlıklı yazısı.
[2] İleride okul ve iş hayatımızda ayırımcılığa uğrayacağımıza ilişkin haklı korkusuyla, Annem 1974'te resmi olarak dinini ve adını değiştirdi.