2004 yılında Nobel Barış Ödülü ilk defa Afrikalı bir kadına verildi. Ödülün sahibi Wangari Maathai idi. “Ağaç Kadın” diye tanınıyordu.
Bir tohumun toprakla buluşmasına vesile olan o tohuma can suyunu verenler bilir. Tohum yeşillendiği an siz de yeşillenirsiniz. O büyüdükçe içinizde bir çiçeklik büyür. Sonuç çiçek olmasa da. Doğa bize vaat ettiği güzelliği içe doğru yapmaktadır.
Wangari Maathai doğanın vadettiği çiçekliği hem içeri hem dışarı doğru büyütmeyi başarmıştır.
1940 yılında Kenya’da doğmuştur. 1960’da Amerika’da okumak için burs kazanmış ve Pittsburg Üniversitesinden biyoloji alanında Master derecesi, Münih Üniversitesinden de doktora derecesini almıştır. Doğu Afrika’da doktora derecesini alan ilk kadındır. Naorobi üniversitesinde çalışırken üniversitede kadınların işgücüne dahil olmalarını ve erkeklerle eşit olanaklarda çalışmalarını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmıştır.
Kendisine Nobel Ödülünü kazandıran temel çalışması ekoloji alanındadır. Gittikçe kuraklaşan coğrafyada kaynaklar azalmakta ve sosyal hayat gittikçe daha çok çıkmaza girmekteydi. Maathai doğayı korumanın ve kaynakları artırma yolları bulmanın halkın karşı karşıya olduğu problemleri azaltmak için çözüm olduğuna inanıyordu. Birileri adım atmalıydı. O adımı atacak cesaret ve donanımı vardı.
Maathai çevreyi korumakla görevli olan liderlerin, hükümetlerin sorumluluklarını yerine getirmediklerini dile getirir. Hatta hükümetlerin en büyük tehlike olduklarını dile getirir. Çünkü onlar kaynakları kontrol etme gücüne sahiptirler. Bu güç, çeşitli imtiyazlara sahip olmalarını sağlar. Onlar oturdukları yerden imtiyazlarını artırırken halklar acı çekmeye devam edebilirler.
“Çevreyi koruması gerekenler insanlardır. Liderlerin değişmesini sağlayacak olanlar insanlardır. Bu nedenle inandıklarımız için ayağa kalkmak zorundayız” sözleriyle doğanın korunması sorumluluğunun bizlerin üzerinde olduğunu dile getirir. Liderleri değiştirecek olan biziz, der.
Dönemin Devlet Başkanı Daniel arap Moi, Maathai’nin bu söylem ve çalışmalarından elbette rahatsızdır. Maathai’den “Deli Kadın” diye bahseder ve onun geleneklerin dışına çıktığını ifade eder: “Afrika geleneklerine göre kadınlar erkeklerine saygı göstermek zorundadır.”
Daha sonra boşandığı eşi de benzer bir tavırla Maathai’nin gereğinden fazla özgür olmak istediğini söylemiştir. Erkeklerine saygı göstermeyi reddeden ve gereğinden fazla özgür olduğu iddia edilen o kadın içinde bulunduğu Ulusal Kadın Konseyi ve kuruluşunda aktif rol aldığı Yeşil Kuşak Hareketi ile 35 milyondan fazla ağaç ekmiş, kadınları toplumsal yaşamın önemli bir parçası haline getirmiş, ekonomik özgürlüklerini kazanmalarına yardım etmiştir. Gerçek bir bilim insanı ve aktivisttir. Bilimin toplumdan soyutlanmaması gerektiğini akademinin duvarları dışında var olarak göstermiştir.
Yeşil Kuşak Hareketi 1970'lerde faaliyetlere başlamıştır. Maathai özellikle kırsal alanlarda yaşayan fakir kadınlar için de gelir olabilecek bir faaliyet olmasını ister. Ağaç dikmeye başlarlar. Çünkü Maathai ağaçların büyürken hem çevreyi hem de insanların zihnini değiştirdiğine inanır. Değişen zihinler kadınların ve çevrelerindeki erkeklerin hayatlarını da değiştirir. Böylece dünya değişir.
Maathai’nin eylemleri sadece çevreyi korumak adına yapılan eylemler değildir. Moi hükümetinin Uhuru Park’ta bir gökdelen inşa etme projesini sert bir dille eleştirmiş, başvurabileceği tüm kurumlara başvurarak bu alışveriş ve ticaret merkezi, ofisler ve çeşitli farklı mekânlardan oluşacak kompleksi protesto etmiştir.
Siyasi tutukluların serbest bırakılmaları amacıyla Uhuru Parkında “Özgürlük Köşesi” adını verdikleri bir köşede bir grup aktivistle birlikte açlık grevine girmişler, polisin zor kullanması sonucunda alandan çıkarılmış ve eylemi başka bir alana taşımak zorunda bırakılmışlardır.
Maathai siyasetin her zaman içinde kalmıştır. Konfor alanının dışına çıkmayı her daim bilmiş ancak içinde olunmasının zorunlu olduğu çemberlere dahil olmuştur. Değiştirmek için güce sahip olunması gerektiği bilinciyle, politikadan kopmamış, bulunduğu pozisyonları amaçlarıyla bağlantılı bir şekilde kullanmaya çalışmış ve başarmıştır.
Kenyalı bir başka kadın arkasından şunu söylemiştir “Wangari bana bir şey için savaşıyorsam onu kazanabileceğime dair gücüm olduğunu gösterdi. İki seçenek vardır: Ya bunu başarırım ya ölürüm.”
Wangari Maathai 2004 yılında sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barış adına yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Daniel arap Moi 24 yıllık iktidarının ardından 2002 yılında yenilgiye uğradı. Emekli oldu.
Ağaçlar yeşermeye devam ediyor. (SK/ÇT)